We Love God!

God: "I looked for someone to take a stand for me, and stand in the gap" (Ezekiel 22:30)

An active faith can give thanks for a promise, though it be not as yet performed, knowing that God’s bonds are as good as ready money.
Matthew Henry

Bible – turkish – 1ko04

                             
Pavlus’un
                             KORİNTLİLERE
                            BİRİNCİ MEKTUBU

                               Bölüm 1

                        Selamlar ve şükranlar

    1-3 Tanrı’nın isteğiyle Mesih İsa’nın elçisi
olmaya çağrılan ben Pavlus ve kardeşimiz Sostenis’ten,
Tanrı’nın Korint’teki topluluğuna selam. Mesih İsa’da
kutsal kılınmış ve kutsal olmaya
çağrılmış olan sizlere ve hepimizin Rabbi İsa Mesih’in
adını her yerde anan herkese, Babamız Tanrı’dan ve Rab
İsa Mesih’ten lütuf ve esenlik olsun. 4 Tanrı’nın Mesih
İsa’da size bağışladığı lütuftan ötürü sizin
için her zaman Tanrıma şükrediyorum. 5-6 Mesih’le ilgili
tanıklığımız sizde pekiştiği gibi Mesih’te
her şeyde, her söz ve her bilgide zenginleştiniz. 7 Şöyle ki,
siz Rabbimiz İsa Mesih’in görünmesini beklerken hiçbir ruhsal
armağanda eksiğiniz yoktur. 8 Rabbimiz İsa Mesih, kendi gününde
kusursuz olmanız için sizi sonuna dek pekiştirecektir. 9 Sizi
Oğlu Rabbimiz İsa Mesih’le beraberliğe
çağırmış olan Tanrı güvenilirdir.

                  İnanlılar topluluğunda bölünmeler

    10 Kardeşler, hepinizin uyuşmasını, aranızda
bölünmeler olmadan aynı düşünce ve yargıda birleşmenizi
Rabbimiz İsa Mesih’in adıyla size yalvarıyorum. 11
Kardeşlerim, Klovi’nin ev halkından aranızda çekişmeler
olduğunu öğrendim. 12 Şunu demek istiyorum: her biriniz,
"Ben Pavlus yanlısıyım", "Ben Apollos
yanlısıyım", "Ben Kifas y
anlısıyım" ya da "Ben Mesih
yanlısıyım" diyor.
     13 Mesih bölündü mü? Sizin için çarmıha gerilen Pavlus muydu? Pavlus’un
adıyla mı vaftiz edildiniz? 14-15 Hiç kimse benim adımla vaftiz
edildiğinizi söylemesin diye sizlerden Krispus ve Gayus’tan
başkasını vaftiz etmediğim için Tanrı’ya
şükrediyorum. 16 Evet, bir de İstefanas’ın ev halkını
vaftiz ettim; bunun dışında kimseyi vaftiz ettiğimi
hatırlamıyorum. 17 Mesih beni vaftiz etmeye değil, ama Mesih’in
çarmıhtaki ölümü boşa gitmesin diye, bilgece sözlere
dayanmaksızın Müjde’yi yaymaya gönderdi.

               Tanrı’nın gücü ve bilgeliği olan Mesih

    18 Çarmıhla ilgili bildiri mahvolanlar için saçmalık, ama
kurtulmakta olan bizler için Tanrı’nın gücüdür. 19 Nitekim şöyle
yazılmıştır:

        "Bilgelerin bilgeliğini yok edeceğim,
         zekilerin zekâsını boşa
çıkaracağım."

    20 O halde bilge kişi nerede? Din bilgini nerede? Bu çağın
hünerli tartışmacısı nerede? Tanrı, dünya
bilgeliğinin saçma olduğunu göstermedi mi? 21 Mademki dünya,
Tanrı’nın bilgeliğine göre Tanrı’yı bilgelikle
tanımadı, Tanrı, iman edenleri, saçma sayılan bildiriyle
kurtarmaya razı oldu. 22 Yahudiler doğaüstü belirtiler ister, Grekler
ise bilgelik ararlar. 23 Ama biz, çarmıha gerilmiş olan Mesih’i
tanıtıyoruz. Yahudiler bunu bir yüzkarası, diğer uluslar da
saçmalık sayarlar. 24 Oysa Mesih, çağrılmış olanlar
için, ister Yahudi ister Grek olsunlar, Tanrı’nın gücü ve
Tanrı’nın bilgeliğidir. 25 Çünkü Tanrı’nın
‘saçmalığı’ insan bilgeliğinden daha üstün,
Tanrı’nın ‘zayıflığı’ insan gücünden daha
güçlüdür.
     26 Kardeşlerim, aldığınız çağrıyı
düşünün. Birçoğunuz insan ölçülerine göre bilge, güçlü ya da soylu
kişiler değildiniz. 27 Ama Tanrı, bilgeleri utandırmak için
dünyanın saçma saydıklarını, güçlüleri utandırmak için
de dünyanın zayıf saydıklarını seçti. 28 Tanrı,
dünyanın önemli gördüklerini hiçe indirmek için, dünyanın önemsiz,
soysuz ve değersiz gördüklerini seçti. 29 Öyle ki, Tanrı’nın
önünde hiçbir insan övünmesin. 30 Ama siz Tanrı sayesinde Mesih
İsa’dasınız. O bizim için Tanrısal bilgelik, doğruluk,
kutsallık ve kurtuluş oldu. 31 Bunun için, yazılmış
olduğu gibi, "Övünen, Rab ile övünsün."

                                Bölüm 2

                  Çarmıha gerilmiş Mesih’i tanıtmak

    Kardeşler, ben yanınıza gelip Tanrı’yla ilgili haberi
size duyurduğum zaman, etkileyici sözler ya da üstün bilgelikle gelmedim.
2 Aranızdayken, İsa Mesih’ten ve O’nun çarmıha gerilmiş
olmasından başka bir şey bilmemeye kararlıydım. 3 Ben
size zayıflık ve korku içinde geldim, nasıl da titriyordum! 4
Sözüm ve bildirim, insan  bilgeliğinin ikna edici sözlerine değil,
Ruh’un k anıtlayıcı gücüne dayanıyordu. 5 Öyle ki, imanınız
insanların bilgeliğine değil, Tanrı’nın gücüne
dayansın.

                         Tanrı’nın bilgeliği

    6 Olgun olanlar arasında bilgece sözler söylüyoruz; ama bu bilgelik ne
şimdiki çağın ne de bu çağın gelip geçici önderlerinin
bilgeliğine benziyor. 7-8 Biz, Tanrı’nın gizli, saklı
kalmış bilgeliğinden söz ediyoruz. Tanrı’nın,
zamanın başlangıcından önce bizim yüceliğimiz için
belirlediği bu bilgeliği bu çağın önderlerinden hiçbiri
anlamadı. Anlasalardı, yüce Rab’bi çarmıha germezlerdi.
     9 Yazılmış olduğu gibi,

        "Tanrı’nın, kendisini sevenler için
hazırladıklarını
         hiçbir göz görmemiş,
         hiçbir kulak işitmemiş,
         hiçbir insan yüreği kavramamıştır."

10 Oysa Tanrı bunları bize Ruh aracılığıyla
açıkladı. Ruh her şeyi, Tanrı’nın derin
düşüncelerini bile araştırır. 11 İnsanın
düşüncelerini, insanın içinde olan kendi ruhundan başka kim
bilir? Bunun gibi, Tanrı’nın düşüncelerini Tanrı’nın
Ruhundan başkası bilemez. 12 Tanrı’nın bize lütfettiklerini
bilelim diye, bu dünyanın ruhunu değil, Tanrı’dan gelen Ruh’u
aldık. 13 Ruhsal olanlara ruhsal gerçekleri açıklarken,
Tanrı’nın lütfettiklerini insan bilgeliğinin öğrettiği
sözlerle değil, Ruh’un öğrettiği sözlerle bildiririz.
     14 Doğal haliyle kişi, Tanrı’nın Ruhuyla ilgili
şeyleri kabul etmez. Çünkü bunlar ona saçma gelir. Ruhça
anlaşıldıkları için de bunları anlayamaz. 15 Ruh’a
uyan kişi her konuda yargıda bulunur, ama kendisi hakkında hiç
kimse yargıda bulunmaz.

     16 "Rab’bin düşüncesini kim bildi ki,
         O’na öğüt verebilsin?"

       Oysa biz Mesih’in düşüncesine sahibiz.

