YUHANNA 

                               Bölüm 1

                        Başlangıçta Söz vardı

    Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı’yla birlikteydi(a) ve
Söz Tanrı’ydı. 2 Başlangıçta O, Tanrı’yla
birlikteydi(a). 3 Her şey O’nun aracılığıyla var oldu,
var olan hiç bir şey O’nsuz olmadı. 4 Yaşam O’ndaydı ve
yaşam insanların ışığıydı. 5
Işık karanlıkta parlar ve karanlık onu alt
edememiştir(b).
    6 Tanrı’nın gönderdiği Yahya adlı bir adam ortaya
çıktı. 7 O, tanıklık için, ışığa
tanıklık etsin ve herkes onun aracılığıyla iman
etsin diye geldi. 8 Kendisi o ışık değildi, ama
ışığa tanıklık etmeye geldi. 9 Dünyaya gelen, her
insanı aydınlatan gerçek ışık vardı. 10 O,
dünyadaydı, dünya O’nun aracılığıyla var oldu, ama
dünya O’nu tanımadı. 11 Kendi yurduna geldi, ama kendi halkı
O’nu kabul etmedi. 12 Ancak, kendisini kabul edip adına iman edenlerin
hepsine Tanrı’nın çocukları olma hakkını verdi. 13
Onlar ne kandan, ne bedenin isteğinden, ne de insanın isteğinden
doğdular; tersine, Tanrı’dan doğdular.
    14 Söz insan(c) olup aramızda yaşadı. Biz de O’nun
yüceliğini, Baba’dan gelen, lütuf ve gerçekle dolu olan biricik
Oğul’un yüceliğini gördük. 15 Yahya O’na tanıklık etti.
Yüksek sesle şöyle dedi: "’Benden sonra gelen benden üstündür. Çünkü
O benden önce vardı’ diye sözünü ettiğim kişi budur."
    16 Nitekim hepimiz O’nun doluluğundan lütuf üzerine lütuf aldık.
17 Kutsal Yasa Musa aracılığıyla verildi, ama lütuf ve
gerçek İsa Mesih* aracılığıyla geldi. 18
Tanrı’yı hiçbir zaman hiç kimse görmemiştir. O’nu, Baba’nın
bağrında bulunan ve kendisi Tanrı olan biricik Oğul
tanıttı.

                   Yahya peygamberin ortaya çıkışı
                 (Mat.3:1-12; Mar.1:1-8; Lu.3:1-18)

    19-20 Yahudiler Yahya’ya, "Sen kimsin?" diye sormak üzere
Kudüs’ten kâhinlerle* Levilileri* gönderdikleri zaman Yahya’nın
tanıklığı şöyle oldu – açıkça konuştu, inkâr
etmedi – "Ben Mesih değilim" diye açıkça
konuştu.
    21 Onlar da kendisine, "Öyleyse sen kimsin? İlyas
mısın?" diye sordular.
    O da, "Değilim" dedi.
    "Sen o peygamber misin?" sorusuna,
    "Hayır" cevabını verdi.
    22 O zaman ona, "Kimsin, söyle de bizi gönderenlere bir cevap
verelim" dediler. "Kendin için ne diyorsun?"
    23 Yahya, "Yeşaya* peygamberin dediği gibi, ‘Rab’bin yolunu
düzeltin’ diye çölde yükselen sesim ben" dedi.
    24-25 Yahya’ya gönderilen bazı Ferisiler* ona, "Sen Mesih,
İlyas ya da o peygamber değilsen, niye vaftiz ediyorsun?" diye
sordular.
    26 Yahya onlara şöyle cevap verdi: "Ben suyla vaftiz ediyorum,
ama aranızda tanımadığınız biri duruyor. 27
Benden sonra gelen O’dur. Ben O’nun çarığının
bağını çözmeye bile layık değilim."
    28 Bütün bunlar Şeria nehrinin ötesinde bulunan Beytanya’da,
Yahya’nın vaftiz ettiği yerde oldu.



                            Tanrı Kuzusu

    29 Yahya ertesi gün İsa’nın kendisine doğru geldiğini
görünce şöyle dedi: "İşte, dünyanın günahını
ortadan kaldıran Tanrı Kuzusu! 30 Kendisi için, ‘Benden sonra biri
geliyor, O benden üstündür. Çünkü O benden önce vardı’ dediğim
kişi işte budur. 31 Ben O’nu tanımıyordum, ama
İsrail’in O’nu tanıması için ben suyla vaftiz ederek
geldim." 32 Yahya tanıklığını şöyle
sürdürdü: "Ruh’un güvercin biçiminde gökten indiğini, O’nun üzerinde
durduğunu gördüm. 33 Ben O’nu tanımıyordum. Ama suyla vaftiz
etmek için beni gönderen, ‘Ruh’un kimin üzerine inip durduğunu görürsen,
Kutsal Ruh’la vaftiz eden O’dur’ dedi. 34 Ben de gördüm ve ‘Tanrı’nın
Oğlu budur’ diye tanıklık ettim."

                       İsa’nın ilk öğrencileri

    35 Ertesi gün Yahya yine öğrencilerinden ikisiyle birlikteydi. 36
Oradan geçmekte olan İsa’ya bakarak, "İşte Tanrı
Kuzusu!" dedi.
    37 İki öğrenci onun söylediklerini işitince
İsa’nın ardından gittiler. 38 İsa arkasına dönüp
ardından geldiklerini görünce onlara, "Ne arıyorsunuz?" diye
sordu.
    Onlar da, "Nerede oturuyorsun, Rabbî*?" dediler. ‘Rabbî’,
öğretmenim anlamına gelir.
    39 İsa, "Gelin, görün" dedi.
    Gidip O’nun nerede oturduğunu gördüler ve o gün O’nunla kaldılar.
Saat* dört sularıydı. 40 Yahya’yı işitip İsa’nın
ardından giden iki kişiden biri Simun Petrus’un kardeşi
Andreya’ydı. 41 Andreya önce kendi kardeşi Simun’u bularak ona,
"Biz Mesih’i bulduk" dedi. ‘Mesih’, meshedilmiş* anlamına
gelir.
    42 Andreya kardeşini İsa’ya götürdü. İsa ona baktı,
"Sen Yuhanna’nın oğlu Simun’sun. Kifas diye
çağrılacaksın" dedi. ‘Kifas’, Kaya(ç) anlamına
gelir.
    43 Ertesi gün İsa, Celile’ye gitmeye karar verdi. Filipus’u bulup ona,
"Ardımdan gel" dedi.
    44 Filipus da Andreya ile Petrus’un kenti olan Beytsayda’dandı. 45
Filipus, Natanyel’i bularak ona, "Musa’nın Kutsal Yasa’da
hakkında yazdığı, peygamberlerin de sözünü ettiği
kişiyi, Yusuf’un oğlu Nasıralı İsa’yı
bulduk" dedi.
    46 Natanyel Filipus’a, "Nasıra’dan iyi bir şey
çıkabilir mi?" diye sordu.
    Filipus, "Gel de gör" dedi.
    47 İsa, Natanyel’in kendisine doğru geldiğini görünce onun
için, "İşte, içinde hile olmayan gerçek bir İsrailli!"
dedi.
    48 Natanyel, "Beni nereden tanıyorsun?" diye sordu.
    İsa, "Filipus çağırmadan önce seni incir
ağacının altında gördüm" cevabını
verdi.
    49 Natanyel, "Rabbî, sen Tanrı’nın Oğlusun, sen
İsrail’in Kralısın!" dedi.
    50 İsa ona dedi ki, "Seni incir ağacının
altında gördüğümü söylediğim için mi inanıyorsun? Bunlardan
daha büyük şeyler göreceksin." 51 Sonra da, "Size doğrusunu
söyleyeyim, göğün açıldığını, Tanrı’nın
meleklerinin İnsanoğlu* üzerinde yükselip indiklerini
göreceksiniz" dedi.



                               Bölüm 2

                        İsa’nın ilk mucizesi

    Üçüncü gün Celile’nin Kana köyünde bir düğün vardı.
İsa’nın annesi oradaydı. 2 İsa ve öğrencileri de
düğüne çağrılmışlardı. 3 Şarap tükenince
İsa’nın annesi O’na, "Şarapları kalmadı"
dedi.
    4 İsa, "Anne(d), benden ne istiyorsun? Benim saatim daha
gelmedi" dedi.
    5 Annesi hizmet edenlere, "Size ne derse onu yapın"
dedi.
    6 Yahudilerin geleneksel temizliği için oraya konmuş, her biri
seksenle yüz yirmi litre(e) alan altı taş küp vardı. 7 İsa
hizmet edenlere, "Küpleri suyla doldurun" dedi. Küpleri
ağızlarına kadar doldurdular. 8 Sonra hizmet edenlere,
"Şimdi bundan alın, şölen başkanına götürün"
dedi.
    Onlar da götürdüler. 9-10 Şölen başkanı şarap
olmuş suyu tattı. Bunun nereden geldiğini bilemedi, oysa suyu
küpten alan hizmetkârlar biliyorlardı. Şölen başkanı güveyi
çağırıp ona dedi ki, "Herkes önce iyi şarabı, çok
içildikten sonra da kötüsünü sunar. Ama sen iyi şarabı şimdiye
dek saklamışsın."
    11 İsa bu ilk mucizesini* Celile’nin Kana köyünde yaptı ve
yüceliğini gösterdi. Öğrencileri de O’na iman ettiler.

                  İsa satıcıları tapınaktan
kovuyor
              (Mat.21:12-13; Mar.11:15-17; Lu.19:45-46)

    12 Bundan sonra İsa, annesi, kardeşleri ve öğrencileri
Kefernahum’a gidip orada birkaç gün kaldılar.
    13 Yahudilerin Fısıh* bayramı yakındı. İsa da
Kudüs’e gitti. 14 Tapınakta sığır, koyun ve güvercin
satanlarla orada oturmuş para bozanları gördü. 15 İplerden bir
kamçı yaparak hepsini, koyunlar ve sığırlarla birlikte
tapınaktan kovdu, para bozanların paralarını döktü ve
masalarını devirdi. 16 Güvercin satanlara, "Bunları buradan
kaldırın, Babamın evini pazar yerine çevirmeyin!"
dedi.
    17 Öğrencileri, "Senin evin için gösterdiğim gayret beni
yiyip bitirecek" diye yazılmış olan sözü
hatırladılar.
    18 Yahudiler İsa’ya, "Bunları yaptığına göre,
bize nasıl bir mucize göstereceksin?" diye sordular.
    19 İsa şu cevabı verdi: "Bu tapınağı
yıkın, üç günde onu yeniden kuracağım."
    20 Yahudiler, "Bu tapınak kırk altı yılda
yapıldı, sen onu üç günde mi kuracaksın?" dediler.
    21 Ama İsa’nın sözünü ettiği tapınak kendi bedeniydi.
22 İsa ölümden dirilince öğrencileri bu sözü söylediğini
hatırladılar, Kutsal Yazı’ya ve İsa’nın söylediği
bu söze iman ettiler.
    23 Fısıh bayramında İsa’nın Kudüs’te
bulunduğu sırada yaptığı mucizeleri gören
birçokları O’nun adına iman ettiler. 24 Ama İsa bütün
insanların yüreğini bildiği için onlara güvenmiyordu. 25
İnsan hakkında kimsenin O’na bir şey söylemesine gerek yoktu.
Çünkü kendisi insanın içinden geçenleri biliyordu. 

