İBRANİLERE MEKTUP

                               Bölüm 1

                      Oğul meleklerden üstündür

    Tanrı eski zamanlarda peygamberler aracılığıyla
birçok kez ve çeşitli yollardan atalarımıza seslendi. 2 Bu son
çağda da her şeyin mirasçısı olarak belirlediği ve
aracılığıyla evreni yarattığı kendi
Oğluyla bize seslenmiştir. 3 Oğul, Tanrı’nın
yüceliğinin parıltısı ve O’nun
varlığının öz görünümüdür. Kudretli sözüyle her şeyi
devam ettirir. Günahlardan arınmayı sağladıktan sonra,
göklerde yüce Olan’ın sağında oturdu. 4 Meleklerden ne kadar
üstün bir adı miras aldıysa, onlardan o derece de üstün
olmuştur. 5 Çünkü Tanrı meleklerin herhangi birine,

        "Sen benim Oğlumsun,
         bugün ben sana Baba oldum,"

  ya da "Ben O’na Baba olacağım,
         O da bana Oğul olacak"

demiş midir? 6 Ve yine Tanrı ilk doğanı dünyaya gönderirken
diyor ki, "Tanrı’nın bütün melekleri O’na
tapınsınlar." 7 Melekler için,

        "Kendi meleklerini rüzgârlar
     ve hizmetkârlarını ateş alevleri yapar" diyor.

8 Ama Oğul için şöyle diyor:

        "Ey Tanrı, tahtın sonsuzluk boyunca
kalıcıdır,
     ve adalet asası senin egemenliğinin asasıdır.
       9 Doğruluğu sevdin, kötülükten nefret ettin.
     Bunun için Tanrı, senin Tanrın,
     seni sevinç yağıyla
     arkadaşlarından daha çok meshetti*."

10 Yine diyor ki,

        "Ya Rab, başlangıçta
         yerin temellerini sen attın.
         Gökler de senin ellerinin yapıtıdır.
      11 Onlar yok olacak, ama sen kalıcısın.
         Hepsi bir giysi gibi eskiyecek.
      12 Onları bir kaftan gibi düreceksin
         ve bir giysi gibi değiştirilecekler.
         Ama sen hep aynısın,
         yılların tükenmeyecektir."

13 Tanrı meleklerin herhangi birine,

        "Ben düşmanlarını
     senin ayaklarının altına serinceye dek(a),
     sağımda otur"

demiş midir? 14 Bütün melekler, kurtuluşu miras alacaklara hizmet
etmek için gönderilen görevli ruhlar değil midir?

                               Bölüm 2

                           Dikkatli olalım

    Bu nedenle işittiklerimize daha çok bağlanmalıyız. Öyle
ki, bunlardan uzağa sürüklenmeyelim. 2-3 Çünkü melekler
aracılığıyla bildirilmiş olan söz geçerli olduysa, her
suç ve her sözdinlemezlik hak ettiği karşılığı
aldıysa, bu kadar büyük kurtuluşu görmezlikten gelirsek nasıl
kurtulabiliriz? Başlangıçta Rab tarafından bildirilen bu
kurtuluş, Rab’bi dinlemiş olanlarca bize doğrulandı. 4
Tanrı da buna belirtiler, harikalar, çeşitli mucizeler ve kendi isteğine
göre dağıttığı Kutsal Ruh armağanlarıyla
tanıklık etti.

                   İzleyicileriyle özdeşleşen İsa

    5 Tanrı, sözünü ettiğimiz gelecek dünyayı meleklere
bağlı kılmadı. 6 Ama biri bir yerde şöyle
tanıklık etmiştir:

        "Ya Rab, insan nedir ki, onu anasın,
         ya da insanoğlu nedir ki,
         ona ilgi gösteresin?
       7 Onu meleklerden biraz(b) aşağı kıldın.
         Yücelik ve onur tacını ona giydirip
         ellerinin yapıtları üzerine onu görevlendirdin.
       8 Her şeyi onun ayakları altına sererek
         ona bağlı kıldın."

Tanrı, her şeyi insana bağlı kılmakla, insana
bağlı olmayan hiçbir şey bırakmadı. Ne var ki, her
şeyin insana bağlı kılındığını
henüz görmüyoruz. 9 Ama meleklerden biraz(b) aşağı
kılınmış olan İsa’yı, Tanrı’nın
lütfuyla herkes için ölümü tatsın diye, çektiği ölüm acısı
sonucunda yücelik ve onur tacı giydirilmiş olarak görüyoruz. 10
Birçok oğulu yüceliğe eriştirirken onların kurtuluş
öncüsünü acılarla yetkinliğe erdirmesi, her şeyin kendisi için
ve kendi aracılığıyla var olduğu Tanrı’ya uygun
düşüyordu. 11 Çünkü kutsal kılanla kutsal kılınanların
hepsi aynı Baba’dandır. Bu nedenle İsa onlara
"kardeş" demekten utanmıyor.

     12 "Senin adını kardeşlerime ilan edeceğim,
     topluluğun ortasında
     seni ilahilerle yücelteceğim" diyor.

13 Yine,

        "Ben O’na güveneceğim"

ve yine,

        "İşte ben ve Tanrı’nın bana verdiği
çocuklar" diyor.

14 Çocuklar et ve kandan oldukları için İsa da, ölüm gücüne sahip
olanı, yani İblis’i*, ölüm aracılığıyla etkisiz
hale getirmek üzere onlarla aynı insan yapısını aldı.
15 Bunu, yaşamları boyunca ölüm korkusu yüzünden köle olmuş
olanların hepsini özgür kılmak için yaptı. 16 Aslında
meleklere değil, İbrahim’in soyundan olanlara yardım ediyor. 17
Bunun için her yönden kardeşlerine benzemesi gerekiyordu. Öyle ki, Tanrı’ya
olan hizmetinde merhametli ve sadık başkâhin olup halkın
günahlarını Tanrı’ya bağışlatabilsin. 18 Çünkü
kendisi sınandığında acı çektiğine göre,
sınananlara yardım edebilir.

                               Bölüm 3

                             İsa ve Musa

    Bunun için, göksel çağrıya ortak olan ey kutsal kardeşler,
açıkça benimsediğimiz inancın elçisi ve başkâhini olan
İsa’yı düşünün. 2 Musa, Tanrı’nın tüm evinde
Tanrı’ya nasıl sadık kaldıysa, İsa da kendisini
görevlendirene öyle sadık kaldı. 3 Evi yapan, evden daha çok
saygı gördüğü gibi, İsa da Musa’dan daha büyük yüceliğe
layık sayıldı. 4 Her evin bir yapıcısı
vardır, oysa her şeyin yapıcısı Tanrı’dır. 5
Musa, gelecekte söylenecek sözlere tanıklık etmek için
Tanrı’nın tüm evinde bir hizmetkâr olarak sadık kaldı. 6
Oysa Mesih, O’nun evi üzerinde yetkili bir oğul olarak sadık
kaldı. Eğer cesaretimizi ve övündüğümüz ümidi gevşemeden
sonuna dek sürdürürsek, O’nun evi biziz.