                                Bölüm 3

                     Pavlus bölücüleri azarlıyor

    Kardeşler, ben sizinle, Ruh’a uyanlarla konuşur gibi
konuşamadım. Doğal benliğe uyanlarla, Mesih’te henüz
bebeklik çağında olanlarla konuşur gibi konuştum. 2 Size
süt verdim, katı yiyecek değil. Çünkü henüz katı yiyeceği
yiyemiyordunuz. Şimdi bile yiyemezsiniz. 3 Çünkü hâlâ benliğe
uyuyorsunuz. Aranızda kıskançlık ve çekişme olması,
benliğe uyup diğer insanlar gibi
yaşadığınızı göstermiyor mu? 4 Biriniz, "Ben
Pavlus yanlısıyım", bir diğeriniz, "Ben Apollos
yanlısıyım" diyorsa, diğer insanlardan ne
farkınız kalır?
     5 Apollos kim? Pavlus kim? İman etmenize aracı olmuş birer
hizmetkârdır. Rab her birimize bir görev vermiştir. 6 Tohumu ben
ektim, Apollos suladı. Ama Tanrı büyüttü. 7 Önemli olan, eken ya da
sulayan değil, ekileni büyüten Tanrı’dır. 8 Ekenle
sulayanın değeri birdir. Her biri kendi emeğinin
karşılığını alacaktır. 9 Biz
Tanrı’nın emektaşlarıyız. Sizler de
Tanrı’nın tarlası, Tanrı’nın
binasısınız.
     10 Tanrı’nın bana lütfettiği görev uyarınca bilge bir
mimar gibi temel koydum, başkaları da bu temelin üzerine bina ediyor.
Herkes nasıl bina ettiğine dikkat etsin. 11 Çünkü hiç kimse konulan
temelden, yani İsa Mesih’ten başka bir temel koyamaz. 12 Bu temelin
üzerine kimi altın, kimi gümüş ya da değerli taşlarla, kimi
de tahta, ot ya da kamışla bina edecek. 13 Her birinin
yaptığı iş belli olacak, yargı gününde ortaya çıkacaktır.
Herkesin işi ateşle açığa vurulacak. Ateş her
işin niteliğini sınayacak. 14 Bir kimsenin bina ettikleri
ateşe dayanırsa, o kimse ödülünü alacak. 15 Yaptıkları
yanarsa, zarar edecek. Kendisi kurtulacak, ama ateşin içinden geçmiş
gibi olacaktır.
     16 Tanrı’nın tapınağı olduğunuzu, Tanrı
Ruhunun sizde yaşadığını bilmez misiniz? 17 Eğer
bir kimse Tanrı’nın tapınağını yıkarsa,
Tanrı da onu yıkacak. Çünkü Tanrı’nın
tapınağı kutsaldır ve o tapınak sizsiniz.
     18 Hiç kimse kendini aldatmasın. Eğer aranızdan biri
kendini bu çağın ölçülerine göre bilge sanıyorsa, bilge olmak
için ‘akılsız’ olsun! 19 Çünkü bu dünyanın bilgeliği
Tanrı’nın gözünde akılsızlıktır.
Yazılmış olduğu gibi, "O, bilgeleri
kurnazlıklarında yakalar." 20 Yine, "Rab, bilgelerin
düşüncelerinin boş olduğunu bilir" diye
yazılmıştır. 21 Bu nedenle hiç kimse kişilerle
övünmesin. Çünkü her şey sizindir. 22 Pavlus, Apollos, Kifas,  dünya,
yaşam ve ölüm, şimdiki ve gelecek zaman, her şey sizindir. 23
Siz Mesih’insiniz, Mesih de Tanrı’nındır.

                                Bölüm 4

                          Mesih’in elçileri

    Böylece insanlar bizi Mesih’in hizmetkârları ve Tanrı’nın
sırlarının kâhyaları saysın. 2 Kâhyalarda aranan
başlıca nitelik de güvenilir olmalarıdır. 3 Sizin
tarafınızdan ya da olağan bir mahkeme tarafından
yargılanırsam hiç aldırmam. Ben bile kendi kendimi
yargılamam. 4 Kendimde bir kusur görmüyorum. Ama bu beni aklamaz. Beni
yargılayan Rab’dir. 5 Bu nedenle, belirlenen zamandan önce hiçbir
şeyi yargılamayın. Rab’bin gelişini bekleyin.
Karanlığın gizlediklerini aydınlığa,
insanların yüreklerindeki amaçları açığa çıkaracak
olan O’dur. O zaman her insan Tanrı’dan payına düşen övgüyü
alacaktır.
     6 Kardeşler, bizden örnek alarak, "yazılmış
olanın dışına çıkmayın" sözünün
anlamını öğrenesiniz diye sizin yararınıza bu ilkeleri
kendime ve Apollos’a uyguladım. Öyle ki, hiç kimse biriyle övünüp bir
başkasını hor görmesin. 7 Seni başkasından üstün
kılan kim? Tanrı’dan almadığın neyin var ki? O’ndan
aldınsa, niçin O’ndan almamış gibi övünüyorsun?
     8 Zaten tok ve zenginsiniz! Biz olmadan krallar oldunuz! Keşke
gerçekten krallar olsaydınız da, biz de sizinle birlikte krallık
etseydik! 9 Kanımca Tanrı biz elçileri, ölüm hükümlüleri gibi en
geriden gelenler olarak gözler önüne serdi. Hem melekler hem insanlar, tüm
evren için seyredilecek bir şey olduk. 10 Biz Mesih’in uğruna
akılsızız, ama siz Mesih’te akıllısınız! Biz
zayıfız, ama siz güçlüsünüz! Siz saygıdeğer
kişilersiniz, biz ise değersiz kişileriz! 11 Şu ana dek aç,
susuz ve çıplağız. Dövülüyoruz ve barınacak bir yerimiz
yoktur. 12 Kendi ellerimizle çalışıp emek veriyoruz. Bize
sövenler için iyilik diliyoruz. Zulmedilince sabrediyoruz. 13 Bize iftira
edilince yumuşakça karşılık veriyoruz. Şu ana dek
dünyanın süprüntüsü, herşeyin kazıntısı olduk.
     14 Bunları sizi utandırmak için değil, sevgili
çocuklarım olarak sizi uyarmak için yazıyorum. 15 Çünkü Mesih’teki
yaşamınızda sayısız eğiticiniz olsa bile çok
sayıda babanız yoktur. Ben size Müjde’yi ulaştırmakla Mesih
İsa’da manevi babanız oldum. 16 Bu nedenle beni örnek almaya
çağırıyorum sizi. 17 Rab’be sadık olan sevgili çocuğum
Timoteyus’u bu amaçla size gönderiyorum. O size, her yerde, her toplulukta
öğrettiğim ve Mesih’te izlediğim yolları
anımsatacaktır.
     18 Bazıları yanınıza gelmeyeceğimi sanarak
küstahlaşıyorlar. 19 Ama Rab dilerse yakında yanınıza
geleceğim. O zaman bu küstahların söylediklerini değil de,
gücünü öğreneceğim. 20 Çünkü Tanrı’nın Egemenliği
lafta değil, güçtedir. 21 Ne istiyorsunuz? Size sopayla mı geleyim,
yoksa sevgi ve yumuşak ruhla mı?

                                Bölüm 5

                     Ahlaksızlığa kapılan kardeş

    Gerçekte aranızda cinsel ahlaksızlık, putperestler
arasında bile rastlanmayan türden bir ahlaksızlık olduğu
söyleniyor. Şöyle ki biri, babasının karısını
almış. 2 Ve siz hâlâ küstahlaşıyorsunuz! Oysa yas tutup, bu
işi yapanı aranızdan atmanız gerekmez miydi?
     3-5 Bedence olmasa da ruhça aranızdayım. Bu suçu işleyeni,
aranızdaymışım gibi Rabbimiz İsa’nın adıyla
zaten yargılamış bulunuyorum. Ruhum aranızda olarak
Rabbimiz İsa’nın gücüyle toplandığınız zaman,
bedeninin yok olması için bu adamı Şeytan’a teslim edin ki, Rab
İsa’nın gününde ruhu kurtulabilsin.
     6 Övünmeniz doğru değildir. Azıcık bir mayanın
bütün hamuru mayaladığını bilmez misiniz? 7 Yeni bir hamur
olabilmek için eski mayadan arınıp temizlenin. Nitekim mayasızsınız.
Çünkü kurban(a) kuzumuz olan Mesih kurban edilmiştir. 8 Bunun için eski
mayayla, kin ve kötülük mayasıyla değil, içtenliğin ve
dürüstlüğün mayasız ekmeğiyle bayram edelim.
     9 Mektubumda size ahlaksızlık yapanlarla arkadaşlık
etmemenizi yazdım. 10 Kuşkusuz bu dünyanın
ahlaksızları, açgözlüleri, soyguncuları, ya da putperestleriyle
demek istemedim. Öyle olsaydı, bu dünyadan ayrılmak zorunda
kalırdınız! 11 Ama kardeş olarak tanınan biri ahlaksız,
açgözlü, putperest, sövücü, ayyaş ya da soyguncu ise onunla
arkadaşlık etmemenizi, böylesiyle yemek bile yememenizi şimdi
size yazıyorum. 12 İnanlılar topluluğunun
dışındakileri yargılamaya benim ne hakkım var? Sizin
de yargılamanız gereken kişiler imanlılar değil mi? 13
Topluluğun dışında kalanları Tanrı yargılar.
"Kötü adamı aranızdan kovun!"