                               Bölüm 3

                           İsa ile Nikodim

    1-2 Yahudilerin Nikodim adlı bir önderi vardı. Ferisilerden olan
bu adam bir gece İsa’ya gelerek, "Rabbî*, senin Tanrı’dan
gelmiş bir öğretmen olduğunu biliyoruz. Çünkü Tanrı
kendisiyle birlikte olmadıkça hiç kimse senin yaptığın bu mucizeleri*
yapamaz" dedi.
    3 İsa ona şu karşılığı verdi: "Sana
doğrusunu söyleyeyim, bir kimse yeniden(f) doğmadıkça
Tanrı’nın Egemenliğini göremez."
    4 Nikodim, "Yaşlanmış bir adam nasıl
doğabilir? Annesinin rahmine ikinci kez girip doğabilir mi?" diye
sordu.
    5 İsa şöyle cevap verdi: "Sana doğrusunu söyleyeyim,
bir kimse sudan ve Ruh’tan* doğmadıkça Tanrı’nın
Egemenliğine giremez. 6 Bedenden doğan bedendir, Ruh’tan doğan
ruhtur. 7 Sana, ‘Yeniden doğmalısınız’ dediğime
şaşma. 8 Yel dilediği yerde eser; sesini işitirsin, ama
nereden gelip nereye gittiğini bilemezsin. Ruh’tan doğan her adam da
böyledir."
    9 Nikodim İsa’ya, "Bunlar nasıl olabilir?" diye
sordu.
    10 İsa ona şöyle cevap verdi: "Sen İsrail’in
öğretmeni olduğun halde bunları anlamıyor musun? 11 Sana
doğrusunu söyleyeyim, biz bildiğimizi söylüyoruz, gördüğümüze
tanıklık ediyoruz. Sizler ise bizim
tanıklığımızı kabul etmiyorsunuz. 12 Sizlere
yeryüzüyle ilgili şeyleri söylediğim zaman inanmazsanız, gökle
ilgili şeyleri söylediğimde nasıl inanacaksınız? 13
Gökten inmiş olan(g) İnsanoğlu’ndan* başka hiç kimse
göğe çıkmamıştır. 14 Musa çölde yılanı
nasıl yukarı kaldırdıysa, İnsanoğlu’nun da öylece
yukarı kaldırılması gerekir. 15 Öyle ki, O’na iman eden
herkes sonsuz yaşama kavuşsun.
    16 "Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik
Oğlunu verdi. Öyle ki, O’na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, ama
hepsi sonsuz yaşama kavuşsun. 17 Tanrı, Oğlunu dünyayı
yargılamak için dünyaya göndermedi, dünya O’nun
aracılığıyla kurtulsun diye gönderdi. 18 O’na iman eden
yargılanmaz, iman etmeyen ise zaten yargılanmıştır.
Çünkü Tanrı’nın biricik Oğlunun adına iman etmemiştir.
19 Yargı da şudur: Dünyaya ışık geldi, ama insanlar
ışığın yerine karanlığı sevdiler. Çünkü
yaptıkları işler kötüydü. 20 Kötülük yapan herkes
ışıktan nefret eder ve işleri açığa
çıkmasın diye ışığa gelmez. 21 Ama gerçeği
uygulayan kişi, işlerini Tanrı’ya dayanarak
yaptığı belli olsun diye ışığa gelir."

                         Yahya’nın tanıklığı

    22 Bundan sonra İsa’yla öğrencileri Yahudiye diyarına
geldiler. İsa onlarla birlikte orada bir süre kalarak vaftiz etti. 23
Yahya da Salim yakınındaki Aynon’da vaftiz ediyordu. Çünkü orada bol
su vardı. İnsanlar gelip vaftiz oluyorlardı. 24 Yahya henüz
hapse atılmamıştı. 25 O sıralarda Yahya’nın
öğrencileriyle bir Yahudi arasında temizlenme konusunda bir
tartışma çıktı. 26 Öğrencileri Yahya’ya gelerek,
"Rabbî" dediler, "Şeria nehrinin ötesinde seninle olan,
kendisi için tanıklık ettiğin adam var ya, işte o adam
vaftiz ediyor, herkes de O’na gidiyor."
    27 Yahya şöyle cevap verdi: "İnsan, kendisine gökten
verilmedikçe hiçbir şey alamaz. 28 ‘Ben Mesih* değilim, ama O’nun
öncüsü olarak gönderildim’ dediğime siz kendiniz
tanıksınız. 29 Gelin kiminse, güvey odur. Ama güveyin
yanında duran ve onu dinleyen dostu onun sesini işitince çok sevinir.
İşte benim sevincim böylece tamamlandı. 30 O büyümeli, bense
küçülmeliyim.
    31 "Yukarıdan gelen, herkesten üstündür. Dünyadan olan dünyaya
aittir ve dünyadan söz eder. Gökten gelen ise, herkesten üstündür. 32 Ne
görmüş ne işitmişse ona tanıklık eder, ama
tanıklığını kimse kabul etmez. 33 O’nun
tanıklığını kabul eden, Tanrı’nın gerçek
olduğuna mührünü basmıştır. 34 Tanrı’nın
gönderdiği kişi Tanrı’nın sözlerini söyler. Çünkü
Tanrı, Ruh’u ölçüyle vermez. 35 Baba Oğul’u sever ve her şeyi
O’na emanet etmiştir. 36 Oğul’a iman edenin sonsuz yaşamı
vardır. Ama Oğul’un sözünü dinlemeyen yaşamı görmeyecektir.
Tanrı’nın gazabı böylesinin üzerinde kalır." 

                               Bölüm 4

                      İsa ile Samiriyeli kadın

    1-3 Ferisiler* İsa’nın Yahya’dan daha çok öğrenci edinip
vaftiz ettiğini duydular. (Aslında İsa’nın kendisi
değil, öğrencileri vaftiz ediyorlardı.) İsa bunu
öğrenince Yahudiye’den ayrılıp yine Celile’ye gitti. 4 Giderken
Samiriye’den geçmesi gerekti. 5 Böylece Samiriye’nin Sihar denilen kentine
geldi. Burası Yakub’un kendi oğlu Yusuf’a vermiş olduğu
toprağın yakınındaydı. 6 Yakub’un kuyusu da
oradaydı. İsa, yolculuktan yorulmuş olduğu için kuyunun
yanına oturmuştu. Saat* on iki sularıydı. 7 Samiriyeli bir
kadın su çekmeye geldi.
    İsa ona, "Bana su ver, içeyim" dedi. 8 İsa’nın
öğrencileri yiyecek satın almak için kente gitmişlerdi.
    9 Samiriyeli kadın, "Sen Yahudisin, bense Samiriyeli bir
kadınım" dedi, "nasıl olur da benden su
istersin?" Çünkü Yahudilerin Samiriyelilerle ilişkileri yoktur.
    10 İsa kadına şu cevabı verdi: "Eğer sen
Tanrı’nın armağanını ve sana, ‘Bana su ver, içeyim’
diyenin kim olduğunu bilseydin, O’ndan dilerdin, O da sana diri su
verirdi."
    11 Kadın, "Efendim" dedi, "su çekecek bir şeyin
yok, kuyu da derin. Böyle olunca diri suyu nereden bulacaksın? 12 Sen, bu
kuyuyu bize vermiş, kendisi, oğulları ve davarları ondan
içmiş olan atamız Yakup’tan daha büyük müsün?"
    13 İsa şöyle cevap verdi: "Bu sudan her içen yine susayacak.
14 Oysa benim vereceğim sudan içen sonsuza dek susamaz. Benim
vereceğim su, içende sonsuz yaşam için fışkıran bir su
kaynağı olacak."
    15 Kadın, "Efendim" dedi, "bu suyu bana ver. Böylece ne
susayayım, ne de su çekmek için buraya kadar geleyim."
    16 İsa, "Git, kocanı çağır ve buraya gel"
dedi.
    17 Kadın, "Kocam yok" cevabını verdi.
    İsa, "Kocam yok demekle doğruyu söyledin" dedi. 18
"Beş kocaya vardın. Şimdi birlikte
yaşadığın adamsa kocan değildir. Doğruyu söyledin."
    19 Kadın, "Efendim, anlıyorum, sen bir peygambersin"
dedi. 20 "Atalarımız bu dağda tapındılar, ama
sizler tapınılması gereken yerin Kudüs’te olduğunu
söylüyorsunuz."
    21 İsa ona şöyle dedi: "Kadın, bana inan, öyle bir saat
geliyor ki, Baba’ya ne bu dağda, ne de Kudüs’te
tapınacaksınız! 22 Siz bilmediğinize
tapınıyorsunuz, biz bildiğimize tapınıyoruz. Çünkü
kurtuluş Yahudilerdendir. 23 Ama içtenlikle tapınanların Baba’ya
ruhta ve gerçekte tapınacakları saat geliyor. İşte, o saat
şimdidir. Baba da kendisine böyle tapınanları arıyor. 24
Tanrı ruhtur, O’na tapınanlar da ruhta ve gerçekte
tapınmalıdırlar."
    25 Kadın İsa’ya, "Mesih denilen meshedilmiş*
Olan’ın geleceğini biliyorum" dedi, "O gelince bize her
şeyi bildirecektir."
    26 İsa, "Seninle konuşan ben, O’yum" dedi.
    27 Bu sırada İsa’nın öğrencileri geldiler. O’nun bir
kadınla konuşmasına şaştılar. Bununla birlikte
hiçbiri, "Ne istiyorsun?" ya da, "O kadınla neden
konuşuyorsun?" demedi.
    28-29 Sonra kadın su testisini bırakarak kente gitti ve halka
şöyle dedi: "Gelin, yapmış olduğum her şeyi bana
söyleyen adamı görün. Acaba Mesih bu mudur?" 30 Halk da kentten
çıkıp İsa’ya doğru gelmeye başladı.
    31 Bu arada öğrencileri, "Rabbî*, yemek ye!" diye
İsa’ya rica ediyorlardı.
    32 Ama İsa, "Benim, sizin bilmediğiniz bir yiyeceğim
var" dedi.
    33 Öğrenciler birbirlerine, "Acaba biri O’na yiyecek mi
getirdi?" diye sordular.
    34 İsa, "Benim yemeğim, beni gönderenin isteğini yerine
getirmek ve O’nun işini tamamlamaktır" dedi. 35 "Sizler,
‘Ekinleri biçmeye daha dört ay var’ demiyor musunuz? İşte, size
söylüyorum, başınızı kaldırıp tarlalara
bakın. Ekinler sararmış, biçilmeye hazır! 36 Eken ve biçen
birlikte sevinsinler diye, biçen şimdiden ücretini alır, sonsuz
yaşam için de ürün toplar. 37 ‘Biri eker, başkası biçer’ sözü bu
durumda doğrudur. 38 Ben sizi, emek vermediğiniz bir ürünü biçmeye
gönderdim. Başkaları emek verdiler, siz ise onların
emeğinden yararlandınız."
    39 O kentten birçok Samiriyeli, "Yapmış olduğum her
şeyi bana söyledi" diye tanıklık eden kadının
sözü üzerine İsa’ya iman etti. 40 Samiriyeliler O’na gelip yanlarında
kalması için rica ettiler. O da orada iki gün kaldı. 41 O’nun sözü
üzerine daha birçokları iman etti.
    42 Bunlar kadına: "Bizim iman etmemizin nedeni artık senin
sözlerin değildir" diyorlardı. "Kendimiz işittik,
O’nun gerçekten dünyanın Kurtarıcısı olduğunu
biliyoruz."