                       İmansızlığa karşı
uyarı

    7-8 Bundan dolayı, Kutsal Ruh’un dediği gibi,

        "Eğer bugün O’nun sesini işitirseniz,
         atalarınızın
başkaldırdığı
         ve çölde O’nu sınadığı günkü gibi,
         yüreklerinizi nasırlaştırmayın.
       9 Atalarınız beni orada deneyip sınadılar,
         ve kırk yıl boyunca yaptıklarımı
gördüler.
      10 Bu nedenle o kuşağa darıldım,
         ve dedim ki,
        ‘Yürekleri hep yoldan sapar,
         yollarımı da öğrenmediler.
      11 Gazaba geldiğimde ant ettiğim gibi,
         onlar huzur diyarıma girmeyecekler.’"

    12 Ey kardeşler, hiçbirinizde diri Tanrı’dan uzaklaşan kötü,
imansız bir yüreğin bulunmamasına dikkat edin. 13 "Gün
bugündür" denildikçe birbirinizi her gün yüreklendirin. Öyle ki,
hiçbirinizin yüreği günahın aldatmasıyla
nasırlaşmasın. 14 Başlangıçtaki güvenimizi
gevşemeden sonuna dek sürdürürsek Mesih’e ortak olmuş oluruz. 15
Yukarıda belirtildiği gibi,

        "Eğer bugün O’nun sesini işitirseniz,
         atalarınızın başkaldırdığı
günkü gibi,
         yüreklerinizi nasırlaştırmayın."

    16 O’nun sesini işiten ve başkaldıran kimlerdi?
Musa’nın önderliğinde Mısır’dan çıkanların hepsi
değil miydi? 17 Ve Tanrı kimlere kırk yıl dargın
kaldı? Günah işlemiş ve cesetleri çöle serilmiş olanlara
değil mi? 18 Sözünü dinlemeyenler dışında kendi huzur
diyarına kimlerin girmeyeceğine dair ant etti? 19 Böylece görüyoruz
ki, iman etmedikleri için oraya giremediler.

                               Bölüm 4

                       Tanrı’nın huzur diyarı

    Bu nedenle Tanrı’nın huzur diyarına girme vaadi sürerken,
herhangi birinizin buna erişmemiş durumda bulunmasından
korkalım. 2 Çünkü onlar gibi biz de iyi haberi aldık. Ama onlar
işittikleri sözü imanla birleştirmediklerinden dolayı, sözün
kendilerine bir yararı olmadı. 3 Biz inanmış olanlar huzur
diyarına gireriz. Nitekim Tanrı diyor ki,

        "Gazaba geldiğimde ant ettiğim gibi,
         onlar huzur diyarıma girmeyecekler."

Oysa Tanrı, dünyanın kuruluşundan beri işlerini
tamamlamıştır. 4 Çünkü bir yerde yedinci günle ilgili şunu
demiştir:

        "Tanrı yedinci günde
         bütün işlerinden dinlendi."

5 Bu konuda yine diyor ki,

        "Onlar huzur diyarıma girmeyecekler."

    6 Demek ki, bazılarının huzur diyarına gireceği
kesindir. Daha önce iyi haberi almış olanlar ise söz dinlemedikleri
için o diyara giremediler. 7 Bundan dolayı Tanrı bu kadar zaman sonra
Davud’un aracılığıyla, "bugün" diyerek yine bir
gün belirliyor. Nitekim daha önce,

        "Eğer bugün O’nun sesini işitirseniz,
         yüreklerinizi nasırlaştırmayın"

denilmiştir. 8 Eğer Yeşu onları huzura
kavuştursaydı, Tanrı daha sonra bir başka günden söz
etmezdi. 9 İşte böylece, Tanrı’nın halkına bir sept
günü dinlenmesi kalıyor. 10 Tanrı kendi işlerinden nasıl
dinlendiyse, O’nun huzur diyarına giren de kendi işlerinden öylece
dinlenir. 11 Bu nedenle, herhangi birimizin aynı tür sözdinlemezlikten
ötürü düşmemesi için o huzur diyarına girmeye gayret edelim.
    12 Tanrı’nın sözü diri ve etkilidir, iki ağızlı
her kılıçtan keskindir. Canla ruhu, ilikle eklemleri birbirinden
ayıracak kadar derinlere işler; yüreğin düşüncelerini ve
amaçlarını da yargılar. 13 Tanrı’nın görmediği
hiçbir yaratık yoktur. Kendisine hesap vereceğimiz
Tanrı’nın gözleri önünde her şey çıplak ve
açıktır.

                          Başkâhinimiz İsa

    14 Gökleri aşmış olan büyük başkâhinimiz
Tanrı’nın Oğlu İsa varken, açıkça benimsediğimiz
inanca sımsıkı sarılalım. 15 Çünkü
zayıflıklarımıza duygusal yönden ortak olamayan değil,
tersine her alanda bizim gibi denenmiş, ama günah işlememiş bir
başkâhinimiz vardır. 16 Bu nedenle merhamete ermek ve
gerektiğinde bize yardım edecek lütfa kavuşmak için
Tanrı’nın lütuf tahtına cesaretle yaklaşalım.



                               Bölüm 5

    İnsanlar arasından seçilen her başkâhin, günahlara
karşılık adaklar ve kurbanlar sunmak üzere Tanrı’yla ilgili
konularda insanları temsil etmek için atanır. 2 Bilgisizlere ve
yoldan sapanlara yumuşak davranabilir. Çünkü kendisi de
zayıflıklarla kuşatılmıştır. 3 Bundan ötürü,
halkın günahları için olduğu gibi, kendi günahları için de
kurban sunmaya borçludur. 4 İnsan, başkâhin olma onurunu kendi
kendine alamaz; ancak Harun gibi, Tanrı tarafından
çağrılırsa alır. 5 Nitekim Mesih de başkâhin olmak
üzere kendi kendini yüceltmedi. Ama kendisine,

        "Sen benim Oğlumsun,
         bugün ben sana Baba oldum"

diyen Tanrı O’nu yüceltti. 6 Başka bir yerde de diyor ki,

        "Sen Melkisedek düzenine göre
         sonsuza dek kâhinsin."