                                Bölüm 6

                          Davalar konusunda

    Sizden birinin başkasına karşı bir davası varsa
kutsallar önünde değil de, imansızlar önünde yargılanmaya
cesaret eder mi? 2 Kutsalların dünyayı
yargılayacağını bilmez misiniz? Mademki dünyayı
yargılayacaksınız, en küçük davaları görmeye yeterli
değil misiniz? 3 Bu yaşama ait davalar bir yana, melekleri bile yargılayacağımızı
bilmiyor musunuz? 4 Bu yaşamla ilgili davalarınız varsa, inanlılar
topluluğunda en önemsiz sayılanları mı yargıç tayin
edersiniz?(b) 5 Sizi utandırmak için bunu söylüyorum. Kardeşler
arasındaki davalarda yargıçlık edecek kadar bilge bir kişi
yok mu aranızda? 6 Kardeş kardeşe karşı dava
açıyor, üstelik imansızlar önünde!
     7 Aslında birbirinize karşı davanız olması bile
sizin için tümden bir yenilgidir. Haksızlığa uğrasanız
daha iyi olmaz mı? Dolandırılsanız daha iyi olmaz mı?
8 Bunun yerine, siz kendiniz haksızlık edip başkasını
dolandırıyorsunuz. Üstelik bunu kardeşlerinize
yapıyorsunuz.
     9-10 Günahkârların, Tanrı’nın Egemenliğini miras
almayacağını bilmez misiniz? Aldanmayın! Ne cinsel
ahlaksızlık yapanlar, ne puta tapanlar, ne zina edenler, ne cinsel
sapıklar, ne eşcinseller, ne hırsızlar, ne açgözlüler, ne
ayyaşlar, ne sövücüler, ne de soyguncular Tanrı’nın
Egemenliğini miras alacaklardır. 11 Bazılarınız
böyleydiniz; ama yıkandınız, kutsal
kılındınız, Rab İsa Mesih’in adıyla ve
Tanrımızın Ruhu aracılığıyla
aklandınız.

                    Cinsel ahlaksızlıktan kaçının

    12 "Bana her şey serbest", ama her şey yararlı
değildir. "Bana her şey serbest", ama hiçbir şeyin
tutsağı olmam. 13 Yemek mide için, mide de yemek içindir. Ama
Tanrı hem mideyi, hem de yemeği ortadan kaldıracaktır.
Beden cinsel ahlaksızlık için değil, Rab içindir. Rab de beden
içindir. 14 Rab’bi dirilten Tanrı, kendi kudretiyle bizi de diriltecek. 15
Bedenlerinizin Mesih’in üyeleri olduğunu bilmiyor musunuz? Mesih’in
üyelerini alıp bir fahişenin üyeleri mi yapayım? Asla! 16
Fahişeyle birleşenin, onunla tek bir beden olduğunu bilmiyor
musunuz? "İkisi tek bir beden olacaklar" deniyor. 17 Oysa Rab’le
birleşen kişi, O’nunla tek bir ruh olur. 18 Cinsel
ahlaksızlıktan kaçın. İnsanın işlediği
diğer tüm günahlar bedenin dışındadır, ama
ahlaksızlık yapan, kendi bedenine karşı günah işler.
19 Bedeninizin, Tanrı’dan aldığınız ve içinizde olan
Kutsal Ruh’un tapınağı olduğunu bilmiyor musunuz? Siz
kendinize ait değilsiniz. 20 Bir bedel karşılığı
satın alındınız; bunun için Tanrı’yı bedeninizde
yüceltin.

                                Bölüm 7

                           Evlilik konusu

    Şimdi yazdığınız konulara gelelim. Erkeğin
evlenmemesi iyidir. 2 Ama cinsel ahlaksızlıklardan dolayı her
erkeğin bir karısı, her kadının bir kocası olsun.
3 Erkek karısına, kadın da kocasına hakkını
versin. 4 Kadının bedeni kendine değil, kocasına aittir.
Benzer şekilde, erkeğin bedeni kendine değil, karısına
aittir. 5 İki tarafın onayıyla geçici bir süre için kendinizi
duaya vermekten başka bir nedenle birbirinizi reddetmeyin. Sonra yine
birleşin ki, Şeytan kendinizi denetleyemediğinizden dolayı
sizi ayartmasın.
     6 Bunu bir buyruk olarak değil, bir uzlaşma yolu olarak
söylüyorum. 7 Bütün insanların benim gibi olmalarını dilerdim.
Ama kimi şöyle, kimi böyle, herkesin Tanrı’dan payına düşen
bir ruhsal armağanı vardır.
     8 Yine de evlenmemiş olanlara ve dul kadınlara şunu
söyleyeyim, benim gibi kalsalar onlar için iyidir. 9 Ama kendilerini
denetleyemiyorlarsa, evlensinler. Çünkü şehvetle yanmaktansa evlenmek daha
iyidir.
     10 Evli olanlara ise şunu buyuruyorum, daha doğrusu Rab
buyuruyor: kadın kocasından ayrılmasın. 11
Ayrılırsa, ya kocasız kalsın, ya da kocasıyla
barışsın. Erkek de karısını boşamasın.
     12 Diğerlerine Rab değil, ben şöyle diyorum: eğer bir
kardeşin karısı iman etmemişse, ama kendisiyle
yaşamaya razıysa, kocası onu boşamasın. 13 Bir
kadının kocası iman etmemişse, ama kendisiyle yaşamaya
razıysa, karısı onu boşamasın. 14 Çünkü iman
etmemiş koca, karısının aracılığıyla,
iman etmemiş kadın da imanlı kocasının
aracılığıyla kutsanır. Aksi halde
çocuklarınız kutsanmamış olurdu. Şimdiyse
kutsaldırlar. 15 İman etmeyen ayrılırsa ayrılsın.
Kardeş ya da kızkardeş böyle durumlarda özgürdür. Tanrı
sizi barış içinde yaşamaya çağırdı. 16 Ey
kadın, kocanı kurtarıp kurtarmayacağını nereden
biliyorsun? Ey erkek, karını kurtarıp
kurtarmayacağını nereden biliyorsun?

                   Aldığınız çağrıya göre
yaşayın

    17 Yalnız, herkes Rab’bin kendisi için belirlemiş olduğu
duruma uygun olarak, Tanrı’dan aldığı çağrıya
göre yaşasın. Bunu bütün inanlı topluluklarına buyuruyorum.
18 Bir kimse sünnetliyken mi çağrıldı, sünnetsiz olmasın.
Bir kimse sünnetsizken mi çağrıldı, sünnet olmasın. 19
Sünnetli olup olmamak önemli değildir. Önemli olan, Tanrı’nın
buyruklarını yerine  getirmektir. 20 Herkes ne durumda
çağrıldıysa, o durumda kalsın. 21 Köleyken mi
çağrıldın, üzülme. Ama özgür olabilirsen, fırsatı
kaçırma! 22 Rab’bin çağrısını aldığı
zaman köle olan kimse, şimdi Rab’bin azatlısıdır. Özgürken
çağrılmış olan da Mesih’in kölesidir. 23 Bir bedel
karşılığı satın alındınız,
insanlara köle olmayın. 24 Kardeşler, herkes ne durumda
çağrıldıysa, Tanrı önünde o durumda kalsın.