                  Bir memurun oğlu iyileştiriliyor

    43 Bu iki günden sonra İsa oradan ayrılıp Celile’ye gitti.
44 İsa’nın kendisi, bir peygamberin kendi memleketinde
saygınlığı olmadığına tanıklık
etmişti. 45 Celile’ye geldiği zaman Celileliler O’nu iyi
karşıladılar. Çünkü onlar da bayrama gitmişler ve bayramda
O’nun Kudüs’te yaptığı her şeyi görmüşlerdi.
    46 İsa yine, suyu şaraba çevirdiği Celile’nin Kana köyüne
geldi. Orada saraya bağlı bir memur vardı. Oğlu
Kefernahum’da hastaydı. 47 Adam, İsa’nın Yahudiye’den Celile’ye
geldiğini işitince yanına gitti, ölmek üzere olan oğlunu
gelip iyileştirmesi için O’na yalvardı.
    48 O zaman İsa adama, "Sizler, belirtiler ve harikalar görmedikçe
iman etmeyeceksiniz" dedi.
    49 Saray memuru İsa’ya, "Efendim, çocuğum ölmeden önce
yetiş!" dedi.
    50 İsa, "Git, oğlun yaşayacak" dedi.
    Adam İsa’nın söylediği söze iman ederek gitti. 51 Daha
yoldayken köleleri onu karşılayıp oğlunun yaşamakta
olduğunu bildirdiler. 52 Adam onlara, oğlunun iyileşmeye
başladığı saati sordu. "Dün öğle üstü saat* birde
ateşi düştü" dediler.
    53 Baba bunun, İsa’nın, "Oğlun yaşayacak"
dediği saat olduğunu anladı. Kendisi ve bütün ev halkı iman
etti. 54 Bu da İsa’nın Yahudiye’den Celile’ye gelişinde
yaptığı ikinci mucizeydi*. 



                               Bölüm 5

                  Havuzdaki kötürüm iyileştiriliyor

    Bundan sonra Yahudilerin bir bayramı vardı ve İsa Kudüs’e
gitti. 2 Kudüs’te Koyun Kapısı yanında, İbranicede*
Beytesta denilen beş eyvanlı* bir havuz vardır. 3-4 Bu
eyvanların altında kör, kötürüm, felçli hastalardan bir
kalabalık(ğ) yatardı. 5 Orada otuz sekiz yıldır hasta
olan bir adam vardı. 6 İsa adamı yatmakta görüp onun uzun
zamandır bu durumda olduğunu anlayınca ona, "İyi olmak
ister misin?" diye sordu.
    7 Hasta şöyle cevap verdi: "Efendim, su çalkandığı
zaman beni havuza indirecek kimsem yok, gireceğim anda benden önce
başkası giriyor."
    8 İsa ona, "Kalk, döşeğini topla ve yürü"
dedi.
    9 Adam o anda iyileşti. Döşeğini toplayıp yürümeye
başladı.
    O gün Sept* günüydü. 10 Bu yüzden Yahudiler iyileşen adama,
"Bugün Sept günü" dediler, "döşeğini toplaman
yasaktır."
    11 Ama adam onlara şöyle cevap verdi: "Beni iyileştiren
kişi bana, ‘Döşeğini topla ve yürü’ dedi."
    12 "Sana, ‘Döşeğini topla ve yürü’ diyen adam kim?"
diye sordular.
    13 İyileşen adam ise O’nun kim olduğunu bilmiyordu. Çünkü
orası kalabalık olduğundan İsa çekilmişti. 14 İsa
daha sonra adamı tapınakta buldu. "Bak, iyi oldun. Artık
günah işleme de başına daha kötü bir şey gelmesin"
dedi.
    15 Adam Yahudilere gidip kendisini iyileştirenin İsa
olduğunu bildirdi. 16 Sept günü böyle şeyler yaptığı
için Yahudiler İsa’ya zulmetmeye başladılar. 17 Ama İsa
onlara şu karşılığı verdi: "Babam
şimdiye dek çalışmaktadır, ben de
çalışıyorum."
    18 İşte bu nedenle Yahudiler O’nu öldürmek için daha çok gayret
ettiler. Çünkü yalnız Sept gününü bozmakla kalmamıştı,
aynı zamanda Tanrı’nın kendi Babası olduğunu
söyleyerek kendisini Tanrı’ya eşit kılıyordu.

                           Yaşam veren İsa

    19 İsa Yahudilere şöyle karşılık verdi: "Size
doğrusunu söyleyeyim, Oğul, Baba’nın yaptıklarını
görmedikçe kendiliğinden bir şey yapamaz. Baba ne yaparsa Oğul
da aynı şeyi yapar. 20 Çünkü Baba Oğul’u sever ve
yaptıklarının hepsini O’na gösterir. Sizler
şaşasınız diye O’na bunlardan daha büyük işler de
gösterecektir. 21 Baba nasıl ölüleri diriltip onlara yaşam veriyorsa,
Oğul da dilediği kimselere öylece yaşam verir. 22 Baba kimseyi
yargılamaz, tüm yargılama işini Oğul’a verdi. 23 Öyle ki,
herkes Baba’yı onurlandırdığı gibi Oğul’u
onurlandırsın. Oğul’u onurlandırmayan, O’nu gönderen
Baba’yı da onurlandırmaz.
    24 "Size doğrusunu söyleyeyim, sözümü işitip beni gönderene
iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Böyle biri yargılanmaz,
ölümden yaşama geçmiştir. 25 Size doğrusunu söyleyeyim, ölülerin
Tanrı Oğlunun sesini işitecekleri ve işitenlerin
yaşayacakları saat geliyor, geldi bile. 26 Çünkü Baba, kendisinde
yaşam olduğu gibi, Oğul’a da kendisinde yaşam olma
özelliğini verdi. 27 O’na yargılama yetkisini de verdi. Çünkü O
İnsanoğlu’dur*. 28 Buna şaşmayın. Mezarda
olanların hepsinin O’nun sesini işitecekleri saat geliyor. 29 Ve
onlar mezarlarından çıkacaklar. İyilik etmiş olanlar
yaşamak, kötülük yapmış olanlar yargılanmak üzere
dirilecekler.

                           İsa’ya tanıklık

    30 "Ben kendiliğimden hiçbir şey yapamam.
İşittiğim gibi yargılarım ve benim yargım
adildir. Çünkü amacım kendi istediğimi değil, beni gönderenin
istediğini yapmaktır. 31 Eğer kendim için ben tanıklık
edersem, tanıklığım geçerli olmaz. 32 Ama benim için
tanıklık eden başka biri vardır. O’nun benim için
ettiği tanıklığın geçerli  olduğunu bilirim. 33
Siz Yahya’ya adamlar gönderdiniz, o da gerçeğe tanıklık etti. 34
İnsandan tanıklık kabul ettiğim için değil,
kurtulmanız için bunları söylüyorum. 35 Yahya, yanan ve
ışık saçan bir çıraydı. Sizler onun
ışığında bir süre için coşmak istediniz. 36 Ama
benim, Yahya’nınkinden daha büyük bir tanıklığım var.
Tamamlamam için Baba’nın bana verdiği işler, şu
yaptığım işler, beni Baba’nın gönderdiğine
tanıklık ediyor. 37 Beni gönderen Baba da benim için
tanıklık etmiştir. Siz hiçbir zaman O’nun ne sesini
işittiniz, ne de şeklini gördünüz. 38 O’nun sözü sizde
yaşamıyor. Çünkü O’nun gönderdiği kişiye iman etmiyorsunuz.
39 Kutsal Yazıları araştırıyorsunuz. Çünkü bunlarda
sonsuz yaşama sahip olduğunuzu sanıyorsunuz. Bana
tanıklık eden de bu yazılardır! 40 Öyleyken siz, yaşama
kavuşmak için bana gelmek istemiyorsunuz.
    41 "İnsanlardan övgü kabul etmiyorum. 42 Ama ben sizi bilirim,
içinizde Tanrı sevgisi yoktur. 43 Ben Babamın adına geldim, ama
beni kabul etmiyorsunuz. Oysa başka birisi kendi adına gelirse, onu
kabul edeceksiniz. 44 Birbirinizden övgüler kabul ediyor, ama tek olan
Tanrı’nın övgüsünü kazanmaya çalışmıyorsunuz. Bu
durumda nasıl iman edebilirsiniz? 45 Baba’nın önünde sizi
suçlayacağımı sanmayın. Sizi suçlayan, umut
bağladığınız Musa’dır. 46 Musa’ya iman etmiş
olsaydınız, bana da iman ederdiniz. Çünkü o benim hakkımda
yazmıştır. 47 Ama onun yazılarına iman etmezseniz,
benim sözlerime nasıl iman edeceksiniz?" 

                               Bölüm 6

                    İsa beş bin kişiyi doyuruyor
               (Mat.14:13-21; Mar.6:30-44; Lu.9:10-17)

    Bundan sonra İsa, Celile (Taberiye) gölünün karşı
yakasına geçti. 2 Büyük bir kalabalık O’nun ardından gidiyordu.
Çünkü hastalar üzerinde yaptığı mucizeleri* görmüşlerdi. 3
İsa dağa çıkıp orada öğrencileriyle birlikte oturdu. 4
Yahudilerin Fısıh* bayramı yakındı.
    5 İsa başını kaldırıp büyük bir
kalabalığın kendisine doğru geldiğini görünce
Filipus’a, "Bunları doyurmak için nereden ekmek alalım?"
diye sordu. 6 Bu sözü onu sınamak için söyledi, kendisi ne yapacağını
biliyordu.
    7 Filipus O’na şu cevabı verdi: "Her birinin az bir şey
yiyebilmesi için iki yüz dinarlık* ekmek bile yetmez."
    8-9 Öğrencilerinden biri, Simun Petrus’un kardeşi Andreya,
İsa’ya dedi ki, "Burada beş arpa ekmeğiyle iki
balığı olan bir çocuk var. Ama bu kadar adam için bunlar nedir
ki?"
    10 İsa, "Halkı yere oturtun" dedi.
    O yerde bol çimen vardı. Böylece halk yere oturdu. Oradaki erkeklerin
sayısı beş bin kadardı. 11 İsa ekmekleri aldı,
şükrettikten sonra oturanlara istedikleri kadar dağıttı.
Balıklarla da aynı şeyi yaptı. 12 Herkes doyunca İsa
öğrencilerine, "Artıkları toplayın, hiçbir şey
ziyan olmasın" dedi.
    13 Beş arpa ekmeğinden yiyenlerin bıraktığı
artıkları topladılar ve bunlarla on iki sepet doldurdular. 14
Halk, İsa’nın yaptığı mucizeyi görünce,
"Gerçekten dünyaya gelecek olan peygamber budur" dedi.
    15 İsa onların gelip kendisini kral yapmak üzere zorla
götüreceklerini bildiğinden tek başına yine dağa çekildi.

                       İsa su üstünde yürüyor
                     (Mat.14:22-33; Mar.6:45-52)

    16 Akşam olunca öğrencileri göle indiler. 17 Bir kayığa
binerek gölün karşı yakasındaki Kefernahum’a doğru yol
aldılar. Karanlık basmıştı ve İsa henüz
yanlarına gelmemişti. 18 Güçlü bir rüzgâr estiğinden göl
kabarmaya başladı. 19 Öğrenciler üç mil kadar(h) kürek çektikten
sonra, İsa’nın gölün üstünde yürüyerek kayığa
yaklaştığını görünce korktular. 20 Ama İsa
onlara, "Ben’im, korkmayın!" dedi. 21 Bunun üzerine O’nu
kayığa almak istediler. O anda kayık gitmekte oldukları
karaya vardı.
    22 Ertesi gün, gölün karşı yakasında kalmış olan
halk, önceden orada sadece bir tek kayık bulunduğunu,
İsa’nın kendi öğrencileriyle birlikte bu kayığa
binmediğini, öğrencilerinin yalnız gittiklerini anladı. 23
Rab’bin şükretmesinden sonra halkın ekmek yediği yerin
yakınına Taberiye’den başka kayıklar geldi. 24 Halk,
İsa’nın ve öğrencilerinin orada olmadığını
görünce kayıklara binerek Kefernahum’a, İsa’yı aramaya gitti. 25
O’nu gölün karşı yakasında buldukları zaman, "Rabbî*, buraya
ne zaman geldin?" diye sordular.