    7 Yeryüzünde(c) olduğu günlerde Mesih, kendisini ölümden kurtaracak
güçte olan Tanrı’ya büyük feryat ve gözyaşlarıyla dua ve
yakarışlarda bulunmuş ve Tanrı korkusu nedeniyle
işitilmişti. 8 Oğul olduğu halde, çektiği elemlerden
söz dinlemeyi öğrendi. 9-10 Yetkin kılınmış olarak
Tanrı tarafından Melkisedek düzenine göre başkâhin atanan Mesih,
sözünü dinleyenlerin hepsi için sonsuz kurtuluş kaynağı
olmuştur.

                    Temel ilkeleri geride bırakın

    11 Bu konuda söyleyecek çok sözümüz var, ama artık dinlemeye
üşendiğinizden dolayı anlatmak güçtür. 12 Şimdiye dek
öğretici olmanız gerekirken, Tanrı sözlerinin temel ilkelerini
size yeni baştan öğretecek birine ihtiyacınız var. Size süt
gerekli oldu, katı besin değil! 13 Sütle beslenen herkes bebektir ve
doğruluk sözünde deneyimsizdir. 14 Katı yiyecek, yetişkinler
için, yani duyuları iyi ve kötüyü ayırt etmek üzere
alıştırmayla terbiye edilmiş olanlar içindir.

                               Bölüm 6

    1-2 Bunun için, ölü işlerden tövbe etmenin, Tanrı’ya
inanmanın, vaftizler, el koyma*, ölülerin dirilişi ve sonsuz
yargıyla ilgili öğretinin temelini yeniden atmadan Mesih’le ilgili
temel öğretileri geride bırakarak yetkinliğe doğru
ilerleyelim. 3 Tanrı izin verirse, bunu yapacağız.
    4-6 Bir kez aydınlatılmış, göksel armağanı
tatmış ve Kutsal Ruh’a ortak edilmiş, Tanrı sözünün
iyiliğini ve gelecek çağın kudretlerini tatmış
oldukları halde yoldan sapmış olanları yeniden tövbe edecek
duruma getirmeye olanak yoktur. Çünkü Tanrı’nın Oğlunu kendileri
yeniden çarmıha geriyor, âleme maskara ediyorlar. 7 Sık sık
üzerine düşen yağmuru içen ve kimler için işleniyorsa onlara
yararlı bitkiler üreten toprağı Tanrı bereketli kılar.
8 Ama toprak, dikenli otlar ve devedikenleri üretirse yararsızdır,
lanetlenmeye yakındır, sonu yanmaktır.
    9 Size gelince, sevgili kardeşler, böyle konuştuğumuz halde,
durumunuzun daha iyi olduğuna ve kurtuluşa uygun düştüğüne
eminiz. 10 Tanrı adaletsiz değildir. Emeğinizi ve kutsal
olanlara hizmet etmiş olarak ve etmeye devam ederek O’nun adına
gösterdiğiniz sevgiyi unutmaz. 11 Ümidinizin verdiği tam güvenceye
kavuşmanız için her birinizin sona dek aynı gayreti göstermesini
arzu ediyoruz. 12 Tembel olmamanızı, vaadedilenleri iman ve
sabır aracılığıyla miras alanların örneğine
uymanızı istiyoruz.

                           Tanrı’nın vaadi

    13 Tanrı İbrahim’e vaatte bulunduğu zaman, üzerine ant
içecek daha üstün biri olmadığı için kendi üzerine ant içerek
şöyle dedi:

     14 "Seni kutsadıkça kutsayacağım
         ve soyunu çoğalttıkça
çoğaltacağım."

15 Ve böylece sabırla dayanmış olan İbrahim vaade
erişti.
    16 İnsanlar kendilerinden daha üstün biri üzerine ant içerler. Onlar
için ant, söyleneni doğrular ve her tartışmayı sona
erdirir. 17 Tanrı da, kendi amacının
değişmezliğini vaadin mirasçılarına daha açıkça
belirtmek isteyerek vaadini bir yeminle pekiştirdi. 18 Öyle ki, önümüze konan
ümide tutunmak üzere Tanrı’ya sığınan bizler,
Tanrı’nın yalan söylemesi olanaksız olan bu iki
değişmez şey aracılığıyla büyük cesaret
bulalım. 19 Can lengeri gibi sağlam ve güvenilir olan bu ümidimiz,
perdenin* öte tarafına geçer. 20 İsa, Melkisedek düzenine göre
sonsuza dek başkâhin olup oraya öncümüz olarak bizim için geçti.

                               Bölüm 7

                          Kâhin Melkisedek

    Bu Melkisedek, Salem kralı ve yüce Tanrı’nın kâhiniydi.
Kralları bozguna uğratmaktan dönen İbrahim’i
karşılamış ve onu kutsamıştı. 2 İbrahim
de ona her şeyin ondalığını verdi. Melkisedek,
adının anlamına göre, önce ‘doğruluk kralı’dır.
Sonra da ‘Salem kralı’, yani ‘esenlik kralı’dır. 3 Babasız,
anasızdır, soyunu gösteren bir kayıt yoktur. Ne günlerinin
başlangıcı, ne yaşamının sonu vardır.
Tanrı’nın Oğlu gibi sonsuza dek kâhin kalacaktır.
    4 Büyük ata İbrahim’in ganimetlerden ondalık verdiği bu
adam, bakın, ne kadar büyüktür! 5 Kutsal Yasa’ya göre, Levi
oğullarından olup kâhinlik görevini alanlara, halktan, yani
İbrahim’in soyundan oldukları halde, kardeşlerinden ondalık
almaları buyrulmuştur. 6 Melkisedek ise Levili kâhinlerin soyundan
olmadığı halde, vaatleri alan İbrahim’den ondalık
alarak onu kutsamıştır. 7 Hiç kuşkusuz, kutsayan kişi
kutsanandan üstündür. 8 Burada ölümlü kişiler ondalık alıyorlar;
ama orada, yaşamakta olduğuna tanıklık edilen biri
alıyor. 9 Denilebilir ki, ondalık alan Levi bile İbrahim
aracılığıyla ondalık vermiştir. 10 Çünkü
Melkisedek İbrahim’i karşıladığı zaman, Levi hâlâ
atasının bedenindeydi.