                           Evli olmayanlar

    25 Kızlara gelince, Rab’den onlarla ilgili bir buyruk almış
değilim. Ama Rab’bin merhameti sayesinde güvenilir biri olarak
düşündüklerimi söylüyorum. 26 Öyle sanıyorum ki, şimdiki
sıkıntılar nedeniyle insanın olduğu gibi kalması
iyidir. 27 Evli misin, boşanmayı isteme. Bekâr mısın,
kendine bir eş arama. 28 Ama evlenirsen, günah işlemiş
olmazsın. Bir kız da evlenirse, günah işlemiş olmaz. Ne var
ki, evlenenlerin bu yaşamda sıkıntıları
olacaktır. Ben sizi bu sıkıntılardan esirgemek istiyorum.
29-31 Kardeşler, şunu demek istiyorum, zaman
daralmıştır. Bundan böyle, karısı olanlar karıları
yokmuş gibi, yas tutanlar yas tutmuyormuş gibi, sevinenler
sevinmiyormuş gibi, mal alanlar malları yokmuş gibi, dünyadan
yararlananlar alabildiğine yararlanmıyormuş gibi olsunlar. Çünkü
dünyanın şimdiki hali geçicidir.
     32 Kaygısız olmanızı istiyorum. Evli olmayan erkek,
Rab’bi nasıl hoşnut edeceğini düşünerek Rab’bin işleri
için kaygı çeker. 33 Ama evli erkek karısını nasıl
hoşnut edeceğini düşünerek dünya işleri için kaygı
çeker. Böylece ilgisi ikiye bölünür. 34 Evli olmayan kadın ya da kız
hem bedence hem de ruhça kutsal olmak amacıyla Rab’bin işleri için
kaygı çeker. Ama evli kadın, kocasını nasıl
hoşnut edeceğini düşünerek dünya işleri için kaygı
çeker. 35 Bunu sizin kendi iyiliğiniz için söylüyorum, özgürlüğünüzü
kısıtlamak için değil. Dikkatinizi dağıtmadan, Rab’be
adanmış olarak ve O’na yaraşır biçimde
yaşamanızı istiyorum.
     36 Bir kimse kızına karşı haksız
davrandığını sanıyorsa, kızın yaşı
geçiyor ve evlenmesi gerekiyorsa, o kimse istediğini yapsın,
kızını evlendirsin; günah işlemiş olmaz. 37 Ama zorunluluk
altında bulunmayan, yüreğinde kararlı ve isteğini yerine
getirebilecek durumda olan kişi, kızını evlendirmemeye
yüreğinde karar verirse, iyi eder. 38 Kısacası,
kızını evlendiren iyi eder, evlendirmeyen ise daha da iyi
eder.
     39 Bir kadın, kocası yaşadıkça kocasına
bağlıdır. Kocası ölürse(c), kadın dilediği
kimseyle evlenmekte özgürdür; yeter ki, o kimse Rab’be ait olsun. 40 Ama dul
kadın, olduğu gibi kalırsa daha mutlu olur. Ben böyle düşünüyorum
ve sanırım bende de Tanrı’nın Ruhu vardır.

                                Bölüm 8

                   Putlara sunulan kurbanların eti

    Şimdi putlara sunulan kurbanların etine gelelim. "Hepimizin
bilgisi vardır", bunu biliyoruz. Ne var ki bilgi insanı
kibirlendirir, sevgi ise geliştirir. 2 Bir şey bildiğini sanan
kişi henüz bilmesi gerektiği gibi bilmiyordur. 3 Ama
Tanrı’yı seven kişiyi Tanrı bilir.
     4 Putlara sunulan kurban etlerinin yenmesine gelelim. Biliyoruz ki, put
dünyada gerçekte var olmayan bir şeydir ve birden fazla Tanrı yoktur.
5-6 Yerde ya da gökte ilah diye adlandırılanlar varsa da – nitekim
birçok ‘ilahlar’ ve ‘rabler’ vardır – bizim için tek bir Tanrı Baba
vardır. O herşeyin kaynağıdır ve biz O’nun için
yaşarız. Tek bir Rab var, O da İsa Mesih’tir. Her şey O’nun
aracılığıyla yaratıldı, biz de O’nun
aracılığıyla yaşarız.
     7 Ama herkes bu bilgiye sahip değildir. Bazıları hâlâ
putperest alışkanlıklarının etkisinde kalarak,
yedikleri etin puta sunulmuş olduğunu düşünüyorlar ve hassas
olan vicdanları lekeleniyor. 8 Yiyecek bizi Tanrı’ya
yaklaştırmaz. Yemezsek bir eksiğimiz olmaz, yersek de bir
üstünlüğümüz olmaz. 9 Ama sakının, bu özgürlüğünüz,
vicdanı hassas olanların sürçmesine neden olmasın. 10 Eğer
hassas vicdanlı bir adam, bilgili olan seni bir put
tapınağında sofraya oturmuş görürse, puta sunulan kurban
etini yemek için cesaret almaz mı? 11 Böylece bu hassas vicdanlı
adam, uğruna Mesih’in öldüğü bu kardeş, senin bilginden ötürü
mahvolur! 12 Sizler bu yoldan kardeşlere karşı günah
işleyip onların hassas olan vicdanlarını yaralamakla
Mesih’e karşı günah işlemiş olursunuz. 13 Bu nedenle,
eğer yediğim şey kardeşimin sendeleyip düşmesine yol
açarsa, kardeşimin düşmemesi için ben bir daha hiç et yemem.

                                Bölüm 9

                           Elçinin hakları

    Özgür değil miyim? Elçi değil miyim? Rabbimiz İsa’yı
görmedim mi? Siz Rab’bin yolunda verdiğim emeğin ürünü değil
misiniz? 2 Başkaları için elçi olmasam bile, sizler için elçiyim ya!
Sizler Rab’bin yolunda elçiliğimin kanıtısınız.
     3 Beni sorguya çekenlere karşı kendimi böyle savunurum. 4 Yiyip
içmeye hakkımız yok mu bizim? 5 Diğer elçiler gibi, Rab’bin
kardeşleri ve Kifas gibi, yanımızda imanlı bir eş
gezdirmeye hakkımız yok mu? 6 Geçimi için çalışması
gereken yalnız Barnaba ve ben miyim? 7 Kim kendi parasıyla askerlik
yapar? Kim bağ diker de meyvesini yemez? Kim sürüyü güdüp de sürünün
sütünden içmez?
     8 İnsanın görüş açısına göre mi söylüyorum
bunları? Kutsal Yasa da aynı şeyleri söylemiyor mu? 9-10
Musa’nın Yasasında, "Harman döven öküzün ağzını
bağlama" diye yazılmıştır. Tanrı’nın
kaygısı öküzler midir, yoksa bunu özellikle bizim için mi söylüyor?
Kuşkusuz bizim için yazılmıştır bu. Çünkü çift sürenin
ümitle sürmesi, harman dövenin de harmana ortak olmak ümidiyle dövmesi gerekir.
11 Aranızda ruhsal tohumlar ektiysek, sizden maddesel bir harman biçmemiz
çok mu? 12 Başkalarının sizden yardım almaya hakları
varsa, bizim daha çok hakkımız yok mu? Ama biz bu
hakkımızı kullanmadık. Mesih müjdesinin yayılmasına
engel olmayalım diye her şeye katlanıyoruz. 13 Tapınakta
çalışanların tapınaktan beslendiklerini, sunakta görevli
olanların da sunakta adanan adaklardan pay aldıklarını
bilmez misiniz? 14 Bunun gibi, Müjde’yi yayanların da geçimlerini
Müjde’den sağlamasını Rab buyurdu.
     15 Ama ben bu haklardan hiçbirini kullanmadım. Bunlar bana
sağlansın diye de yazmıyorum. Bunu yapmaktansa ölmeyi
yeğlerim. Kimse beni bu övünçten yoksun bırakmayacaktır! 16
Müjde’yi yayıyorum diye övünmeye hakkım yok. Çünkü bunu yapmakla
yükümlüyüm. Müjde’yi yaymazsam vay halime! 17 Eğer Müjde’yi gönülden
yayarsam, bir ödülüm olur; gönülsüzce yayarsam, sadece bana emanet edilen
görevi yapmış olurum. 18 Peki, ödülüm nedir? Müjde’yi yayarken bunu
karşılıksız olarak bildirmek, böylece Müjde’yi yaymaktan
doğan hakkımı kullanmamaktır.
     19 Ben özgürüm, kimsenin kölesi değilim. Ama daha çok kişi
kazanayım diye herkesin kölesi oldum. 20 Yahudileri kazanmak için
Yahudilere Yahudi gibi davrandım. Kendim Kutsal Yasa’nın denetimi
altında olmadığım halde, Yasa altında olanları
kazanmak için onlara Yasa altındaymışım gibi
davrandım. 21 Tanrı’nın Yasasına sahip olmayan değil
de Mesih’in Yasası altında olan biri olarak, Yasa’ya sahip
olmayanları kazanmak için Yasa’ya sahip değilmişim gibi
davrandım. 22 Güçsüzleri kazanmak için güçsüzlerle güçsüz oldum. Ne
yapıp yapıp bazılarını kurtarmak için herkesle her
şey oldum. 23 Bunların hepsini, Müjde’de payım olsun diye
Müjde’nin uğruna yapıyorum.
     24 Koşu alanında yarışanların hepsi
koştuğu halde ödülü tek bir kişinin
kazandığını bilmez misiniz? Öyle koşun ki ödülü
kazanasınız. 25 Yarışa katılanların hepsi
kendilerini her şeyde denetlerler. Böyleleri bunu çürüyecek bir defne
tacı kazanmak için yaparlar, biz ise hiç çürümeyecek bir taç için
yaparız. 26 Bu nedenle, amaçsızca koşan biri gibi
koşmuyorum. Yumruğumu havayı döver gibi boşa
atmıyorum. 27 Müjde’yi başkalarına duyurduktan sonra ben kendim
reddedilmeyeyim diye bedenime eziyet çektirip onu köle ediyorum.