                            Yaşam ekmeği

    26 İsa şöyle cevap verdi: "Size doğrusunu söyleyeyim,
mucizeler gördüğünüz için değil, ekmeklerden yiyip doyduğunuz
için beni arıyorsunuz. 27 Geçici olan yiyecek için değil, sonsuz
yaşam boyunca kalan yiyecek için çalışın. Bunu size
İnsanoğlu* verecek. Çünkü Baba Tanrı O’na bu onayı
vermiştir."
    28 Onlar da şunu sordular: "Tanrı’nın işlerini
yapmak için ne yapmalıyız?"
    29 İsa, "Tanrı’nın işi O’nun gönderdiği
kişiye iman etmenizdir" diye cevap verdi.
    30 Bunun üzerine, "Görüp sana iman etmemiz için nasıl bir mucize
yaratacaksın? Ne yapacaksın?" dediler. 31
"Atalarımız çölde man* yediler. Yazılmış
olduğu gibi, ‘Yemeleri için onlara gökten ekmek verdi.’"
    32 İsa onlara dedi ki, "Size doğrusunu söyleyeyim, gökten
ekmeği size Musa vermedi, gökten size gerçek ekmeği Babam verir. 33
Çünkü Tanrı’nın ekmeği, gökten inen ve dünyaya yaşam
verendir."
    34 Onlar da, "Efendimiz, bizlere her zaman bu ekmeği ver!"
dediler.
    35 İsa, "Yaşam ekmeği ben’im. Bana gelen asla
acıkmaz, bana iman eden hiçbir zaman susamaz" dedi. 36 "Ama ben
size dedim ki, ‘Beni gördünüz, yine de iman etmiyorsunuz.’ 37 Baba’nın
bana verdiklerinin hepsi bana gelecek ve bana geleni asla kovmam. 38 Çünkü
kendi isteğimi değil, beni gönderenin isteğini yerine getirmek
için gökten indim. 39 Beni gönderenin isteği şudur: bana
verdiklerinden hiçbirini yitirmeyeyim, ama son günde hepsini dirilteyim. 40
Çünkü Babamın isteği, Oğul’u gören ve O’na iman eden herkesin
sonsuz yaşama kavuşmasıdır. Ben de böylelerini son günde
dirilteceğim."
    41 "Gökten inmiş olan ekmek ben’im" dediği için
Yahudiler O’na karşı söylenmeye başladılar. 42
"Yusuf’un oğlu İsa değil mi bu?" diyorlardı.
"Annesini de, babasını da tanıyoruz. Şimdi nasıl
oluyor da, ‘gökten indim’ diyor?"
    43 İsa, "Aranızda söylenmeyin" diye cevap verdi. 44
"Beni gönderen Baba bir kimseyi bana çekmezse, o kimse bana gelemez. Bana
geleni de son günde dirilteceğim. 45 Peygamberlerin yazdığı
gibi, ‘Tanrı onların hepsine kendi yollarını
öğretecektir.’ Baba’yı işiten ve O’ndan öğrenen herkes bana
gelir. 46 Bu, bir kimsenin Baba’yı gördüğü anlamına gelmez.
Sadece Tanrı’dan gelen, Baba’yı görmüştür. 47 Size
doğrusunu söyleyeyim, iman edenin sonsuz yaşamı vardır. 48
Yaşam ekmeği ben’im. 49 Atalarınız çölde man yediler, yine
de öldüler. 50 Gökten inen öyle bir ekmek var ki, ondan yiyen ölmeyecek. 51
Gökten inmiş olan diri ekmek ben’im. Eğer bir kimse bu ekmekten
yerse, sonsuza dek yaşayacak. Dünyanın yaşamı uğruna vereceğim
ekmek de benim bedenimdir."
    52 Bunun üzerine Yahudiler, "Bu adam yememiz için bedenini bize
nasıl verebilir?" diyerek birbirleriyle çekişmeye
başladılar.
    53 İsa onlara şöyle dedi: "Size doğrusunu söyleyeyim,
İnsanoğlu’nun bedenini yiyip kanını içmedikçe, sizde
yaşam olmaz. 54 Bedenimi yiyenin, kanımı içenin sonsuz
yaşamı vardır ve ben onu son günde dirilteceğim. 55 Çünkü
bedenim gerçek yiyecek, kanım da gerçek içecektir. 56 Bedenimi yiyip kanımı
içen bende yaşar, ben de onda. 57 Yaşayan Baba beni gönderdiği
ve ben Baba’nın aracılığıyla
yaşadığım gibi, bedenimi yiyen de benim
aracılığımla yaşayacak. 58 İşte gökten
inmiş olan ekmek budur. Atalarınızın yedikleri man gibi
değildir. Atalarınız öldüler. Bu ekmeği yiyen sonsuza dek
yaşar." 59 İsa bu sözleri Kefernahum’da havrada ders verirken
söyledi.

                    Birçok kişi İsa’yı terkediyor

    60 Öğrencilerinin birçoğu bunu işitince, "Bu söz
çetindir, bunu kim dinleyebilir?" dediler.
    61 Öğrencilerinin buna karşı söylendiğini anlayan
İsa, "Bu sizi şaşırtıyor mu?" dedi. 62
"Ya İnsanoğlu’nun önceden bulunduğu yere yükseldiğini
görürseniz…? 63 Yaşam veren Ruh’tur. Beden bir yarar sağlamaz.
Sizlere söylediğim sözler ruhtur, yaşamdır. 64 Yine de
aranızda iman etmeyenler var." İsa iman etmeyenlerin ve
kendisini ele verecek olanın kim olduğunu başlangıçtan
biliyordu. 65 "Sizlere, ‘Baba’nın bana yöneltmediği hiç kimse
bana gelemez(ı)’ dememin nedeni budur" dedi.
    66 Bunun üzerine öğrencilerinin birçoğu geri dönüp artık
O’nunla dolaşmaz oldular. 67 İsa o zaman Onikilere, "Siz de mi
ayrılmak istiyorsunuz?" diye sordu.
    68 Simun Petrus şu cevabı verdi: "Rab, biz kime gidelim?
Sonsuz yaşamın sözleri sendedir. 69 İman ediyor ve biliyoruz ki,
sen Tanrı’nın Kutsalısın."
    70 İsa onlara şu karşılığı verdi:
"Siz Onikileri seçen ben değil miyim? Yine de aranızdan biri
iblistir." 71 Simun İskariyot’un oğlu Yahuda’dan söz ediyordu.
Çünkü Yahuda Onikilerden biri olduğu halde İsa’yı ele
verecekti.  

                               Bölüm 7

                         İsa Kudüs’e gidiyor

    Bundan sonra İsa Celile’de dolaşmaya başladı. Yahudiler
O’nu öldürmeyi amaçladıkları için Yahudiye’de dolaşmak
istemiyordu. 2 Yahudilerin Çardak Kurma bayramı*
yaklaşmıştı. 3 Bu nedenle İsa’nın kardeşleri
O’na, "Buradan ayrıl, Yahudiye’ye git" dediler,
"öğrencilerin de yaptığın işleri görsünler. 4
Çünkü kendini açıkça tanıtmak isteyen bir kimse
yaptıklarını gizlemez. Madem ki bu şeyleri yapıyorsun,
kendini dünyaya göster!" 5 Kardeşleri bile O’na iman etmiyorlardı.

    6 İsa onlara, "Benim zamanım daha gelmedi" dedi,
"oysa sizin için zaman hep uygundur. 7 Dünya sizden nefret edemez, ama
benden nefret ediyor. Çünkü yaptıklarının kötü olduğuna
tanıklık ediyorum. 8 Siz bu bayramı kutlamaya gidin. Ben
şimdilik gitmeyeceğim. Çünkü benim zamanım daha
dolmadı."
    9 İsa bu sözleri söyleyip Celile’de kaldı.
    10 Ne var ki, kardeşleri bayramı kutlamaya gidince, kendisi de
gitti. Ancak açıktan açığa değil, gizlice gitti. 11
Yahudiler de O’nu bayram sırasında arıyor, "O nerede?"
diye soruyorlardı.
    12 Kalabalık arasında O’nunla ilgili bir sürü laf
fısıldanıyordu. Bazıları, "İyi
adamdır", bazıları da, "Hayır,  tam tersine,
halkı saptırıyor" diyorlardı.
    13 Bununla birlikte Yahudilerden korktukları için, hiç kimse O’ndan
açıkça söz etmiyordu.
    14 Bayramın yarısı geçmişti. İsa da
tapınağa gidip halka ders vermeye başladı. 15 Yahudiler
şaşırmışlardı. "Bu adam hiç öğrenim
görmediği halde, nasıl bu kadar bilgili olabilir?"(i)
diyorlardı.
    16 İsa onlara, "Öğretişim benim değil, beni
gönderenindir" diye karşılık verdi. 17 "Eğer bir
kimse Tanrı’nın isteğini yerine getirmek istiyorsa, bu
öğretişin Tanrı’dan mı olduğunu, yoksa
kendiliğimden mi konuştuğumu bilecektir. 18 Kendiliğinden
konuşan kendini yüceltmek ister, ama kendisini göndereni yüceltmek isteyen
doğrudur ve O’nda haksızlık yoktur. 19 Musa size Kutsal
Yasa’yı vermedi mi? Yine de hiçbiriniz Yasa’yı yerine getirmiyor.
Neden beni öldürmek istiyorsunuz?"
    20 Kalabalık, "Cin çarptı seni!" dedi. "Seni
öldürmek isteyen kim?"
    21 İsa, "Ben bir iş yaptım, hepiniz
şaştınız" diye cevap verdi. 22 "Musa size sünneti
buyurduğu için – aslında bu, Musa’dan değil,
atalarınızdan kalmadır – Sept* günü birini sünnet edersiniz. 23
Musa’nın Yasası bozulmasın diye Sept günü biri sünnet ediliyor
da, Sept günü bir adamı tamamen iyileştirdim diye bana neden
kızıyorsunuz? 24 Dış görünüşe göre
yargılamayın, yargınız adil olsun."

                          İsa, Mesih midir?

    25 Kudüslülerin bazıları, "Öldürmek istedikleri adam bu değil
mi?" diyorlardı. 26 "Bakın, açıkça konuşuyor,
O’na bir şey demiyorlar. Yoksa önderler O’nun Mesih olduğunu
gerçekten kabul ettiler mi? 27 Ama biz bu adamın nereden geldiğini
biliyoruz. Oysa Mesih geldiği zaman O’nun nereden geldiğini kimse
bilmeyecek."
    28 O sırada tapınakta ders veren İsa yüksek sesle şöyle
dedi: "Hem beni tanıyorsunuz, hem de nereden olduğumu
biliyorsunuz! Ben kendiliğimden gelmedim. Beni gönderen gerçektir. O’nu
siz tanımıyorsunuz. 29 Ben O’nu tanırım. Çünkü ben
O’ndanım, beni O gönderdi."
    30 Bunun üzerine O’nu yakalamak istediler, ama kimse O’na el sürmedi. Çünkü
O’nun saati henüz gelmemişti. 31 Halktan birçok kişi ise O’na iman
etti. "Mesih* gelince, bunun yaptıklarından daha mı çok
mucize* yapacak?" diyorlardı.
    32 Ferisiler* halkın İsa hakkında böyle
fısıldaştığını işittiler.
Başkâhinler ve Ferisiler O’nu yakalamak için görevliler gönderdiler.