                        Yeni kâhinlik düzeni

    11 Eğer yetkinliğe, Levili kâhinlik
aracılığıyla erişilebilseydi – nitekim halk bu
kâhinlik altında Kutsal Yasa’ya kavuştu – Harun düzenine göre
değil de, Melkisedek düzenine göre başka bir kâhinin gelmesine
artık ne gerek kalırdı? 12 Çünkü kâhinlik değişince,
Yasa da zorunlu olarak değişiyor. 13 Kendisinden böyle söz edilen
kişi başka bir oymaktan geliyor. Bu oymaktan hiç kimse sunakta hizmet
etmemiştir. 14 Rabbimizin Yahuda oymağından geldiği
açıktır. Musa bu oymaktan söz ederken kâhinlerle ilgili bir şey
söylemedi. 15 Melkisedek benzeri başka bir kâhin ortaya
çıktığından, bu söylediğimiz artık daha da
açıktır. 16 O, Yasa’nın soyla ilgili ön koşuluna göre
değil, yok edilemez bir yaşamın gücüne göre kâhin olmuştur.
17 Çünkü,

        "Sen Melkisedek düzenine göre
         sonsuza dek kâhinsin"

diye tanıklık ediliyor. 18 Önceki buyruk,
zayıflığı ve yararsızlığı nedeniyle
geçersiz kılındı. 19 Çünkü Yasa hiçbir şeyi
yetkinleştiremedi. Bunun yerine, aracılığıyla
Tanrı’ya yaklaştığımız daha sağlam bir ümit
verildi. 20 Ve bu, yeminsiz olmadı. Diğerleri yeminsiz kâhin
olmuşlardı. 21 Ama O kendisine,

        "Rab andetti ve caymaz,
         Sen sonsuza dek kâhinsin"

diyen Tanrı’nın yeminiyle kâhin oldu. 22 Böylece İsa daha iyi
bir antlaşmanın kefili olmuştur. 23 Önceki düzende çok
sayıda kâhin görev aldı. Çünkü ölüm, görevlerini sürdürmelerini
engelliyordu. 24 Ama İsa sonsuza dek yaşadığı için
kâhinliği süreklidir. 25 Bu nedenle O’nun aracılığıyla
Tanrı’ya yaklaşanları tamamen kurtarmaya gücü yeter. Çünkü
onlara aracılık etmek için hep yaşamaktadır.

                   Yeni bir antlaşmanın başkâhini

    26 Böyle bir başkâhinimiz, kutsal, suçsuz, lekesiz, günahkârlardan
ayrılmış ve göklerden daha yücelere
çıkarılmış bir başkâhinimiz olması uygundu. 27 O,
diğer başkâhinler gibi her gün önce kendi günahları için, sonra
da halkın günahları için kurbanlar sunmak zorunda değildir. Çünkü
kendi kendini sunmakla bunu ilk ve son kez yaptı. 28 Kutsal Yasa,
zayıflığı olan insanları başkâhin
atamaktadır. Ama Yasa’dan sonra gelen yemin sözü, sonsuza dek yetkin
kılınmış olan Oğul’u başkâhin
atamıştır.

                               Bölüm 8

    1-2 Söylediklerimizin en önemli noktası şudur: göklerde, yüce
Olan’ın tahtının sağında oturan, kutsal yerde,
insanın değil, Rab’bin kurduğu asıl tapınma
çadırında görev yapan böyle bir başkâhinimiz vardır. 3 Her
başkâhin adaklar ve kurbanlar sunmak için atanır. Bu nedenle bizim
başkâhinimizin de sunacak bir şeyi olması gerekir. 4 Eğer
kendisi yeryüzünde olsaydı, Kutsal Yasa uyarınca adakları
sunanlar bulunduğu için, kendisi kâhin olmazdı. 5 Onlar göktekilerin
örneği ve gölgesi olan bir tapınakta hizmet ediyorlar. Nitekim Musa,
tapınma çadırını kurmak üzereyken Tanrı
tarafından şöyle uyarıldı: "Her şeyi, dağda
sana gösterilen örneğe uygun olarak yapmaya dikkat et." 6
Şimdiyse, İsa daha iyi vaatler üzerine kurulmuş daha iyi bir
antlaşmanın aracısı olduğu kadar, daha üstün bir
göreve de sahip olmuştur.
    7 Eğer o ilk antlaşma kusursuz olsaydı, ikincisine gerek
duyulmazdı. 8 Oysa halkını kusurlu bulan Tanrı şöyle
diyor:

       "’İsrail halkıyla ve Yahuda halkıyla
         yeni bir antlaşma yapacağım günler geliyor’
         diyor Rab.
      9 ‘Bu, atalarını, Mısır diyarından çıkarmak
için
         onların elinden tuttuğum gün
         kendileriyle yaptığım antlaşma gibi
olmayacak.
         Çünkü onlar antlaşmama bağlı kalmadılar,
         ben de onlardan yüz çevirdim’
         diyor Rab.
     10 ‘O günlerden sonra’ diyor Rab,
        ‘İsrail halkıyla yapacağım antlaşma
şudur:
         yasalarımı onların zihnine işleyeceğim.
         Bunları yürekleri üzerine yazacağım.
         Ben onların Tanrısı olacağım,
         onlar da benim halkım olacaklar.
      11 Hiç kimse kendi yurttaşına,
         kendi kardeşine,
         Rab’bi tanıyın diye akıl öğretmeyecek.
         Çünkü küçüğünden büyüğüne kadar,
         onların hepsi beni tanıyacak.
      12 Kötülüklerini bağışlayacağım,
         günahlarını artık anmayacağım.’"

    13 Tanrı, "yeni bir antlaşma" demekle ilkini
eskimiş saymıştır. Eskiyen ve köhneleşen, çok geçmeden
yok olur.

                               Bölüm 9

                          Dünyasal tapınak

    İlk antlaşmanın da tapınma kuralları ve dünyasal
tapınağı vardı. 2 Bir çadır kurulmuştu. Kutsal
Yer* denen birinci bölmede kandillik, sofra ve adak ekmekleri bulunurdu. 3
İkinci perdenin arkasında En Kutsal Yer* denen bir iç bölme
vardı. 4 Altın buhur sunağı ve tümüyle altın
kaplamalı antlaşma sandığı buradaydı.
Sandığın içinde altından yapılmış man*
testisi, Harun’un filizlenmiş asası ve antlaşmanın taş
levhaları vardı. 5 Sandığın üstünde, günahların
bağışlandığı yeri(ç) gölgeleyen yücelik
kerubileri(d) dururdu. Ama şimdi bunların
ayrıntılarına giremeyiz.
    6 Herşey böyle düzenlendikten sonra kâhinler çadırın ilk
bölmesine sürekli girer, tapınma görevlerini yerine getirirler. 7 Ama iç
bölmeye yılda bir kez yalnız başkâhin girebilir. Üstelik kendisi
için ve halkın bilgisizlikten işlediği suçlar için sunduğu
kurban kanı olmaksızın giremez. 8 Bununla Kutsal Ruh şunu
belirtiyor ki, çadırın ilk bölmesi durdukça, kutsal yere giden yol
henüz açıkça gösterilmemiştir. 9 Bu, şimdiki çağ için bir
örnektir; sunulan adaklar ve kurbanların, tapınan kişinin
vicdanını yetkinleştiremediğini gösteriyor. 10 Bunlar
yalnız yiyecek, içecek ve çeşitli dinsel yıkanmalarla ilgili
olup yeni düzenin başlangıcına kadar geçerli olan bedensel
kurallardır.