                               Bölüm 10

                İsrail’in tarihinden alınacak dersler

    Kardeşler, atalarımızın hepsinin bulutun altında
korunduğunu ve hepsinin denizden geçtiğini bilmenizi istiyorum. 2
Musa’ya bağlanmak üzere hepsi bulutta ve denizde vaftiz edildi. 3 Hepsi
aynı ruhsal yiyeceği yedi. 4 Hepsi aynı ruhsal içeceği
içti. Artlarından gelen ruhsal kayadan içtiler, ve o kaya Mesih’ti. 5 Buna
rağmen Tanrı onların çoğundan hoşnut değildi;
cesetleri de çöle serildi.
     6 Bu olaylar, onlar gibi kötü şeyler arzu etmememiz için bize ders
olsun diye oldu. 7 Onlardan bazıları gibi, puta tapanlar
olmayın. Nitekim şöyle yazılmıştır: "Halk
yiyip içmeye oturdu, sonra kalkıp çılgınca eğlendi." 8
Cinsel ahlaksızlığa düşmeyelim. Onlardan bazıları
böyle yaptı ve yirmi üç bini bir günde yere serildi. 9 Bazıları
gibi Rab’bi sınamayalım. Öyle yapanları yılanlar öldürdü.
10 Kimileri gibi söylenip durmayın. Söylenenleri ölüm meleği
öldürdü.
     11 Bu olaylar, başkalarına ders olsun diye onların
başına geldi ve çağların sonuna ulaşmış olan
bizleri uyarmak için yazıya geçirildi. 12 Onun için, ayakta durduğunu
sanan sakınsın, düşmesin! 13 Her insanın
karşılaştığı denemelerden başka türlü
denemelerle karşılaşmadınız. Tanrı güvenilirdir,
gücünüzü aşan biçimde denenmenize izin vermez. Dayanabilmeniz için
denemeyle birlikte çıkış yolunu da
sağlayacaktır.

                     Putlar ve Rab’bin Sofrası

     14 Bu nedenle, sevgili kardeşlerim, putperestlikten kaçın. 15
Aklı başında olanlarla konuşur gibi konuşuyorum.
Söylediklerimi kendiniz tartın. 16 Tanrı’ya şükrettiğimiz
şükran kâsesiyle Mesih’in kanına paydaş olmuyor muyuz? Bölüp
yediğimiz ekmekle Mesih’in bedenine paydaş olmuyor muyuz? 17 Ekmek
bir olduğu gibi, biz de çok olduğumuz halde bir tek bedeniz. Çünkü
hepimiz bir ekmeği paylaşıyoruz. 18 İsrail halkına
bakın; kurban etini yiyenler sunağa paydaş değil midir? 19
Şimdi ben ne demek istiyorum? Puta sunulan kurban etinin bir özelliği
mi var? Ya da putun bir önemi var mı? 20 Hayır, yok! Dediğim
şu: putperestler kurbanlarını Tanrı’ya değil, cinlere
sunuyorlar. Cinlerle paydaş olmanızı istemem. 21 Hem Rab’bin
kâsesinden, hem de cinlerin kâsesinden içemezsiniz. Hem Rab’bin Sofrasına,
hem de cinlerin sofrasına ortak olamazsınız. 22 Rab’bi
kıskandırmaya mı çalışıyoruz? Biz O’ndan daha
mı güçlüyüz?

                         İmanlının özgürlüğü

    23 "Bize her şey serbest", ama her şey yararlı değildir.
"Her şey serbest", ama her şey yapıcı
değildir. 24 Herkes kendi yararını değil,
başkalarının yararını gözetsin. 25 Kasaplar
çarşısında satılan her çeşit eti vicdan sorunu
yapmadan, sorgusuz sualsiz yiyin. 26 Çünkü "yeryüzü ve yeryüzündeki her
şey Rab’bindir." 27 Eğer iman etmemiş bir kimse sizi
yemeğe çağırır ve siz de gitmek isterseniz, önünüze konulan
her şeyi vicdan sorunu yapmadan, sorgusuz sualsiz yiyin. 28 Ama biri size,
"Bu kurban etidir" derse, hem bunu söyleyen için, hem de vicdan
huzuru için yemeyin. 29 Senin değil, diğer adamın
vicdanının huzuru için demek istiyorum. Benim özgürlüğümü neden
başkasının vicdanı yargılasın? 30 Eğer
şükrederek yemeğe katılırsam, şükrettiğim
yiyecekten ötürü neden kınanayım?
     31 Özet olarak, her ne yer ve içerseniz, her ne yaparsanız, her
şeyi Tanrı’nın yüceliği için yapın. 32 Yahudilerin,
Greklerin ya da Tanrı topluluğunun tökezleyip düşmesine neden
olmayın. 33 Ben de kendi yararımı değil, kurtulsunlar diye
birçok kimsenin yararını gözeterek herkesi her yönden hoşnut
etmeye çalışıyorum.

                               Bölüm 11

    Ben Mesih’i örnek aldığım gibi, siz de beni örnek
alın.

                          Baş örtme konusu

    2 Her şeyde beni hatırladığınız, size
ilettiğim öğretileri olduğu gibi koruduğunuz için sizi
övüyorum. 3 Ama şunu da bilmenizi isterim: her erkeğin başı
Mesih, kadının başı erkek ve Mesih’in başı
Tanrı’dır. 4 Başı örtülü olarak dua eden ya da peygamberlik
eden her erkek, başını küçük düşürür. 5 Ama
başını örtmeden dua eden ya da peygamberlik eden her kadın,
başını küçük düşürür. Böylesinin, başı traş
edilmiş bir kadından farkı yoktur. 6 Eğer kadın
örtünmüyorsa, saçını kestirsin. Ama kadının saçını
kestirmesi ya da traş etmesi ayıpsa, başını örtsün. 7
Erkek başını örtmemelidir. Çünkü erkek Tanrı’nın
benzeyişinde olup Tanrı’nın yüceliğini yansıtır.
Kadın ise erkeğin yüceliğini yansıtır.(ç) 8 Çünkü
erkek kadından değil, kadın erkekten yaratıldı. 9 Erkek
kadın için değil, kadın erkek için yaratıldı. 10 Bu
nedenle ve melekler uğruna kadın buyruk altında olduğunu
göstermek için başını örtmelidir.(d)
     11 Ne var ki, Rab’de ne kadın erkekten, ne de erkek kadından
bağımsızdır. 12 Çünkü kadın erkekten
yaratıldığı gibi, erkek de kadından doğar. Ama
her şey Tanrı’dandır. 13 Siz kendiniz karar verin: kadının
örtüsüz başla Tanrı’ya dua etmesi uygun mu? 14-15 Doğa bile size
erkeğin uzun saçlı olmasının kendisini küçük
düşürdüğünü, ama kadının uzun saçlı
olmasının kendisini yücelttiğini öğretmiyor mu? Çünkü saç
kadına örtü olarak verilmiştir. 16 Bu konuda çekişmek isteyen
biri varsa, şunu bilsin ki, ne bizim ne de Tanrı’nın
topluluklarının böyle bir geleneği vardır.

                  Rab’bin Sofrasına ilişkin öğütler

    17 Toplantılarınız yarardan çok zarar getirdiği için
aşağıdaki uyarılarımı yaparken sizi övemem. 18
Birincisi, toplulukça bir araya geldiğiniz zaman aranızda
ayrılıklar olduğunu duyuyorum. Bir parça da buna
inanıyorum. 19 Çünkü Tanrı’nın beğenisini kazananların
belli olması için aranızda bölünmeler olması gerekiyor! 20 Bir
araya toplandığınızda Rab’bin Sofrasına katılmak
için toplanmıyorsunuz. 21 Çünkü her biriniz ötekini beklemeden kendi
yemeğini yiyor. Kimi aç kalıyor, kimi de sarhoş oluyor. 22 Yiyip
içmek için evleriniz yok mu? Tanrı’nın topluluğunu hor görüp
yiyecek bir şeyi olmayanları utandırmak mı istiyorsunuz?
Size ne diyeyim? Sizi öveyim mi? Bu konuda övemem!
     23-24 Size ilettiğimi ben Rab’den öğrendim. Ele verildiği
gece Rab İsa eline ekmek aldı, şükredip ekmeği böldü ve
şöyle dedi: "Bu sizin uğrunuza feda edilen benim bedenimdir.
Beni anmak için böyle yapın." 25 Aynı şekilde yemekten
sonra kâseyi alıp şöyle dedi: "Bu kâse benim kanımla
gerçekleşen yeni antlaşmadır. Bunu her içtiğinizde beni
anmak için böyle yapın." 26 Bu ekmeği her yediğinizde ve bu
kâseden her içtiğinizde, Rab’bin gelişine dek Rab’bin ölümünü ilan
etmiş olursunuz.
     27 Bu nedenle kim uygunsuz şekilde ekmeği yer ya da Rab’bin
kâsesinden içerse, Rab’bin bedenine ve kanına karşı suç
işlemiş olur. 28 Kişi önce kendini sınasın, sonra
ekmeği yiyip kâseden içsin. 29 Çünkü Rab’bin bedenini farketmeden
ekmeği yiyen ve kâseden içen, böyle yiyip içmekle kendi kendini mahkûm
eder. 30 İşte bu nedenle birçoklarınız zayıf ve
hastadır, bazılarınız da ölmüştür.(c) 31 Eğer
kendi kendimizi sınasaydık, yargılanmazdık. 32 Dünyayla
birlikte mahkûm olmayalım diye Rab bizi yargılayıp terbiye
ediyor.
     33 O halde kardeşlerim, yemek için bir araya geldiğiniz zaman
birbirinizi bekleyin. 34 Aç olan varsa, karnını evde doyursun. Öyle
ki, toplanmanız yargılanmanıza yol açmasın. Diğer
sorunlara gelince, onları yanınıza geldiğim zaman
hallederim.