    33 İsa, "Kısa bir süre daha sizinleyim" dedi,
"sonra beni gönderene gideceğim. 34 Beni arayacaksınız, ama
bulamayacaksınız. Ve benim bulunduğum yere siz
gelemezsiniz."
    35 Bunun üzerine Yahudiler birbirlerine, "Bu adam nereye gidecek de
biz O’nu bulamayacağız?" dediler. "Yoksa Grekler*
arasında dağılmış olanlara* gidip Greklere mi ders
verecek? 36 ‘Beni arayacaksınız, ama bulamayacaksınız. Ve
benim bulunduğum yere siz gelemezsiniz’ diyor. Ne demek
istiyor?"
    37 Bayramın son ve en önemli günü İsa ayağa kalktı,
yüksek sesle şöyle dedi: "Bir kimse susamışsa bana gelsin,
içsin. 38 Kutsal Yazı’da dendiği gibi, bana iman edenin ‘içinden diri
su ırmakları akacaktır.’"
    39 Bunu, kendisine iman edenlerin alacağı Ruh’la ilgili olarak
söylüyordu. Ruh henüz verilmemişti. Çünkü İsa henüz
yüceltilmemişti. 40 Halktan bazıları bu sözleri işitince,
"Gerçekten o peygamber budur" dediler.
    41 Bazıları da, "Bu Mesih’tir" diyorlardı.
    Başkaları ise, "Olamaz! Mesih Celile’den mi gelecek?"
dediler. 42 "Kutsal Yazı’da, ‘Mesih, Davud’un soyundan, Davud’un
yaşadığı Beytlehem köyünden gelecek’ denmemiş
midir?"
    43 Böylece İsa’dan dolayı halk arasında ayrılık
doğdu. 44 Bazıları O’nu yakalamak istedilerse de, kimse O’na el
sürmedi.

                    Yahudi önderlerin imansızlığı

    45 Görevliler geri dönünce, başkâhinlerle Ferisiler, "Niçin O’nu
getirmediniz?" diye sordular.
    46 Görevliler, "Hiç kimse hiçbir zaman bu adamın
konuştuğu gibi konuşmamıştır"
karşılığını verdiler.
    47 Ferisiler, "Yoksa siz de mi aldandınız?" dediler. 48
"Önderlerden ya da Ferisilerden O’na iman eden oldu mu hiç? 49 Kutsal
Yasa’yı bilmeyen bu halk lanetlidir."
    50-51 İçlerinden biri, daha önce İsa’ya gelmiş olan Nikodim,
onlara şöyle dedi: "Yasamıza göre, bir adamı dinlemeden,
onun ne yaptığını öğrenmeden onu yargılamak
doğru mu?"
    52 Ona, "Yoksa sen de mi Celile’densin?" diye
karşılık verdiler. "Araştır, bak, Celile’den
peygamber çıkmaz."
    53 Bundan sonra herkes evine gitti. 

                               Bölüm 8

                       Zinada yakalanan kadın

    İsa ise Zeytin dağına gitti. 2 Ertesi sabah erkenden yine
tapınağa döndü. Bütün halk O’nun yanına geliyordu. O da oturup
onlara ders vermeye başladı. 3-4 Din bilginleri* ve Ferisiler*,
zinada yakalanmış bir kadın getirdiler. Kadını orta
yere çıkararak İsa’ya, "Öğretmen, bu kadın tam zina
ederken yakalandı" dediler. 5" Musa, Yasa’da bize böyle
kadınların taşlanmasını buyurdu, sen ne dersin?"
6 Bunları, İsa’yı sınamak ve suçlayabilmek için
söylüyorlardı.
    İsa eğilmiş, parmağıyla toprağa yazı
yazıyordu. 7 Durmadan aynı soruyu sormaları üzerine
doğruldu ve, "Aranızda günahsız olan, ona ilk
taşı atsın!" dedi.
    8 Sonra yine eğildi, toprağa yazmaya koyuldu. 9 Bunu
işittikleri zaman, başta yaşlılar olmak üzere, birer birer
dışarı çıkıp İsa’yı yalnız
bıraktılar. Kadın da orta yerde duruyordu. 10 İsa
doğrulup ona, "Kadın, nerede onlar? Hiçbiri seni
yargılamadı mı?" diye sordu.
    11 Kadın, "Hiçbiri, efendim" dedi.
    İsa, "Ben de seni yargılamıyorum" dedi. "Git,
artık bundan sonra günah işleme!"(j) 

                          Geçerli tanıklık

    12 İsa yine halka seslenip şöyle dedi: "Ben dünyanın
ışığıyım. Benim ardımdan gelen,
karanlıkta yürümez, yaşam ışığına sahip
olur."
    13 Ferisiler, "Sen kendin için tanıklık ediyorsun,
tanıklığın geçerli değil" dediler.
    14 İsa onlara şu karşılığı verdi:
"Kendim için ben tanıklık ediyorsam da
tanıklığım geçerlidir. Çünkü nereden geldiğimi ve
nereye gideceğimi biliyorum. Oysa siz, nereden geldiğimi, nereye
gideceğimi bilmiyorsunuz. 15 Siz, insan gözüyle yargılıyorsunuz.
Ben kimseyi yargılamam. 16 Ama yargılasam bile benim yargım
doğrudur. Çünkü ben yalnız değilim, ben ve beni gönderen Baba,
birlikte yargılarız. 17 Yasanızda da, ‘İki kişinin
tanıklığı geçerlidir’ diye yazılmıştır.
18 Kendim için tanıklık eden bir ben varım, ayrıca beni
gönderen Baba da benim için tanıklık ediyor."
    19 O zaman O’na, "Baban nerede?" diye sordular.
    İsa şu karşılığı verdi: "Siz ne
beni tanırsınız, ne de Babamı. Beni
tanısaydınız, Babamı da
tanırdınız."
    20 İsa bu sözleri tapınakta ders verirken, para toplanan yerde
söyledi. Kimse O’nu yakalamadı. Çünkü saati henüz gelmemişti.
    21 İsa yine onlara, "Ben gidiyorum. Beni arayacaksınız
ve günahınızın içinde öleceksiniz. Benim gideceğim yere siz
gelemezsiniz" dedi.
    22 Yahudiler, "Yoksa kendini mi öldürecek?" dediler. "Çünkü,
‘Benim gideceğim yere siz gelemezsiniz’ diyor."
    23 İsa onlara, "Siz aşağıdansınız, ben
yukarıdanım" dedi. "Siz bu dünyadansınız, ben bu
dünyadan değilim. 24 İşte bu nedenle size,
‘Günahlarınızın içinde öleceksiniz’ dedim. Benim O
olduğuma(k) iman etmezseniz, günahlarınızın içinde öleceksiniz."
    25 O’na, "Sen kimsin?" diye sordular.
    İsa, "Başlangıçtan beri size ne söyledimse, O’yum"
dedi. 26 "Sizinle ilgili söyleyecek ve sizleri yargılayacak çok
şeyim var. Beni gönderen gerçektir. Ben O’ndan işittiklerimi dünyaya
bildiriyorum."
    27 İsa’nın kendilerine Baba’dan söz ettiğini
anlamadılar. 28 Bu nedenle İsa şöyle dedi:
"İnsanoğlu’nu* yukarı
kaldırdığınız zaman benim O olduğumu,
kendiliğimden hiçbir şey yapmadığımı, ama bu
sözleri Baba’nın bana öğrettiği gibi söylediğimi anlayacaksınız.
29 Beni gönderen benimledir, O beni yalnız bırakmadı. Çünkü ben
her zaman O’nu hoşnut edeni yaparım."
    30 Bu sözler üzerine birçokları O’na iman etti.

              İbrahim’in çocukları, İblis’in çocukları

    31-32 İsa kendisine iman etmiş olan Yahudilere, "Eğer
benim sözüme bağlı kalırsanız, gerçekten öğrencilerim
olursunuz. Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak"
dedi.
    33 "Biz İbrahim’in soyundanız" diye
karşılık verdiler, "hiçbir zaman kimseye kölelik etmedik.
Nasıl oluyor da sen, ‘Özgür olacaksınız’ diyorsun?"
    34 İsa, "Size doğrusunu söyleyeyim, günah işleyen
herkes günahın kölesidir" dedi. 35 "Köle ev halkının
sürekli bir üyesi değildir, ama oğul sürekli üyesidir. 36 Bunun için,
Oğul sizi özgür kılarsa, gerçekten özgür olursunuz. 37
İbrahim’in soyundan olduğunuzu biliyorum. Yine de beni öldürmek
istiyorsunuz. Çünkü yüreğinizde sözüme yer vermiyorsunuz. 38 Ben
Babamın yanında gördüklerimi söylüyorum, siz de babanızdan
işittiklerinizi yapıyorsunuz."
    39 "Bizim babamız İbrahim’dir" diye
karşılık verdiler.
    İsa, "İbrahim’in çocukları olsaydınız,
İbrahim’in  yaptıklarını yapardınız" dedi.
40 "Ama şimdi beni – Tanrı’dan işittiği gerçeği
sizlere bildireni – öldürmek istiyorsunuz. İbrahim bunu yapmadı. 41
Siz babanızın yaptıklarını
yapıyorsunuz."
    "Biz zinadan doğmadık. Bir tek Babamız var, o da
Tanrı’dır" dediler.
    42 İsa, "Tanrı, Babanız olsaydı, beni
severdiniz" dedi. "Çünkü ben Tanrı’dan çıkıp geldim.
Kendiliğimden gelmedim, beni O gönderdi. 43 Söylediklerimi neden
anlamıyorsunuz? Benim sözümü dinlemeye dayanamıyorsunuz da ondan. 44
Siz babanız İblis’tensiniz* ve babanızın
arzularını yerine getirmek istiyorsunuz. O başlangıçtan
beri katildi. Gerçeğe bağlı kalmadı. Çünkü onda gerçek
yoktur. Yalan söylemesi doğaldır(l). Çünkü o yalancıdır ve
yalanın babasıdır. 45 Ama ben gerçeği söylüyorum.
İşte bunun için bana iman etmiyorsunuz. 46 Hanginiz bana günahlı
olduğumu kanıtlayabilir? Gerçeği söylüyorsam, niçin bana iman
etmiyorsunuz? 47 Tanrı’dan olan, Tanrı’nın sözlerini dinler.
İşte siz, Tanrı’dan olmadığınız için
dinlemiyorsunuz."

                          İsa’nın yüceliği

    48 Yahudiler O’na şu karşılığı verdiler:
"’Sen, cin çarpmış bir Samiriyelisin’ demekte haklı
değil miyiz?"
    49 İsa, "Beni cin çarpmadı" dedi. "Ben Babamı
onurlandırıyorum, ama siz beni aşağılıyorsunuz.
50 Ben kendimi yüceltmek istemiyorum, ama bunu isteyen ve yargılayan biri
vardır. 51 Size doğrusunu söyleyeyim, bir kimse sözüme uyarsa, ölümü
asla görmeyecektir."
    52 Yahudiler, "Seni cinin çarptığını şimdi
anlıyoruz" dediler. "İbrahim öldü, peygamberler de öldüler.
Oysa sen, ‘Bir kimse sözüme uyarsa, ölümü asla tatmayacaktır’ diyorsun. 53
Yoksa sen babamız İbrahim’den üstün müsün? O öldü, peygamberler de
öldüler. Sen kendini kim sanıyorsun?"
    54 İsa şu karşılığı verdi:
"Eğer ben kendimi yüceltirsem, yüceliğim hiçtir. Beni yücelten,
‘Tanrımız’ diye çağırdığınız
Babamdır. 55 Siz O’nu tanımıyorsunuz, ama ben tanırım.
O’nu tanımadığımı söylersem, sizin gibi yalancı
olurum. Ama ben O’nu tanırım ve sözüne uyarım. 56 Babanız
İbrahim günümü göreceği için sevinçle coşmuştu. Gördü ve
sevindi."
    57 Yahudiler, "Sen daha elli yaşında bile değilsin.
İbrahim’i de mi gördün?" dediler.
    58 İsa, "Size doğrusunu söyleyeyim, İbrahim
doğmadan önce ben varım" dedi.
    59 O zaman İsa’yı taşlamak için yerden taş
aldılar, ama O gizlenip tapınaktan çıktı. 