                            Mesih’in kanı

    11 Ama Mesih, gelecek olan iyi şeylerin başkâhini olarak ortaya
çıktı. Elle yapılmamış, yani bu
yaradılıştan olmayan daha büyük ve daha mükemmel çadırdan
geçti. 12 Erkeçlerin ve buzağıların kanıyla değil,
sonsuz kurtuluşu sağlayarak kendi kanıyla kutsal yere ilk ve son
kez girdi. 13 Dinsel açıdan kirli olanların bedensel temizliği
için üzerlerine serpilen düvenin külleri ve erkeçlerle boğaların
kanı onları kutsal kılıyor. 14 Öyleyse sonsuz Ruh
aracılığıyla kendini lekesiz olarak Tanrı’ya
sunmuş olan Mesih’in kanının, diri Tanrı’ya kulluk edebilmeniz
için vicdanınızı ölü işlerden temizleyeceği ne kadar
daha kesindir!
    15 Bu nedenle, çağrılmış olanların vaadedilen
sonsuz mirası almaları için Mesih, yeni bir antlaşmanın
aracısı olmuştur. Kendisi, onları birinci antlaşma(e)
zamanında işledikleri suçlardan kurtarmak için fidye olarak öldü. 16
Çünkü ortada bir vasiyet(e) varsa, vasiyet edenin ölümünün
kanıtlanması gerekir. 17 Ölüm üzerine vasiyet geçerli olur. Vasiyet
eden yaşadıkça, vasiyetin hiçbir etkinliği yoktur. 18 Bu nedenle
birinci antlaşma bile kan akıtılmadan yürürlüğe girmedi. 19
Musa, Kutsal Yasa’nın her bir buyruğunu bütün halka bildirdikten
sonra al yapağı, zufa otu* ve su ile buzağıların ve
erkeçlerin kanını alıp hem kitabın hem de bütün halkın
üzerine serpti. 20 "Tanrı’nın uymanızı buyurduğu
antlaşmanın kanı budur" dedi. 21 Aynı şekilde
çadırın ve tapınmada kullanılan bütün araçların
üzerine kan serpti. 22 Nitekim Kutsal Yasa’ya göre, hemen her şey kanla
temiz kılınır, ve kan dökülmeksizin bağışlama
olmaz.
    23 Böylelikle aslı göklerde olan örneklerin bu kurbanlarla, ama
gökteki asıllarının bunlardan daha iyi kurbanlarla temiz
kılınması gerekti. 24 Çünkü Mesih, asıl kutsal yerin
örneği olup elle yapılmış kutsal yere değil, ama
şimdi bizim için Tanrı’nın önünde görünmek üzere asıl göğe
girdi. 25 Başkâhinin yıldan yıla kendisinin olmayan kanla En
Kutsal Yer’e girişinin tersine, Mesih kendisini tekrar tekrar sunmak için
göğe girmedi. 26 Öyle olsaydı, dünyanın kuruluşundan beri
Mesih’in tekrar tekrar elem çekmesi gerekirdi. Oysa Mesih, kendisini bir kere
kurban edip günahı ortadan kaldırmak için çağların sonunda
ortaya çıkmıştır. 27-28 Bir kez ölmek ve ondan sonra
yargılanmak nasıl insanların kaderiyse, böylece Mesih de
birçoklarının günahlarını yüklenmek için bir kez kurban
edildi. İkinci kez, günah yüklenmek için değil, kendisini
bekleyenleri kurtarmak için kendilerine görünecektir.

                              Bölüm 10

                             Son kurban

    Gelecekteki iyi şeylerin Kutsal Yasa’da asıl örneği yoktur,
sadece gölgesi vardır. Bu nedenle Yasa, her yıl sürekli olarak
sundukları aynı kurbanlarla Tanrı’ya yaklaşanları asla
yetkinliğe erdiremez. 2 Eğer erdirebilseydi, kurban sunmaya son
verilmez miydi? Çünkü tapınanlar bir kez günahlarından temiz
kılındıktan sonra kendilerinde artık günah bilinci
kalmazdı. 3 Ama o kurbanlar insanlara yıldan yıla
günahlarını anımsatıyor. 4 Çünkü boğaların ve
erkeçlerin kanı günahları ortadan kaldıramaz. 5 Bunun için Mesih
dünyaya gelirken diyor ki,

        "Kurban ve sunu istemedin,
         ama benim için bir beden hazırladın.
       6 Tümüyle yakılan adaklar
         ve günah için sunulan kurbanlardan
         hoşnut olmadın.
       7 O zaman dedim ki,
        ‘Yasa kitabında benim için yazılmış olduğu
gibi,
         senin isteğini yapmak üzere,
         ey Tanrım, işte geldim.’"

8 Mesih ilkönce, "Kurbanları, sunuları, tümüyle yakılan
adakları ve günah için sunulan kurbanları istemedin ve bunlardan
hoşnut olmadın" dedi. Oysa bunlar Yasa’nın bir gereği
olarak sunulur. 9 Sonra da, "Senin isteğini yapmak üzere işte
geldim" dedi. Yani Mesih, ikinciyi geçerli kılmak için birinciyi
kaldırıyor. 10 Tanrı’nın bu isteği uyarınca
İsa Mesih’in bedeninin ilk ve son kez sunulmasıyla kutsal
kılındık.
    11 Her kâhin, günden güne ayakta durup görevini yaparak günahları asla
kaldıramayan aynı kurbanları tekrar tekrar sunar. 12 Ama Mesih,
günahlar için sonsuza dek geçerli olan tek bir kurban sunduktan sonra
Tanrı’nın sağında oturdu*. 13 O zamandan beri düşmanlarının,
kendisinin ayakları altına serilmesini(f) bekliyor. 14 Çünkü kutsal
kılınanları tek bir sunuyla sonsuza dek yetkinliğe
erdirmiştir. 15 Kutsal Ruh da bu konuda bize tanıklık ediyor.
Önce diyor ki,

     16 "Rab, ‘O günlerden sonra
         onlarla yapacağım antlaşma şudur:
         yasalarımı onların yüreklerine
koyacağım,
         bunları zihinlerine yazacağım’ diyor."

17 Sonra şunu ekliyor:

        "Onların günahlarını ve suçlarını
         artık anmayacağım."

18 Bunların bağışlanması durumunda artık günah
için sunuya gerek yoktur.

                              Dayanın!