                               Bölüm 12

                          Ruhsal armağanlar

    Ruhsal armağanlara g elince, kardeşlerim, bu konuda bilgisiz
kalmanızı istemem. 2 Bilirsiniz ki, siz putperestken şöyle ya da
böyle saptırılıp dilsiz putlara tapmaya yöneltilmiştiniz. 3
Bunun için şunu bilmenizi istiyorum: Tanrı’nın Ruhu
aracılığıyla konuşan hiç kimse "İsa’ya lanet
olsun!" demez. Kutsal Ruh’un aracılığı olmadan da hiç
kimse "İsa Rab’dir" diyemez.
     4 Çeşitli ruhsal armağanlar vardır, ama Ruh birdir. 5
Çeşitli görevler vardır, ama Rab birdir. 6 Çeşitli etkinlikler
vardır, ama herkeste hepsini etkin kılan aynı
Tanrı’dır. 7 Herkesin ortak yararı için herkese Ruh’u belli eden
bir yetenek verilir.(e) 8-10 Ruh’un aracılığıyla birine
bilgece söz söyleme yeteneği, bir diğerine aynı Ruh’tan bilgiyle
söz söyleme yeteneği, birine aynı Ruh’la iman, bir diğerine
aynı Ruh’la hastaları iyileştirme gücü, birine mucizeler yapma
gücü, birine peygamberlikte bulunma, birine ruhları ayırt etme,
birine çeşitli dillerde konuşma, bir diğerine de bu dilleri
çevirme yeteneği veriliyor. 11 Bunların hepsini etkin kılan bir
ve aynı Ruh’tur. Ruh bunları herkese dilediği gibi, ayrı
ayrı dağıtır.

                           Bedenin birliği

    12 Beden bir olmakla birlikte birçok üyeden oluşur ve çok sayıda
olan bu üyelerin hepsi de tek bir beden oluşturur. Mesih de böyledir. 13
İster Yahudi ister Grek, ister köle ister özgür olalım, hepimiz bir
beden olmak üzere aynı Ruh’ta vaftiz olduk ve hepimizin aynı Ruh’tan
içmesi sağlandı.
     14 İşte beden bir üyeden değil, birçok üyeden oluşur.
15 Eğer ayak, "El olmadığım için bedene ait
değilim" derse, bu onu bedenden ayırmaz. 16 Eğer kulak,
"Göz olmadığım için bedene ait değilim" derse, bu
onu bedenden ayırmaz. 17 Bütün beden göz olsaydı, nasıl
işitebilirdi? Bütün beden kulak olsaydı, nasıl koklayabilirdi?
18 Gerçekte Tanrı, bedenin her bir üyesini dilediği biçimde bedene
yerleştirmiştir. 19 Eğer hepsi tek bir üye olsaydı, beden
ne olurdu? 20 Gerçekte çok sayıda üye, ama tek bir beden vardır. 21
Göz ele, "Sana ihtiyacım yoktur!" ya da baş ayaklara,
"Size ihtiyacım yoktur!" diyemez. 22 Tam tersine, bedenin daha
zayıf görünen üyeleri vazgeçilmezdir. 23 Bedenin daha az değerli
saydığımız üyelerine daha fazla değer veririz. Böylece
gösterişsiz üyelerimiz daha çok gösterişli olur. 24 Gösterişli
üyelerimizin özene ihtiyacı yoktur. Ama Tanrı, değeri az olana
daha çok değer vererek bedende birliği sağladı. 25 Öyle ki,
bedende ayrılık olmasın, ama üyeler birbirini eşit
şekilde gözetsin. 26 Eğer bir üye acı çekerse, bütün üyeler
birlikte acı çeker; bir üye yüceltilirse, bütün üyeler birlikte sevinir.

     27 Sizler Mesih’in bedenisiniz, ayrı ayrı da bu bedenin
üyelerisiniz. 28 Tanrı, inanlılar topluluğunda başta elçileri,
ikinci olarak peygamberleri, üçüncü olarak öğretmenleri, daha sonra
mucizeler yapanları, hastaları iyileştirme gücü olanları,
başkalarına yardım edenleri, yönetme yeteneği olanları
ve çeşitli dillerde konuşanları atadı. 29 Hepsi elçi mi?
Hepsi peygamber mi? Hepsi öğretmen mi? Hepsi mucizeler yapar mı? 30
Hepsinin hastaları iyileştirme gücü var mı? Hepsi çeşitli
dillerde konuşabilir mi? Hepsi bu dilleri çevirebilir mi? 31 Ama siz daha
üstün armağanları gayretle isteyin. Şimdi de size en iyi yolu
göstereyim.

                               Bölüm 13 
                          Sevginin üstünlüğü

    Eğer insanların ve meleklerin dilleriyle konuşursam, ama
sevgim olmazsa, ses çıkaran bir bakır ya da öten bir zil olmuş
olurum. 2 Eğer peygamberlikte bulunabilirsem, bütün sırları
bilir ve her türlü bilgiye sahip olursam, eğer dağları yerinden
oynatacak kadar büyük bir imanım olursa, ama sevgim olmazsa, bir hiçim. 3
Eğer bütün malımı sadaka olarak dağıtır ve
bedenimi yakılmak üzere teslim edersem, ama sevgim olmazsa, bunun bana
hiçbir yararı yoktur.
     4 Sevgi sabırlıdır, sevgi şefkatlidir. Sevgi
kıskanmaz, övünmez, böbürlenmez. 5 Sevgi kaba davranmaz, kendi
çıkarını aramaz, kolayca öfkelenmez, kötülüğü anmaz. 6
Sevgi haksızlığa sevinmez, ama gerçek olanla sevinir. 7 Sevgi
her şeye katlanır, her şeye inanır, her şeyi ümit
eder, her şeye dayanır.
     8 Sevgi asla son bulmaz. Peygamberlikler ise ortadan kalkacak, diller sona
erecek, bilgi ortadan kalkacaktır. 9 Çünkü bilgimiz
sınırlıdır, peygamberliğimiz de
sınırlıdır. 10 Ama mükemmel olan gelince,
sınırlı olan ortadan kalkacaktır. 11 Çocukken, çocuk gibi
konuşur, çocuk gibi anlar, çocuk gibi düşünürdüm. Yetişkin bir
adam olunca çocukça davranışları bıraktım. 12 Şimdi
her şeyi aynada silik bir görüntü gibi görüyoruz, ama o zaman yüz yüze
görüşeceğiz. Şimdi bilgim sınırlıdır, ama o
zaman tıpkı bilindiğim gibi tam bileceğim. 13
İşte böylece, kalıcı olan üç şey vardır: iman,
ümit ve sevgi. Bunlardan en üstün olanı da sevgidir.