                               Bölüm 9

                    Kör bir adam iyileştiriliyor

    İsa yolda giderken, doğuştan kör bir adam gördü. 2
Öğrencileri İsa’ya, "Rabbî*, kim günah işledi de bu adam
kör oldu? Kendisi mi, yoksa annesi babası mı?" diye
sordular.
    3 İsa şu cevabı verdi: "Ne kendisi, ne de annesi
babası günah işledi. Tanrı’nın işleri onun
yaşamında görülsün diye kör doğdu. 4 Beni gönderenin
işlerini vakit daha gündüzken yapmalıyız. Gece geliyor, o zaman
kimse çalışamaz. 5 Dünyada olduğum sürece dünyanın
ışığı ben’im."
    6 Bu sözleri söyledikten sonra yere tükürdü, tükürükle çamur yaptı ve
çamuru adamın gözlerine sürdü. 7 Adama, "Git, Şiloha havuzunda
yıkan" dedi. Şiloha, ‘gönderilmiş’ anlamına
gelir.
    Adam gidip yıkandı, gözleri açılmış olarak döndü.
8 Komşuları ve onu daha önce dilenirken görenler, "Oturup
dilenen adam değil mi bu?" dediler.
    9 Kimi, "Evet, odur" dedi, kimi de "Hayır, ama ona
benziyor" dedi.
    Kendisi ise, "Ben oyum" dedi.
    10 "Öyleyse, gözlerin nasıl açıldı?" diye
sordular.
    11 O da şöyle cevap verdi: "İsa adındaki adam çamur
yapıp gözlerime sürdü ve bana, ‘Şiloha’ya git, yıkan’ dedi. Ben
de gidip yıkandım ve gözlerim açıldı."
    12 Ona, "Nerede O?" diye sordular.
    "Bilmiyorum" dedi.

                      Ferisilerin soruşturması

    13 Önceleri kör olan adamı Ferisilerin* yanına götürdüler. 14
İsa’nın çamur yapıp adamın gözlerini açtığı
gün Sept* günüydü. 15 Bu nedenle Ferisiler de adama gözlerinin nasıl
açıldığını sordular. O da, "İsa gözlerime
çamur sürdü, yıkandım ve şimdi görüyorum" dedi.
    16 Bunun üzerine Ferisilerin bazıları, "Bu adam
Tanrı’dan değildir" dediler. "Çünkü Sept günüyle ilgili
buyruğa uymuyor."
    Ama başkaları, "Günahkâr bir adam nasıl böyle
mucizeler* yapabilir?" dediler.
    Böylece onların arasında ayrılık doğdu. 17
Önceleri kör olan adama yine sordular: "Senin gözlerini
açtığına göre, O’nun hakkında sen ne dersin?"
    Adam, "O bir peygamberdir" dedi.
    18 Yahudiler, gözleri açılmış olan adamın annesiyle
babasını çağırmadan onun daha önce kör olduğuna ve
gözlerinin açıldığına inanmadılar. 19 Onlara,
"Kör doğdu dediğiniz oğlunuz bu mu? Peki, şimdi
nasıl görüyor?" diye sordular.
    20 Adamın annesiyle babası şu
karşılığı verdiler: "Bunun bizim oğlumuz
olduğunu ve kör doğduğunu biliyoruz. 21 Ama şimdi
nasıl gördüğünü, gözlerini kimin açtığını
bilmiyoruz, ona sorun. Ergin yaştadır, kendisi için kendisi
konuşsun."
    22 Yahudilerden korktukları için böyle konuştular. Çünkü
Yahudiler, İsa’nın Mesih* olduğunu açıkça söyleyeni havra
dışı etmek için aralarında sözbirliği etmişlerdi.
23 Bundan dolayı adamın annesiyle babası, "Ergin
yaştadır, ona sorun" dediler.
    24 Önceleri kör olan adamı ikinci kez çağırıp,
"Tanrı’yı yücelt!" dediler. "Biz bu adamın
günahkâr olduğunu biliyoruz."
    25 O da şöyle cevap verdi: "O’nun günahkâr olup
olmadığını bilmiyorum. Bildiğim bir şey var,
kördüm, şimdi görüyorum."
    26 O zaman ona, "Sana ne yaptı? Gözlerini nasıl
açtı?" dediler.
    27 Onlara, "Size demin söyledim, ama dinlemediniz" dedi.
"Niçin yeniden işitmek istiyorsunuz? Yoksa siz de mi O’nun
öğrencileri olmak niyetindesiniz?"
    28 Adama söverek, "O’nun öğrencisi sensin!" dediler.
"Biz Musa’nın öğrencileriyiz. 29 Tanrı’nın Musa’yla
konuştuğunu biliriz. Ama bu adamın nereden geldiğini
bilmiyoruz."
    30 Adam onlara şu karşılığı verdi:
"Şaşılacak şey! O’nun nereden geldiğini
bilmiyorsunuz, ama gözlerimi O açtı. 31 Tanrı’nın, günahkârları
dinlemediğini biliriz. Ama Tanrı, kendisine tapan ve isteğini
yerine getiren kişiyi dinler. 32 Dünya var olalı, bir kimsenin
doğuştan kör olan birinin gözlerini açtığı
duyulmamıştır. 33 Bu adam Tanrı’dan olmasaydı, hiçbir
şey yapamazdı."
    34 Onlar buna karşılık, "Tamamen günahlar içinde
doğdun, sen mi bize ders vereceksin?" diyerek onu
dışarı attılar.

                            Ruhsal körlük

    35 İsa adamı kovduklarını duydu. Onu bularak, "Sen
İnsanoğlu’na(m) iman ediyor musun?" diye sordu.
    36 Adam şu cevabı verdi: "Efendim, O kimdir? Söyle de
kendisine iman edeyim."
    37 İsa, "O’nu gördün. Şimdi seninle konuşan O’dur"
dedi.
    38 Adam, "Rab, iman ediyorum!" diyerek İsa’ya
tapındı.
    39 İsa, "Görmeyenler görsün, görenler kör olsun diye yargıçlık
etmek üzere bu dünyaya geldim" dedi.
    40 O’nun yanında bulunan bazı Ferisiler bu sözleri işitince,
"Yoksa biz de mi körüz?" diye sordular.
    41 İsa, "Kör olsaydınız günahınız
olmazdı" dedi, "ama şimdi, ‘Görüyoruz’ dediğiniz için
günahınız duruyor. 

                              Bölüm 10

                              İyi çoban

    "Size doğrusunu söyleyeyim, koyun ağılına
kapıdan girmeyip başka yoldan giren kişi hırsız ve
hayduttur. 2 Kapıdan giren ise koyunların çobanıdır. 3
Kapıyı bekleyen ona kapıyı açar. Koyunlar çobanın
sesini işitirler, o da kendi koyunlarını adlarıyla
çağırır ve onları dışarı götürür. 4 Kendi
koyunlarının hepsini dışarı çıkarınca
önlerinden gider, koyunlar da onu izler. Çünkü onun sesini tanırlar. 5 Bir
yabancının peşinden gitmezler, ondan kaçarlar. Çünkü
yabancıların sesini tanımazlar."
    6 İsa onlara bu örneği anlattıysa da, ne demek
istediğini anlamadılar.
    7 Bunun için İsa yine, "Size doğrusunu söyleyeyim"
dedi, "ben koyunların kapısıyım. 8 Benden önce gelenlerin
hepsi hırsız ve hayduttu, ama koyunlar onları dinlemedi. 9
Kapı ben’im. Bir kimse benim aracılığımla içeri
girerse kurtulur. Girer, çıkar ve otlak bulur. 10 Hırsız ancak
çalıp öldürmek ve yok etmek için gelir. Bense insanlar yaşama, bol
yaşama sahip olsunlar diye geldim. 11 Ben iyi çobanım. İyi çoban
koyunları uğruna canını verir. 12 Koyunların
çobanı ve sahibi olmayan ücretli adam, kurdun geldiğini görünce
koyunları bırakıp kaçar. Kurt da onları kapar ve
dağıtır. 13 Adam kaçar. Çünkü ücretlidir ve koyunlar için
kaygı duymaz. 14-15 Ben iyi çobanım. Benimkileri tanırım.
Baba beni tanıdığı, ben de Baba’yı
tanıdığım gibi, benimkiler de beni tanır. Ben
koyunlarımın uğruna canımı veririm. 16 Bu
ağıldan olmayan başka koyunlarım var. Onları da
getirmeliyim. Benim sesimi işitecekler ve tek sürü, tek çoban olacak. 17
Canımı, tekrar geri almak üzere veririm. Bunun için Baba beni sever.
18 Canımı kimse benden alamaz; ben onu kendiliğimden veririm.
Onu vermeye de tekrar geri almaya da yetkim var. Bu buyruğu Babamdan
aldım."
    19 Bu sözlerden dolayı Yahudiler arasında yine ayrılık
doğdu. 20 Birçoğu, "O’nu cin çarpmış, delidir. Niçin
O’nu dinliyorsunuz?" diyorlardı.
    21 Başkaları ise, "Bunlar, cin çarpmış bir
adamın sözleri değildir" dediler. "Cin, körlerin gözlerini
açabilir mi?"

                       Yahudilerin imansızlığı

    22 O sırada Kudüs’te tapınağın
açılışını anma bayramı vardı. Mevsim
kıştı. 23 İsa tapınakta, Süleyman’ın
Eyvanında* yürüyordu. 24 Yahudiler O’nun çevresini sararak, "Bizi
daha ne kadar zaman kuşkuda bırakacaksın?" dediler.
"Eğer Mesih isen, bize açıkça söyle."
    25 İsa onlara şu karşılığı verdi:
"Size söyledim, ama iman etmiyorsunuz. Babamın adıyla
yaptığım işler bana tanıklık ediyor. 26 Ama siz
iman etmiyorsunuz. Çünkü benim koyunlarımdan değilsiniz. 27
Koyunlarım sesimi işitirler. Ben onları tanırım, onlar
da beni izlerler. 28 Onlara sonsuz yaşam veririm; asla mahvolmayacaklar.
Onları hiç kimse elimden kapamaz. 29 Onları bana veren Babam her
şeyden üstündür. Onları Baba’nın elinden kapmaya kimsenin gücü
yetmez. 30 Ben ve Baba biriz."
    31 Yahudiler O’nu taşlamak için yerden yine taş aldılar. 32
İsa onlara, "Size Baba’dan kaynaklanan birçok iyi işler
gösterdim" dedi. "Bu işlerden hangisi için beni
taşlıyorsunuz?"
    33 Yahudiler şöyle cevap verdiler: "Seni iyi işlerden ötürü
değil, küfür ettiğin için taşlıyoruz. İnsan
olduğun halde Tanrı olduğunu ileri sürüyorsun."
    34 İsa şu karşılığı verdi:
"Yasanızda, ‘Siz ilahlarsınız, dedim’ diye yazılı
değil mi? 35 Tanrı, kendilerine sözünü gönderdiği kimseleri
ilahlar diye adlandırır. Kutsal Yazı da geçerliliğini
yitirmez. 36 Baba beni kendine ayırıp dünyaya gönderdi. Öyleyse
‘Tanrı’nın Oğluyum’ dediğim için bana nasıl ‘Küfür ediyorsun’
dersiniz? 37 Eğer Babamın işlerini yapmıyorsam, bana iman
etmeyin. 38 Ama yapıyorsam, bana iman etmeseniz bile,
yaptığım işlere iman edin. Öyle ki, Baba’nın bende,
benim de Baba’da olduğumu bilesiniz ve anlayasınız."
    39 O’nu yine yakalamaya çalıştılarsa da, ellerinden
sıyrılıp kurtuldu.
    40 Tekrar Şeria nehrinin ötesine, Yahya’nın başlangıçta
vaftiz ettiği yere gitti ve orada kaldı. 41 Birçokları,
"Yahya hiç mucize* yapmadı, ama bu adam için söylediklerinin hepsi
doğru çıktı" diyerek İsa’ya geldiler. 42 Ve orada
birçokları O’na iman etti.  