    19-20 Bu nedenle ey kardeşler, İsa’nın, kendi kanı
sayesinde perdede*, yani kendi bedeninde bize açtığı yeni ve
diri yoldan kutsal yere girmeye cesaretimiz vardır. 21 Tanrı’nın
evinden sorumlu büyük bir kâhinimiz bulunmaktadır. 22 Buna göre
yüreklerimiz kötü vicdandan arınmış ve bedenimiz temiz su ile
yıkanmış olarak, imanın verdiği tam güvenceyle,
yürekten bir içtenlikle Tanrı’ya yaklaşalım. 23 Açıkça benimsediğimiz
ümide, sarsılmadan sıkı tutunalım. Çünkü vaadeden Tanrı
güvenilirdir. 24 Birbirimizi sevgi ve iyi işler için nasıl gayrete
getirebileceğimizi düşünelim. 25 Bazılarının
alıştığı gibi, bir araya gelmekten vazgeçmeyelim; o
Günün* yaklaştığını gördükçe birbirimizi daha da çok
yüreklendirelim.
    26-27 Gerçeği öğrenip benimsedikten sonra bilerek günah
işlemeye devam edersek, günahlar için kurban kalmaz; sadece
yargının dehşetli beklenişi ve düşmanları yiyip
bitirecek olan kızgın ateş kalır. 28 Musa’nın
yasasını hiçe sayan bir kimse, iki ya da üç tanığın
sözü üzerine acımasızca ölür. 29 Eğer bir kimse
Tanrı’nın Oğlunu ayaklar altına alır, kendisini kutsal
kılan antlaşma kanını bayağı sayar ve lütufkâr
Ruh’a hakaret ederse, daha ne kadar şiddetli bir cezaya layık
sayılacak sanırsınız? 30 Çünkü, "Öç benimdir,
karşılığını ben vereceğim" ve yine,
"Rab, kendi halkını yargılayacak" diyeni
tanıyoruz. 31 Diri Tanrı’nın eline düşmek korkunç bir
şeydir.
    32 Sizler ise aydınlandıktan sonra elem dolu büyük bir mücadeleye
dayandığınız ilk günleri anımsayın. 33 Bazen
açıkça sitemlere ve sıkıntılara uğradınız,
bazen de böyle muamele görenlerle dayanışma içinde bulundunuz. 34 Hem
hapistekilerin dertlerine ortak oldunuz, hem de daha iyi ve kalıcı
bir malınız olduğunu bilerek mallarınızın
yağma edilmesini sevinçle karşıladınız. 35 O halde
cesaretinizi yitirmeyin; bu cesaretin ödülü büyüktür. 36 Çünkü
Tanrı’nın isteğini yerine getirmek ve vaade kavuşmak için
dayanma gücüne ihtiyacınız vardır. 37 Artık,

        "Gelen pek yakında gelecek,
         ve gecikmeyecek.
      38 Benim doğru adamım, imanla yaşayacaktır.
         Eğer geri çekilirse, ondan hoşnut
olmayacağım."

39 Biz, geri çekilip mahvolanlardan değiliz; iman edip
canlarının kurtuluşuna kavuşanlardanız.

                              Bölüm 11

                                İman

    İman, ümit edilen şeylere güvenmektir, görünmeyen şeylerin
varlığından emin olmaktır. 2 Atalarımız bununla
Tanrı’nın beğenisini kazandılar. 3 İman sayesinde
anlıyoruz ki, evren Tanrı’nın buyruğuyla
yaratıldı. Şöyle ki, görülen şeyler görünmeyenlerden
oluştu. 4 Habil’in Tanrı’ya Kabil’den daha iyi bir kurban
sunması iman sayesinde oldu. İmanıyla doğru bir insan
olarak Tanrı’nın beğenisini kazandı. Çünkü Tanrı onun
sunduğu adakları kabul etti. Nitekim Habil ölmüş olduğu
halde, iman sayesinde hâlâ konuşuyor.
    5 İman sayesinde Hanok, ölümü tatmasın diye yukarı
alındı ve kimse onu bulamadı. Çünkü Tanrı onu yukarı
almıştı. Yukarı alınmasından önce,
Tanrı’yı hoşnut eden biri olduğuna tanıklık
edildi. 6 İman olmadan Tanrı’yı hoşnut etmek
imkânsızdır. Tanrı’ya yaklaşan, O’nun var olduğuna ve
kendisini arayanları ödüllendireceğine iman etmelidir.
    7 İman sayesinde Nuh, henüz olmamış olaylarla ilgili olarak
Tanrı tarafından uyarıldığında, Tanrı
korkusuyla ev halkının kurtuluşu için bir gemi yaptı. Bununla
dünyayı yargıladı ve imana dayanan doğruluğun
mirasçısı oldu.
    8 İman sayesinde İbrahim, miras olarak alacağı ülkeye
gitmek üzere çağrıldığı zaman Tanrı’nın
sözünü dinledi ve nereye gideceğini bilmeden yola çıktı. 9
İman sayesinde, bir yabancı olarak vaadedilen ülkeye yerleşti.
Aynı vaadin ortak mirasçıları olan İshak ve Yakup’la
beraber çadırlarda yaşadı. 10 Çünkü mimarı ve
yapıcısı Tanrı olan sağlam temelli kenti bekliyordu.
    11 İman sayesinde, Sarâ’nın kendisi de vaadedeni güvenilir
saydığından kısır ve yaşı geçmiş
olduğu halde gebe kalmaya güç buldu. 12 Böylece tek bir adamdan, üstelik
ölüden farksız birinden sayıca gökteki yıldızlar kadar,
deniz kenarındaki kum taneleri kadar sayısız torun meydana
geldi.
    13 Bu kişilerin hepsi, ölünceye dek imandan ayrılmadılar.
Vaadedilenlere kavuşamamış, ama bunları uzaktan görüp
selamlamış olarak yeryüzünde yabancılar ve konuklar
olduklarını açıkça kabul ettiler. 14 Böyle konuşanlar bir vatan
aradıklarını gösteriyorlar. 15 Aslında
ayrıldıkları ülkeyi düşünselerdi, geri dönmeye
fırsatları olurdu. 16 Oysa onlar daha iyisini, yani göksel olanı
arzu ediyorlardı. Bundan dolayı Tanrı, onların
Tanrısı olarak anılmaktan utanmıyor. Çünkü onlara bir kent
hazırlamıştır.
    17 İbrahim sınandığı zaman, imanla
İshak’ı kurban olarak sundu. Vaatleri almış olan, biricik
oğlunu kurban etmek üzereydi. 18 Oysa Tanrı ona, "Senin soyun
İshak’la sürecektir" demişti. 19 İbrahim,
Tanrı’nın ölüleri bile diriltebileceğini düşündü; ve
nitekim simgesel bir şekilde İshak’ı ölümden geri
aldı.
    20 İman sayesinde İshak, gelecek şeylerle ilgili olarak
Yakup ve Esav’ı kutsadı. 21 Yakup ölürken, iman sayesinde Yusuf’un
oğullarının her ikisini kutsadı, değneğinin ucuna
yaslanarak Tanrı’ya tapındı. 22 Yusuf ölürken, İsrail
oğullarının Mısır’dan çıkacağını
iman sayesinde hatırlattı. Çıkışlarında
kendisinin kemiklerini de götürmelerini buyurdu.
    23 Musa doğunca, annesi babası onu imanla üç ay gizlediler. Çünkü
çocuğun güzel olduğunu gördüler ve kralın fermanından
korkmadılar. 24 Musa büyüyünce, Firavun’un kızının
oğlu olarak tanınmayı imanı sayesinde reddetti. 25 Bir süre
için günahın sefasını sürmektense, Tanrı’nın
halkıyla birlikte kötü muamele görmeyi yeğledi. 26 Mesih uğruna
aşağılanmayı, Mısır’ın hazinelerinden daha
büyük bir zenginlik saydı. Çünkü alacağı ödüle bakıyordu.
27 Kralın öfkesinden korkmadan, imanla Mısır’dan
ayrıldı. Görünmez Olan’ı gördüğü için dayandı. 28
İlk doğanları öldüren melek İsraillilere dokunmasın
diye Musa imanla, Fısıh kurbanının kesilmesini ve
kanının kapıların üzerine serpilmesini buyurdu. 29
İman sayesinde İsrailliler Kızıl denizden, karadan geçer
gibi geçtiler. Mısırlılar bunu deneyince boğuldular.
    30 İsrailliler yedi gün süreyle Eriha surları etrafında
döndüler; sonunda imanları sayesinde surlar yıkıldı. 31
Fahişe Rahav, imanı sayesinde casusları dostça
karşıladığı için imansızlarla birlikte
öldürülmedi.
    32 Daha ne diyeyim? Gidyon, Barak, Şimşon, Yeftah, Davut, Samuel
ve peygamberlerle ilgili olanları anlatsam, zaman yetmeyecek. 33 İman
sayesinde onlar ülkeler fethettiler, adaleti sağladılar,
vaadedilenlere kavuştular, aslanların ağızlarını
kapadılar. 34 Şiddetli ateşi söndürdüler, kılıcın
ağzından kaçıp kurtuldular. Güçsüzlükten kuvvet aldılar,
savaşta güçlendiler, yabancı orduları bozguna
uğrattılar. 35 Kadınlar, ölümden dirilen ölülerini geri
aldılar. Salıverilmeyi reddeden başkaları ise dirilip daha
iyi bir yaşama kavuşmak umuduyla işkencelere katlandılar.
36 Bir başkaları da alaya alınıp kamçılandılar,
hatta zincire vurulup hapsedildiler. 37 Taşlandılar, testere ile
biçildiler, zorluklarla denendiler ve kılıçtan geçirilip
öldürüldüler. Koyun postu ve keçi derileri içinde dolaştılar,
yoksulluk çektiler, sıkıntılara uğradılar, kötü
muamele gördüler. 38 Dünya onlara layık değildi. Çöllerde,
dağlarda, mağaralarda ve yeraltı oyuklarında avarece
gezdiler.
    39 Onların hepsi, imanları sayesinde Tanrı’nın
beğenisini kazandıkları halde, vaadedilene
kavuşmadılar. 40 Çünkü bizden ayrı olarak yetkinliğe
ermesinler diye, Tanrı bizim için daha iyi bir şey hazırlamıştır.