                               Bölüm 14

                  Bilinmeyen diller ve peygamberlik

    Sevginin ardınca koşun ve ruhsal armağanları, özellikle
peygamberlik yeteneğini gayretle isteyin. 2 Bir kimse bilmediği dilde
konuşursa, insanlarla değil, Tanrı’yla konuşur. Kimse onu
anlamaz. O, ruhuyla sırlar söyler. 3 Peygamberlikte bulunansa
insanların ruhça gelişmesi, cesaret ve teselli bulması için
insanlara seslenir. 4 Bilmediği dilde konuşan kişi kendi kendini
geliştirir. Ama peygamberlikte bulunan, inanlılar topluluğunu
geliştirir. 5 Hepinizin bilmediğiniz dillerde
konuşmanızı isterim, ama öncelikle peygamberlikte
bulunmanızı yeğlerim. Bu diller inanlılar topluluğunun
gelişmesi için çevrilmedikçe peygamberlikte bulunan, bu dillerde
konuşandan üstündür.
     6 Peki, kardeşler, yanınıza gelip bilmediğim dillerde
konuşursam, ama size Tanrısal bir esin, bir bilgi, bir peygamberlik
sözü ya da bir öğreti ulaştırmazsam, size ne yararım olur?
7 Kaval ya da çenk gibi ses veren cansız nesneler bile değişik
sesler çıkarmazsa, kaval ya da çenkle ne
çalındığını kim anlar? 8 Borazan da belirgin bir ses
çıkarmazsa, kim savaşa hazırlanır? 9 Bunun gibi, eğer
siz de anlaşılır bir dilde konuşmazsanız,
söyledikleriniz nasıl anlaşılacak? Havaya konuşmuş
olursunuz! 10 Kuşkusuz dünyada çok çeşitli diller vardır, ve
hiçbiri anlamsız değildir. 11 Ne var ki, konuşulan dili
anlamazsam, ben konuşana yabancı olurum, konuşan da bana
yabancı olur. 12 Bu nedenle, siz de ruhsal armağanlara
heveslendiğinize göre, inanlılar topluluğunu geliştiren ruhsal
armağanlarda zenginleşmeye bakın.
     13 Bunun için, bilmediği dilde konuşan kimse, kendi
söylediklerini çevirebilsin diye dua etsin. 14 Bilmediğim dilde dua
edersem ruhum dua eder, zihnim ise verimsiz kalır. 15 O halde ne
yapmalıyım? Ruhumla dua edeceğim, zihnimle de dua edeceğim.
Ruhumla ilahi söyleyeceğim, zihnimle de ilahi söyleyeceğim. 16
Eğer yalnız ruhunla şükredersen, halktan olan kişi senin ne
söylediğini bilmediğinden, ettiğin şükran duasına
nasıl "Amin!" desin? 17 Uygun biçimde şükrediyor
olabilirsin, ama bu başkasını geliştirmez. 18
Bilmediğim dillerde hepinizden çok konuştuğum için Tanrı’ya
şükrediyorum. 19 Ama inanlılar topluluğunda böyle bir dilde on
bin söz söylemektense, başkalarını eğitmek için zihnimden
beş söz söylemeyi yeğlerim.
     20 Kardeşler, düşüncelerinizde çocuksu olmayın. Kötülük konusunda
çocuklar gibi, ama düşüncelerinizde yetişkinler gibi olun. 21 Kutsal
Yasa’da şöyle yazılmıştır:

        "Rab, ‘Yabancı dilleri konuşanlar
aracılığıyla,
         yabancıların dudaklarıyla bu halka
sesleneceğim;
         yine de beni dinlemeyecekler!’ diyor."

    22 Görülüyor ki, bilinmeyen dillerde konuşma, imanlılar için
değil, imansızlar için bir belirtidir. Peygamberlikse imansızlar
için değil, imanlılar için bir belirtidir. 23 Şimdi eğer
bütün inanlılar topluluğu bir araya gelip hep birlikte bilmedikleri
dillerde konuşurlarken halktan olan ya da iman etmemiş kişiler
aralarına girerse, "Siz
çıldırmışsınız!" demezler mi? 24 Ama hepsi
peygamberlikte bulunurken iman etmemiş ya da halktan olan biri
aralarına girerse, söylenen her sözle günahlı olduğuna ikna
edilip yargılanacak. 25 Yüreğindeki gizli düşünceler
açığa çıkacak, böylece kendisi, "Tanrı gerçekten
aranızdadır!" diyerek yere yüzüstü kapanıp Tanrı’ya
tapınacaktır.

                           Düzenli tapınma

    26 Kardeşler, sonuç ne? Toplandığınız zaman her
birinizin bir ilahisi, öğretecek bir sözü, Tanrısal bir esini,
bilinmeyen bir dilde söyleyecek bir sözü ya da bilinmeyen dilden bir çevirisi
var. Her şey topluluğun gelişmesi için olsun. 27 Eğer
bilinmeyen dillerde konuşulacaksa, iki ya da en çok üç kişi
sırayla konuşsun, biri de söylenenleri çevirsin. 28 Çeviri yapacak
biri yoksa, bilmediği dilde konuşan, toplulukta sessiz kalsın,
kendi içinden Tanrı’yla konuşsun. 29 İki ya da üç peygamber konuşsun,
diğerleri onların söylediklerini iyice tartsınlar. 30
Toplantıda oturanlardan birine Tanrı’dan bir esin gelirse,
konuşmakta olan sussun. 31 Herkesin bir şeyler öğrenmesi ve
cesaret bulması için hepiniz teker teker peygamberlikte bulunabilirsiniz.
32 Peygamberlerin ruhları peygamberlerin denetimi altındadır.
33-34 Çünkü Tanrı, karışıklık değil, esenlik
Tanrısıdır.
     Kadınlar, kutsalların bütün topluluklarında olduğu
gibi, toplantılarınızda sessiz kalsın.
Konuşmalarına izin yoktur. Kutsal Yasa’nın da belirttiği
gibi, uysal olsunlar. 35 Öğrenmek istedikleri bir şey varsa, evde
kendi kocalarına sorsunlar. Çünkü kadının toplantı
sırasında konuşması ayıptır. 36 Yoksa
Tanrı’nın sözü sizden mi kaynaklandı, ya da yalnız size mi
ulaştı?
     37 Bir kimse kendini peygamber ya da ruhça olgun biri sanıyorsa,
bilsin ki, size yazdıklarım Rab’bin buyruğudur. 38 Bunları
önemsemeyenin  kendisi de önemsenmesin. 39-40 Özet olarak kardeşlerim,
peygamberlikte bulunmayı gayretle isteyin, bilinmeyen dillerde
konuşulmasına engel olmayın, ama her şey uygun ve düzenli
şekilde yapılsın.

                               Bölüm 15

                     Mesih’in dirilişinin önemi

    Kardeşler, size bildirdiğim, sizin de kabul edip bağlı
kaldığınız müjdeyi hatırlatmak istiyorum. 2 Size
müjdelediğim söze sımsıkı sarılırsanız,
bunun aracılığıyla da kurtulursunuz. Aksi halde boşuna
iman etmiş olursunuz.
     3-4 Aldığım bilgiyi size öncelikle ilettim. Şöyle ki,
Kutsal Yazılar uyarınca Mesih, günahlarımıza
karşılık öldü, gömüldü ve Kutsal Yazılar uyarınca
üçüncü gün ölümden dirildi. 5 Kifas’a,  sonra Onikilere g öründü. 6 Daha sonra
da beş yüzden çok kardeşe aynı anda göründü. Onların
çoğu hâlâ yaşıyor, bazılarıysa öldüler(c). 7-8 Bundan
sonra Yakub’a, sonra bütün elçilere, en sonunda, zamansız doğmuş
çocuk gibi olan bana da göründü. 9 Ben elçilerin en küçüğüyüm.
Tanrı’nın topluluğuna zulmettiğim için elçi olarak
anılmaya bile layık değilim. 10 Ama şimdi ne isem,
Tanrı’nın lütfuyla öyleyim. O’nun bana olan lütfu boşa gitmedi.
Elçilerin hepsinden çok emek verdim. Aslında ben değil,
Tanrı’nın bende olan lütfu emek verdi. 11 İşte, gerek benim
yaydığım, gerek diğer elçilerin yaydığı ve
sizin de iman ettiğiniz bildiri budur.

                          Ölüler dirilecek

    12 Eğer Mesih’in ölümden dirildiği duyuruluyorsa, nasıl
oluyor da aranızda bazıları ölüler dirilmez diyor? 13 Eğer
ölüler dirilmezse, Mesih de dirilmemiştir. 14 Mesih dirilmemişse,
bildirimiz de imanınız da boştur. 15 Ve bizim Tanrı’yla
ilgili tanıklığımız da yalan olmuş olur. Çünkü
Tanrı’nın, Mesih’i ölümden dirilttiğine tanıklık
ettik. Ama ölüler gerçekten dirilmezlerse, Tanrı Mesih’i de
diriltmemiştir. 16 Çünkü ölüler dirilmezlerse, Mesih de
dirilmemiştir. 17 Mesih dirilmemişse, imanınız boştur;
siz hâlâ günahlarınızın içindesiniz. 18 Buna göre Mesih’e ait
olarak ölmüş(c) olanlar da mahvolmuşlardır. 19 Eğer
yalnız bu yaşam için Mesih’e ümit bağlamışsak,
herkesten daha çok acınacak kişileriz.
     20 Oysaki Mesih, ölmüş(c) olanların ilk örneği olarak
ölümden dirilmiştir. 21 Ölüm bir insan aracılığıyla
geldiğine göre, ölümden diriliş de bir insan aracılığıyla
gelir. 22 Herkes nasıl Ådem’de ölüyorsa, herkes Mesih’te yaşama
kavuşacak. 23 Her biri sırası gelince dirilecek: ilk örnek
olarak Mesih, sonra Mesih’in gelişinde Mesih’e ait olanlar. 24 Bundan
sonra Mesih, her yönetimi, her hükümranlık ve gücü ortadan
kaldırıp egemenliği Baba Tanrı’ya teslim ettiği zaman
son gelmiş olacak. 25 Çünkü Tanrı bütün düşmanlarını
O’nun ayakları altına serinceye dek O’nun egemenlik sürmesi gerekir.
26 Ortadan kaldırılacak en son düşman ölümdür. 27
"Tanrı her şeyi Mesih’in ayakları altına sererek O’na
bağlı kıldı." Bu "her şey O’na
bağlı kılındı" sözünün, her şeyi Mesih’e
bağlı kılan Tanrı’yı içermediği açıktır.
28 Her şey Oğul’a bağlı kılınınca, o zaman
Oğul da her şeyi kendisine bağlı kılan Tanrı’ya
bağlı olacaktır. Öyle ki, Tanrı her şeyde her şey
olsun.
     29 Diriliş yoksa, ölüler adına vaftiz olanlar ne olacak? Ölüler
hiç dirilmezse, insanlar neden ölüler adına vaftiz oluyorlar? 30 Biz de
neden her saat kendimizi tehlikeye atıyoruz? 31 Kardeşler, sizinle
ilgili olarak Rabbimiz Mesih İsa’da sahip olduğum övüncün hakkı
için her gün ölüyorum. 32 Eğer herhangi bir insan gibi düşünerek
Efes’te canavarlarla dövüştümse, bunun bana yararı nedir? Eğer
ölüler dirilmeyecekse, "yiyip içelim nasıl olsa yarın
öleceğiz." 33 Aldanmayın, "kötü arkadaşlıklar iyi
huyu bozar." 34 Uslanıp kendinize gelin ve artık günah
işlemeyin. Bazılarınız Tanrı’yı hiç
tanımıyor. Utanasınız diye söylüyorum bunları.