                               Bölüm 11

                           Lazar’ın ölümü

    Meryem ile kızkardeşi Marta’nın köyü olan Beytanya’dan Lazar
adında bir adam hastalanmıştı. 2 Meryem, Rab’be hoş
kokulu yağ sürüp saçlarıyla O’nun ayaklarını silen
kadındı. Hasta Lazar ise Meryem’in kardeşiydi. 3 İki
kızkardeş İsa’ya, "Rab, sevdiğin kişi hasta"
diye haber gönderdiler.
    4 İsa bunu işitince, "Bu hastalık ölümle
sonuçlanmayacak, ama Tanrı’nın yüceliğine ve
dolayısıyla Tanrı Oğlunun yüceltilmesine yarayacak"
dedi.
    5 İsa Marta’yı, kızkardeşini ve Lazar’ı severdi. 6
Bu nedenle, Lazar’ın hasta olduğunu işitince bulunduğu
yerde iki gün daha kaldı. 7 Sonra öğrencilere, "Yahudiye’ye
dönelim" dedi.
    8 Öğrenciler O’na, "Rabbî*" dediler, "Yahudiler demin
seni taşlamaya kalkıştılar. Yine oraya mı
gidiyorsun?"
    9 İsa şu karşılığı verdi: "Günün on
iki saati yok mu? Gündüz yürüyen sendelemez. Çünkü bu dünyanın
ışığını görür. 10 Oysa gece yürüyen sendeler.
Çünkü kendisinde ışık yoktur." 11 Bu sözleri söyledikten
sonra, "Dostumuz Lazar uyumuştur" diye ekledi, "ama onu
uyandırmaya gidiyorum."
    12 Öğrenciler, "Rab" dediler, "uyumuşsa
iyileşecektir."
    13 İsa Lazar’ın ölümünden söz ediyordu, ama onlar olağan
uykudan söz ettiğini sandılar. 14 Bunun üzerine İsa açıkça,
"Lazar öldü" dedi. 15 "İman etmeniz için, orada
bulunmadığıma sizin yararınıza seviniyorum. Şimdi
yanına gidelim."
    16 ‘İkiz'(n) diye anılan Tomas diğer öğrencilere,
"Biz de gidelim, O’nunla birlikte ölelim!" dedi.

                      Marta ile Meryem’in yası

    17 İsa Beytanya’ya yaklaşınca Lazar’ın dört gündür
mezarda olduğunu öğrendi. 18 Beytanya, Kudüs’e on beş ok
atımı* kadar uzaklıktaydı. 19 Yahudilerin birçoğu
Marta ile Meryem’i kardeşlerinin ölümünden dolayı teselli etmek için
yanlarına gelmişlerdi. 20 Marta İsa’nın geldiğini
duyunca O’nu karşılamaya çıktı, Meryem ise evde
kaldı.
    21 Marta İsa’ya, "Rab" dedi, "burada olsaydın,
kardeşim ölmezdi. 22 Şimdi bile, Tanrı’dan ne dilersen
Tanrı’nın onu sana vereceğini biliyorum."
    23 İsa, "Kardeşin dirilecektir" dedi.
    24 Marta, "Son gün, diriliş günü onun dirileceğini
biliyorum" dedi.
    25 İsa ona, "Diriliş ve yaşam ben’im" dedi.
"Bana iman eden kişi ölse de yaşayacaktır. 26 Yaşayan
ve bana iman eden asla ölmeyecek. Buna iman ediyor musun?"
    27 Marta, "Evet, Rab" dedi. "Senin, dünyaya gelecek olan
Tanrı’nın Oğlu Mesih olduğuna iman ettim." 28 Bunu
söyledikten sonra gidip kızkardeşi Meryem’i gizlice
çağırdı. "Öğretmen burada, seni
çağırıyor" dedi.
    29 Meryem bunu işitince hemen kalkıp İsa’nın
yanına gitti. 30 İsa henüz köye varmamıştı, hâlâ
Marta’nın kendisini karşıladığı yerdeydi. 31
Meryem’le birlikte evde bulunan ve kendisini teselli eden Yahudiler, onun
hızla kalkıp dışarı çıktığını
gördüler. Ağlamak için mezara gittiğini sanarak onu izlediler.
    32 Meryem İsa’nın bulunduğu yere vardı. O’nu görünce
ayaklarına kapanarak, "Rab" dedi, "burada olsaydın,
kardeşim ölmezdi."
    33 Meryem’in ve onunla gelen Yahudilerin
ağladığını gören İsa’nın ruhunu hüzün
kapladı, yüreği sızladı. 34 "Onu nereye
koydunuz?" diye sordu.
    O’na, "Rab, gel gör" dediler.
    35 İsa ağladı. 36 Yahudiler, "Bakın, onu ne kadar
seviyormuş!" dediler.
    37 Ama içlerinden bazıları, "Körün gözlerini açan bu
kişi, Lazar’ın ölümünü de önleyemez miydi?" dediler.

                       İsa, Lazar’ı diriltiyor

    38 İsa yine derinden hüzünlenerek mezara vardı. Mezar bir
mağaraydı, girişinde de bir taş duruyordu. 39 İsa,
"Taşı kaldırın!" dedi.
    Ölenin kızkardeşi Marta, "Rab, o artık kokmuştur,
öleli dört gün oldu" dedi.
    40 İsa ona, "Ben sana, ‘iman edersen Tanrı’nın
yüceliğini göreceksin’ demedim mi?" dedi.
    41 Bunun üzerine taşı kaldırdılar. İsa gözlerini
gökyüzüne dikerek şöyle dedi: "Baba, beni işittiğin için
sana şükrediyorum. 42 Beni her zaman işittiğini biliyordum. Ama
bunu, çevrede duran halk için, beni senin gönderdiğine iman etsinler diye
söyledim." 43 Bunları söyledikten sonra yüksek sesle, "Lazar,
dışarı çık!" diye bağırdı.
    44 Ölü, elleri ayakları sargılarla bağlı, yüzü bezle
sarılmış olarak dışarı çıktı. İsa
onlara, "Onu çözün ve bırakın gitsin" dedi.

                       İsa’yı öldürme tasarısı
                 (Mat.26:1-5; Mar.14:1-2; Lu.22:1-2)

    45 O zaman, Meryem’e gelen ve İsa’nın yaptıklarını
gören Yahudilerin birçoğu İsa’ya iman etti. 46 Ama içlerinden
bazıları Ferisilere* giderek İsa’nın
yaptıklarını onlara bildirdiler.
    47 Bunun üzerine başkâhinler ve Ferisiler, Yüksek Kurul’u*
toplayıp dediler ki, "Ne yapacağız? Bu adam birçok
mucizeler* yapıyor. 48 O’nu böyle kendi başına
bırakırsak, herkes O’na iman edecek. Romalılar da gelip yerimizi
ve ulusumuzu ortadan kaldıracaklar."
    49 İçlerinden biri, o yılın başkâhini olan Kayafa,
"Hiçbir şey bilmiyorsunuz" dedi. 50 "Bütün ulus yok
olacağına, halk uğruna bir tek adamın ölmesi sizin için
daha uygun. Bunu anlamıyor musunuz?"
    51-52 Bunu kendiliğinden söylemiyordu. O yılın
başkâhini olarak İsa’nın, ulusun uğruna, ve yalnız
ulusun uğruna değil, Tanrı’nın dağılmış
çocuklarını toplayıp birleştirmek için de öleceğine
ilişkin peygamberlikte bulunuyordu. 53 Böylece o günden itibaren O’nu
öldürmek için düzen kurmaya başladılar.
    54 Bu yüzden İsa artık Yahudiler arasında açıkça
dolaşmaz oldu. Oradan ayrılarak çöle yakın bir yere, Efraim
denilen kente gitti. Öğrencileriyle birlikte orada kaldı. 55
Yahudilerin Fısıh* bayramı yakındı.
Taşradakilerin birçoğu bayramdan önce arınmak için Kudüs’e
gitti. 56 Orada İsa’yı arıyorlardı. Tapınaktayken
birbirlerine, "Ne dersiniz, bayrama hiç gelmeyecek mi?"
diyorlardı.
    57 Başkâhinlerle Ferisiler O’nu yakalayabilmek için, yerini bilenlerin
haber vermesini buyurmuşlardı. 



                              Bölüm 12

                           İsa Beytanya’da
                      (Mat.26:6-13; Mar.14:3-9)

    İsa, Fısıh* bayramından altı gün önce, ölümden
dirilttiği Lazar’ın bulunduğu Beytanya’ya geldi. 2 Orada kendisi
için bir ziyafet düzenlediler. Marta da hizmet ediyordu. İsa’yla birlikte
sofrada oturanlardan biri de Lazar’dı. 3 Meryem, çok değerli saf
hintsümbülü yağından yarım litre(o) getirerek İsa’nın
ayaklarına sürdü ve saçlarıyla ayaklarını sildi. Ev
yağın güzel kokusuyla doldu.
    4-5 Ama öğrencilerinden biri, İsa’yı sonradan ele verecek
olan Yahuda İskariyot, "Bu yağ neden üç yüz dinara*
satılıp parası yoksullara verilmedi?" dedi. 6 Bunu,
yoksullarla ilgilendiği için değil, hırsız olduğu için
söylüyordu. Ortak para kutusu ondaydı ve kutuya konulandan
aşırıyordu.
    7 İsa, "Kadını rahat bırak" dedi. "Bunu
benim gömüleceğim gün için saklasın. 8 Yoksullar her zaman
aranızdadır, ama ben her zaman aranızda
olmayacağım."
    9 Yahudilerden büyük bir kalabalık İsa’nın Beytanya’da
bulunduğunu öğrendi ve yalnız İsa için değil, O’nun
ölümden dirilttiği Lazar’ı da görmek için oraya geldi. 10
Başkâhinler ise Lazar’ı da öldürmeyi tasarladılar. 11 Çünkü onun
yüzünden birçok Yahudi gidip İsa’ya iman ediyordu. 

                       İsa’nın Kudüs’e girişi
               (Mat.21:1-11; Mar.11:1-11; Lu.19:28-40)

    12 Ertesi gün, bayramı kutlamaya gelen büyük kalabalık
İsa’nın Kudüs’e gelmekte olduğunu duydu. 13 Hurma dalları
alarak O’nu karşılamaya çıktılar. "Hozana*! Rab’bin
adıyla gelene, İsrail’in Kralına övgüler olsun!" diye
bağırıyorlardı.
    14-15 İsa bir sıpa bulup üzerine bindi. Yazılmış
olduğu gibi,

        "Korkma, Siyon* kızı!
      Bak, Kralın, bir sıpaya binmiş geliyor."