                              Bölüm 12

                   Rab, sevdiklerini terbiye eder

    İşte bizi çevreleyen bu denli büyük bir tanıklar
kalabalığı olduğuna göre, biz de her yükten ve bizi kolayca
kuşatan günahtan sıyrılarak önümüze konan yarışı
sabırla koşalım. 2 Gözümüzü, imanımızın öncüsü ve
tamamlayıcısı İsa’ya dikelim. O, kendisini bekleyen sevinç
uğruna utancı hiçe sayıp çarmıhtaki ölüme katlandı ve
Tanrı’nın tahtının sağında oturdu. 3 Yorulup
cesaretinizi yitirmemek için günahkârların bunca karşı
koymalarına katlanmış Olan’ı düşünün. 4 Günaha
karşı yaptığınız savaşımda, henüz
kanınızı akıtana dek dayanmak zorunda kalmış değilsiniz.
5 Oğullara söylenir gibi size verilen şu öğüdü de
unuttunuz:

        "Oğlum, Rab’bin terbiye edişini hafife alma,
         Rab seni azarlayınca cesaretini yitirme.
       6 Çünkü O, sevdiğini terbiye eder,
         oğulluğa kabul ettiği herkesi
cezalandırır."

    7 Terbiye edilmek uğruna acılara katlanıyorsunuz. Tanrı
size, oğullarına davranır gibi davranıyor. Çünkü hangi
oğul babası tarafından terbiye edilmez ki? 8 Herkesin
gördüğü terbiyeden yoksunsanız oğullar değil, yasa
dışı evlatlarsınız. 9 Kaldı ki, bizi terbiye eden
dünyasal babalarımız vardı ve onlara saygı duyardık. O
halde ruhlar Babasına daha çok boyun eğip yaşamamız
gerekmez mi? 10 Babalarımız uygun gördükleri gibi, bizi kısa bir
zaman için terbiye ederlerdi. Ama Tanrı, kendisinin
kutsallığına ortak olalım diye bizi kendi yararımıza
terbiye ediyor. 11 Terbiye edilmek önceleri hiç tatlı gelmez, acı
gelir. Ama bu, böyle eğitilenler için daha sonra esenlik veren
doğruluğu üretir. 12-13 Bunun için sarkık ellerinizi
kaldırın, bükük dizlerinizi doğrultun, ayaklarınız
için düz yollar yapın. Öyle ki kötürüm olan, yoldan sapmasın, ama
daha çok şifa bulsun.