                      Dirilişten sonraki beden

    35 Ama biri diyebilir ki, "Ölüler nasıl dirilecek? Nasıl bir
bedenle gelecekler?" 36 Ne akılsızca bir soru! Senin
ektiğin tohum ölmedikçe yaşama kavuşmaz ki! 37 Ektiğin
zaman, oluşacak olan bitkinin(f) kendisini değil, yalnız
tohumunu, buğday ya da başka bir bitkinin tohumunu ekersin. 38
Tanrı tohuma dilediği gibi bir beden verir. Tohumların her
birine özel bir beden verir. 39 Her canlının eti aynı
değildir. İnsanların eti başka, hayvanların eti
başka, kuşların ve balıkların eti başka
başkadır. 40 Göksel bedenler var, dünyasal bedenler de var. Göksel
olanların görkemi başka, dünyasal olanlarınki
başkadır. 41 Güneşin görkemi başka, ayın görkemi
başka, yıldızların görkemi başkadır. Görkemde
yıldız yıldızdan farklıdır.
     42 Ölülerin dirilişi de böyledir. Beden çürümeye mahkûm olarak
gömülür, çürümez olarak diriltilir. 43 Düşkün olarak gömülür, görkemli
olarak diriltilir. Zayıf olarak gömülür, güçlü olarak diriltilir. 44
Doğal bir beden olarak gömülür, ruhsal bir beden olarak diriltilir.
Doğal beden olduğu gibi, ruhsal beden de vardır. 45 Nitekim
şöyle yazılmıştır: "İlk insan Ådem,
yaşayan bir can oldu." Son Ådem ise yaşam veren bir ruh oldu. 46
Önce ruhsal olan değil, doğal olan geldi. Ruhsal olan sonra geldi. 47
İlk adam yerden, yani topraktandır. İkinci adam(g) göktendir. 48
Topraktan olan adam nasılsa, topraktan olanlar da öyledir. Göksel
adam(ğ) nasılsa, göksel olanlar da öyledir. 49 Bizler topraktan olana
nasıl benzer idiysek, göksel olana da benzeyeceğiz. 50
Kardeşler, şunu demek istiyorum, et ve kan Tanrı’nın
Egemenliğini miras alamaz. Çürüyen de çürümezliği miras alamaz.

     51-52 İşte, size bir sır açıklıyorum. Hepimiz
ölmeyeceğiz(c); son borazan çalınınca hepimiz bir anda, bir göz
kırpmasında değiştirileceğiz. Evet, borazan
çalınacak, ölüler çürümez olarak dirilecek, ve biz de
değiştirileceğiz. 53 Çünkü bu çürüyen
varlığımız çürümezliği, bu ölümlü
varlığımız ölümsüzlüğü giymelidir. 54 Çürüyen ve
ölümlü olan varlığımız çürümezliği ve ölümsüzlüğü
giyince, "Ölüm yok edildi, zafer kazanıldı!" diye
yazılmış olan söz yerine gelecektir.

     55 "Ey ölüm, zaferin nerede?
         Ey ölüm, dikenin nerede?"

    56 Ölümün dikeni günahtır. Günah ise gücünü Kutsal Yasa’dan alır.
57 Tanrı’ya şükürler olsun! Rabbimiz İsa Mesih’in
aracılığıyla bizi zafere ulaştıran O’dur.
     58 Bu nedenle, sevgili kardeşlerim, Rab’bin yolunda verdiğiniz
emeğin boşa gitmeyeceğini bilerek dayanın,
sarsılmayın, Rab’bin işinde her zaman gayretli olun.

                               Bölüm 16

                   Para yardımına ilişkin öğütler

    Kutsallara yapılacak para yardımına gelince, siz de bunu
Galatya topluluklarına buyurduğum şekilde yapın. 2 Her
biriniz haftanın birinci günü kazancına göre bir miktar parayı
alıkoyup biriktirsin, böylece yanınıza geldiğim zaman para
toplamaya gerek kalmasın. 3 Ben oraya vardığımda,
bağışlarınızı götürmek üzere uygun
gördüğünüz kişileri tanıtıcı mektuplarla Kudüs’e
göndereceğim. 4 Eğer benim de gitmeme değerse, onları
yanıma alıp gideceğim.

                     Pavlus’un kişisel dilekleri

    5 Makedonya’dan geçtikten sonra yanınıza geleceğim. Çünkü Makedonya’dan
geçiyorum. 6 Belki yanınızda bir süre kalırım, hatta
kışı da sizinle geçirebilirim. Öyle ki, ondan sonra nereye
gidecek olsam, bana yardım edebilesiniz. 7 Sizi öyle kısaca görüp
geçmek istemiyorum. Rab’bin izniyle sizinle uzunca bir süre kalmayı ümit
ediyorum. 8 Ama Pentikost g ününe dek Efes’te kalacağım. 9 Çünkü
burada büyük ve etkili işler yapmak için bana bir kapı
açıldı. Ne var ki, bana karşı koyanlar çoktur.
     10 Timoteyus yanınıza gelirse, aranızdayken
kaygılanacak bir şeyi olmasın diye dikkat edin. Çünkü o da benim
gibi Rab’bin işini yapıyor. 11 Kimse onu hor görmesin. Yanıma
gelmesi için onu esenlikle uğurlayın. Kardeşlerle birlikte onun
gelmesini bekliyorum.
     12 Kardeşimiz Apollos’a gelince, kardeşlerle birlikte size
gelmesi için ona çok ricada bulundum, ama şimdi gelmeye hiç de istekli
değildir. Uygun bir fırsat bulunca gelecek.
     13 Uyanık kalın, imanda durun, mert ve güçlü olun. 14 Her
şeyi sevgiyle yapın.
     15-16 Ahaya’da ilk iman eden ve kendilerini kutsalların hizmetine
adayan İstefanas’ın ev halkını bilirsiniz. Kardeşler,
size yalvarırım, bu gibilere ve onlarla birlikte
çalışıp emek verenlerin hepsine boyun eğin. 17
İstefanas, Fortunatus ve Ahaykus’un gelişine sevindim. Yokluğunuzu
bana unutturdular. 18 Sizin ruhunuzu olduğu gibi, benim ruhumu da
ferahlattılar. Bu gibilerin değerini bilin.

                            Son selamlar

    19 Asya ilindeki topluluklar size selam ederler. Akvila ve Priska,
evlerinde buluşan toplulukla beraber size Rab’de çok selam ederler. 20
Buradaki bütün kardeşlerin size selamı var. Birbirinizi kutsal
öpüşle selamlayın.
     21 Ben Pavlus, bu selamı kendi elimle yazıyorum. 22 Rab’bi
sevmeyene lanet olsun. Marana-ta!  23 Rab İsa’nın lütfu sizinle
birlikte olsun. 24 Hepinize Mesih İsa’da sevgiler. Amin.

 Dipnotlar:

(a) kurban: Grekçede, "Fısıh."
(b) ya da, "…sayılanları yargıç tayin edin!"
(c) Burada ‘ölmek’ fiiliyle çevrilen Grekçe sözcüğün asıl
anlamı
     ‘uyumak’tır.
(ç) Grekçede, "Çünkü erkek Tanrı’nın benzeyişi ve
yüceliğidir. Kadın
     ise erkeğin yüceliğidir."
(d) Grekçede, "…uğruna kadının başı üzerinde
bir yetki olmalıdır."
(e) ya da "Herkesin ortak yararı için Ruh herkese kendini belli
eder."
(f) bitki: Grekçede, "beden."
(g) İkinci adam: İsa Mesih.
(ğ) Göksel adam: İsa Mesih.