                        Tanrı’yı reddetmeyin

    14 Herkesle barış içinde yaşamak ve kutsal olmak için gayret
edin. Kutsallığa sahip olmadan kimse Rab’bi göremeyecek. 15 Dikkat
edin ki, kimse Tanrı’nın lütfundan yoksun kalmasın.
İçinizde, sizi rahatsız edecek ve birçoklarını zehirleyecek
acı bir kök filizlenmesin. 16 Kimse cinsel ahlaksızlıkta
bulunmasın, ya da ilk doğmuş olmanın hakkını bir
yemeğe karşılık satan Esav gibi Tanrı’ya
saygısızlık etmesin. 17 Biliyorsunuz, Esav daha sonra kutsanma
hakkını miras almak istediyse de geri çevrildi. Kutsanmak için
gözyaşlarıyla yalvardığı halde, vermiş
olduğu kararın sonucunu değiştiremedi.
    18-19 Sizler, dokunulabilen ve alev alev yanan dağa, karanlık,
koyu karanlık ve kasırgaya, çağrı borazanının
gürlemesine ve Tanrısal sözleri ileten sese yaklaşmış
değilsiniz. O sesi işitenler, kendilerine bir sözcük daha söylenmesin
diye yalvardılar. 20 "Eğer dağa bir hayvan bile dokunsa
taşlanacaktır" buyruğuna dayanamadılar. 21 Görüntü
öyle korkunçtu ki Musa, "Çok korkuyor ve titriyorum" demişti.
22-24 Oysa sizler Siyon dağına, yaşayan Tanrı’nın
kenti olan göksel Kudüs’e, bir bayram şenliği içinde onbinlerce
meleğe, adları göklerde yazılmış ilk doğanların
topluluğuna yaklaştınız. Herkesin yargıcı olan
Tanrı’ya, yetkinliğe erdirilmiş doğru kişilerin
ruhlarına, yeni antlaşmanın aracısı olan İsa’ya
ve Habil’in kanından daha üstün bir anlam ifade eden serpmelik kanına
yaklaştınız.
    25 Bunları söyleyeni reddetmemeye dikkat edin. Çünkü onlar yeryüzünde
kendilerini uyaranı reddettiklerinde nasıl kurtulmadılarsa,
göklerden bizi uyarandan yüz çevirirsek, bizim
kurtulamayacağımız daha da kesindir. 26 O zaman O’nun sesi yeri
sarsmıştı. Ama şimdi, "Bir kez daha, yalnız yeri
değil, göğü de sarsacağım" diye söz vermiştir. 27
"Bir kez daha" sözü, sarsılabilen, yani
yaratılmış olan şeylerin ortadan
kaldırılacağını ve böylelikle
sarsılamayanların kalacağını anlatıyor. 28
Böylece sarsılmaz bir egemenliğe kavuştuğumuza göre,
minnettar olalım. Öyle ki, Tanrı’yı hoşnut edecek
şekilde saygı ve korkuyla tapınalım. 29 Çünkü
Tanrımız yakıp tüketen bir ateştir.

                              Bölüm 13

                             Son öğütler

    Kardeş sevgisi sürekli olsun. 2 Konuksever olmaktan geri
kalmayın. Çünkü bu sayede bazıları bilmeden melekleri konuk
ettiler. 3 Hapiste olanları, onlarla birlikte hapsedilmiş gibi
hatırlayın. Sizin de bir bedeniniz olduğunu düşünerek kötü
muamele görenleri hatırlayın. 4 Herkes evliliğe saygı
göstersin. Evlilik yatağı günahla lekelenmesin. Çünkü Tanrı
cinsel ahlaksızlıkta bulunan ve zina edenleri yargılayacak. 5
Yaşayışınız para sevgisinden uzak olsun. Sahip
olduklarınızla yetinin. Çünkü Tanrı şöyle dedi:

        "Seni asla terketmem,
         seni asla bırakmam."

6 Böylece cesaretle diyoruz ki,

        "Rab benim yardımcımdır, korkmam.
         İnsan bana ne yapabilir?"

    7 Tanrı sözünü size iletmiş olan önderlerinizi
hatırlayın. Yaşayışlarının sonucuna bakarak
onların imanını örnek alın. 8 İsa Mesih dün, bugün ve
sonsuza dek aynıdır. 9 Değişik ve garip öğretilerin
etkisine kapılıp sürüklenmeyin. Yüreğin Tanrı lütfuyla
güçlenmesi iyidir, özel yiyeceklerle değil. Bunlara güvenenler hiçbir
yarar görmediler. 10 Bir sunağımız var ki, tapınma
çadırına hizmet edenlerin ondan yemeğe hakkı yoktur. 11
Başkâhin, hayvanların kanını günah için sunulan adak olarak
kutsal yere taşır, ama bunların cesetleri ordugâhın
dışında yakılır. 12 Bunun gibi, İsa da kendi
kanıyla halkı kutsal kılmak için kent kapısının
dışında elem çekti. 13 O halde biz de O’nun uğruna hakarete
katlanarak ordugâhtan dışarıya çıkıp kendisinin
yanına gidelim. 14 Çünkü burada kalıcı olan bir kentimiz yoktur,
biz gelecekteki kenti özlüyoruz.
    15 Bu nedenle İsa’nın aracılığıyla
Tanrı’ya sürekli övgü kurbanlarını, yani O’nun adını
açıkça anan dudakların meyvesini sunalım. 16 İyilik
yapmayı ve sizde olanı başkalarıyla paylaşmayı
unutmayın. Çünkü Tanrı bu tür kurbanlardan hoşnut olur. 17
Önderlerinizin sözünü dinleyin, onlara bağlı kalın. Çünkü onlar
canlarınız için hesap verecek kişiler olarak sizi kollarlar.
Onların sözünü dinleyin ki, görevlerini inleyerek değil – bunun size
yararı olmaz – sevinçle yapsınlar.
    18 Bizim için dua edin. Temiz bir vicdana sahip olduğumuza ve her
yönden olumlu bir yaşam sürdürmek istediğimize eminiz. 19
Yanınıza tez zamanda dönebilmem için dua etmenizi özellikle rica
ediyorum.
    20 Esenlik veren Tanrı, koyunların büyük Çobanını,
Rabbimiz İsa’yı sonsuz antlaşmanın kanıyla ölümden
diriltti. 21 Tanrı, kendisini hoşnut eden şeyi İsa Mesih
aracılığıyla bizde gerçekleştirerek kendi
isteğini yerine getirebilmeniz için sizi her iyilikle donatsın.
Mesih’e sonsuzlara dek yücelik olsun. Amin.
    22 Kardeşler, size rica ediyorum, benim bu öğütlerimi hoş
görün. Zaten size kısaca yazdım. 23 Kardeşimiz Timoteyus’un
salıverildiğini bilmenizi istiyorum. Yakında yanıma
gelirse, onunla birlikte sizi görmeye geleceğim. 24 Önderlerinizin hepsine
ve bütün kutsallara selam söyleyin. İtalya’dan olanlar size selam ederler.
25 Tanrı’nın lütfu hepinizle birlikte olsun. Amin.

 Dipnotlar:

(a) ayaklarının altına serinceye dek: Grekçede,
"ayaklarına basamak
    yapıncaya dek."
(b) meleklerden biraz: ya da "kısa bir süre için meleklerden."

(c) yeryüzünde: Grekçede, "bedende."
(ç) günahların bağışlandığı yer: Tevrat,
Çıkış 25:10-22’ye bkz.
(d) yücelik kerubileri: Tanrı’nın yüceliği ile birlikte görünen
göksel
    varlıklar.
(e) antlaşma ve vasiyet için Grekçede aynı sözcük
kullanılmıştır.
(f) ayakları altına serilmesini: Grekçede, "ayaklarına
basamak
    yapılmasını."