    16 Öğrencileri ilkin bunları anlamadılar. Ama İsa
yüceltildikten sonra bu sözlerin O’nun hakkında
yazıldığını, halkın bunları O’nun için
yapmış olduğunu hatırladılar. 17 Lazar’ı mezardan
çağırıp ölümden dirilttiği sırada İsa’yla
birlikte bulunan kalabalık buna tanıklık etti. 18 Bunun üzerine
halk İsa’yı karşılamaya çıktı. Çünkü O’nun bu
mucizeyi* yaptığını duymuşlardı. 19 Ferisiler*
ise birbirlerine, "Görüyorsunuz ya, elinizden hiçbir şey gelmiyor.
İşte, tüm dünya O’nun peşine takılmış"
dediler.

                  İsa öleceğini önceden bildiriyor

    20 Bayramda tapınmak üzere Kudüs’e gidenler arasında bazı
Grekler vardı. 21 Bunlar, Celile’nin Beytsayda kentinden olan Filipus’a
gelerek, "Efendimiz, İsa’yı görmek istiyoruz" diye rica
ettiler.
    22 Filipus gitti, bunu Andreya’ya bildirdi. Andreya ve Filipus da gidip
İsa’ya haber verdiler.
    23 İsa, "İnsanoğlu’nun yüceltileceği saat
geldi" diye karşılık verdi. 24 "Size doğrusunu
söyleyeyim, buğday tanesi toprağa düşüp ölmedikçe yalnız
kalır. Ama ölürse çok ürün verir. 25 Canını seven, onu yitirir.
Ama bu dünyada canından nefret eden, onu sonsuz yaşam için
saklayacak. 26 Bana hizmet etmek isteyen, ardımdan gelsin. Ben neredeysem
bana hizmet eden de orada olacak. Baba, bana hizmet edeni
onurlandıracaktır. 27 Şimdi yüreğim
sıkılıyor, ne diyeyim? ‘Baba, beni bu saatten kurtar’ mı
diyeyim? Ama ben bu amaç için bu saate geldim. 28 Baba, adını
yücelt!"
    Bunun üzerine gökten bir ses geldi: "Adımı yücelttim, yine
yücelteceğim."
    29 Orada duran ve bunu işiten kalabalık, "Gök gürledi"
diyordu.
    Başkaları, "Bir melek O’nunla konuştu"
diyordu.
    30 İsa, "Bu ses benim için değil, sizin içindi" dedi.
31 "Bu dünya şimdi yargılanıyor. Bu dünyanın egemeni*
şimdi dışarı atılacak. 32 Ben yerden yukarı
kaldırıldığım zaman bütün insanları kendime
çekeceğim." 33 İsa bunu, nasıl öleceğini belirtmek
için söylüyordu.
    34 Kalabalık O’na şöyle karşılık verdi:
"Kutsal Yasa’dan öğrendiğimize göre Mesih sonsuza dek
kalacaktır. Nasıl oluyor da sen, ‘İnsanoğlu yukarı
kaldırılmalıdır’ diyorsun? Kimdir bu
İnsanoğlu?"
    35 İsa, "Işık, kısa bir süre daha
aranızdadır" dedi. "Sizi karanlık basmasın diye,
ışığınız varken yürüyün. Karanlıkta yürüyen
nereye gittiğini bilmez. 36 Sizde ışık varken ışığa
iman edin ki, ışığın oğulları
olasınız."
    İsa bu sözleri söyledikten sonra uzaklaşıp onlardan
gizlendi. 

                          Yahudilerin inadı

    37 Gözleri önünde bunca mucize yaptığı halde O’na iman
etmediler. 38 Bütün bunlar Yeşaya* peygamberin söylediği şu söz
yerine gelsin diye oldu:

        "Rab, verdiğimiz habere kim inandı?
         Rab’bin gücü(ö) kime gösterildi?"

    39-40 İşte bu yüzden iman edemiyorlardı. Nitekim Yeşaya
başka bir yerde de şöyle demişti:

        "Tanrı onların gözlerini kör etti
         ve yüreklerini nasırlaştırdı.
         Öyle ki, gözleri görmesin,
         yürekleri anlamasın
         ve bana dönmesinler.
         Dönselerdi, onları iyileştirirdim."

    41 Bunları söyleyen Yeşaya, İsa’nın yüceliğini
görmüş ve O’nun hakkında konuşmuştu. 42 Bununla beraber,
önderlerin bile birçoğu İsa’ya iman etti. Ama Ferisiler yüzünden,
havra dışı edilmemek için iman ettiklerini açıkça
söylemediler. 43 Çünkü insandan gelen övgüyü, Tanrı’dan gelen övgüden daha
çok seviyorlardı.
    44 İsa yüksek sesle, "Bana iman eden bana değil, beni
gönderene iman etmiş olur" dedi. 45 "Beni gören, beni göndereni
de görür. 46 Bana iman eden hiç kimse karanlıkta kalmasın diye,
dünyaya ışık olarak geldim. 47 Sözlerimi işitip de onlara
uymayanı ben yargılamam. Çünkü ben dünyayı yargılamaya
değil, dünyayı kurtarmaya geldim. 48 Beni reddeden ve sözlerimi kabul
etmeyen kişiyi yargılayacak biri var. Söylediğim söz o
kişiyi son günde yargılayacaktır. 49 Çünkü ben kendiliğimden
konuşmadım. Beni gönderen Baba’nın kendisi ne söylemem ve ne
konuşmam gerektiğini bana buyurdu. 50 O’nun buyruğunun sonsuz
yaşam olduğunu bilirim. Ne söylüyorsam, Baba’nın bana
söylediği gibi söylüyorum." 

                              Bölüm 13

                       Alçakgönüllülük örneği

    Fısıh* bayramından önceydi. İsa, bu dünyadan
ayrılıp Baba’ya gideceği saatin geldiğini biliyordu.
Dünyada kendisine ait olanları sevmiş olarak sonuna kadar sevdi. 2
Akşam yemeği sırasında İblis*, Simun oğlu Yahuda
İskariyot’un yüreğine İsa’yı ele verme isteğini
koymuştu bile. 3 İsa, Baba’nın her şeyi kendisine emanet
ettiğini, kendisinin Tanrı’dan çıkıp geldiğini ve
Tanrı’ya döneceğini biliyordu. 4 Yemekten kalktı,
abasını bir yana koydu, bir havlu alıp beline doladı. 5
Sonra bir leğene su doldurup öğrencilerin ayaklarını
yıkamaya ve beline doladığı havluyla kurulamaya
başladı.
    6 İsa, Simun Petrus’a geldi. Simun, "Rab, ayaklarımı
sen mi yıkayacaksın?" dedi.
    7 İsa ona şu cevabı verdi: "Ne
yaptığımı şimdi anlayamazsın, ama sonra
anlayacaksın."
    8 Petrus, "Benim ayaklarımı asla
yıkamayacaksın!" dedi.
    İsa, "Seni yıkamazsam benimle payın olmaz"
cevabını verdi.
    9 Simun Petrus, "Rab, yalnız ayaklarımı değil,
ellerimi de başımı da yıka!" dedi.
    10 İsa ona dedi ki, "Yıkanmış olan tamamen temizdir;
ayaklarının yıkanmasından başka ihtiyacı yoktur.
Sizler de temizsiniz, ama hepiniz değil." 11 İsa, kendisini
kimin ele vereceğini biliyordu. Bu nedenle, "Hepiniz temiz
değilsiniz" demişti.
    12 Onların ayaklarını yıkadıktan sonra giyinip
yine sofraya oturdu. Onlara, "Size ne yaptığımı
anlıyor musunuz?" dedi. 13 "Siz beni Öğretmen ve Rab diye
çağırıyorsunuz. Doğru söylüyorsunuz, öyleyim. 14 Ben Rab ve
Öğretmen olduğum halde ayaklarınızı yıkadım;
öyleyse, sizler de birbirinizin ayaklarını yıkamalısınız.
15 Size yaptığımın aynısını yapmanız
için bir örnek verdim. 16 Size doğrusunu söyleyeyim, köle efendisinden
üstün değildir. Elçi de kendisini gönderenden üstün değildir. 17
Madem ki bu şeyleri biliyorsunuz, onları yaparsanız size ne
mutlu!

                            İsa’ya ihanet
              (Mat.26:20-25; Mar.14:17-21; Lu.22:21-23)

    18 "Hepiniz için söylemiyorum, ben seçtiklerimi bilirim. Ama,
‘Ekmeğimi yiyen bana el kaldırdı'(p) diyen Kutsal Yazı
yerine gelsin diye böyle oluyor. 19 Size şimdiden, bunlar olmadan önce
söylüyorum ki, bunlar olunca, benim O olduğuma(k) inanasınız. 20
Size doğrusunu söyleyeyim, benim gönderdiğim herhangi bir kimseyi
kabul eden beni kabul etmiş olur. Beni kabul eden de beni göndereni kabul
etmiş olur."
    21 İsa bunları söyledikten sonra ruhunda derin bir
sıkıntı duydu. Açıkça konuşarak, "Size
doğrusunu söyleyeyim, sizden biri beni ele verecek" dedi.
    22 Öğrenciler, kimden söz ettiğini merak ederek birbirlerine
baktılar. 23 Öğrencilerinden biri İsa’nın bağrına
yaslanmıştı. İsa onu severdi. 24 Simun Petrus bu
öğrenciye, kimden söz ettiğini İsa’ya sorsun diye işaret
etti. 25 O da İsa’nın göğsüne yaslanmış durumda,
"Rab, o kimdir?" diye sordu.
    26 İsa, "Lokmayı yemeğe banıp kime verirsem
odur" diye cevap verdi. Sonra lokmayı banıp Simun
İskariyot’un oğlu Yahuda’ya verdi. 27 Yahuda lokmayı alır
almaz Şeytan onun içine girdi. İsa da ona,
"Yapacağını tez yap!" dedi.
    28 Sofrada oturanların hiçbiri, İsa’nın ona bu sözleri neden
söylediğini anlamadı. 29 Para kutusu Yahuda’da olduğundan,
bazıları İsa’nın ona, "Bayram için bize gerekli
şeyleri al" ya da, "Yoksullara bir şey ver" demek
istediğini sandılar. 30 Yahuda lokmayı aldıktan hemen sonra
dışarı çıktı. Gece olmuştu.

                          Birbirinizi sevin

    31 Yahuda dışarı çıkınca İsa,
"İnsanoğlu şimdi yüceltilmiştir" dedi.
"Tanrı da O’nda yüceltilmiş oluyor. 32 Tanrı O’nda
yüceltildiğine göre, Tanrı da O’nu kendinde yüceltecek, ve hemen
yüceltecektir. 33 Çocuklar! Kısa bir süre daha sizinleyim. Beni arayacaksınız,
ama Yahudilere söylediğim gibi, şimdi size de söylüyorum, benim
gideceğim yere siz gelemezsiniz. 34 Size yeni bir buyruk veriyorum:
birbirinizi sevin. Sizi sevdiğim gibi siz de birbirinizi sevin. 35
Birbirinize sevginiz olursa, herkes bununla benim öğrencilerim
olduğunuzu anlayacaktır."

                     Petrus, İsa’yı inkâr edecek
              (Mat.26:31-35; Mar.14:27-31; Lu.22:31-34)

    36 Simun Petrus O’na, "Rab, nereye gidiyorsun?" diye sordu.
    İsa, "Gideceğim yere şimdilik ardımdan gelemezsin,
ama sonra geleceksin" diye cevap verdi.
    37 Petrus O’na, "Rab, neden şimdi senin ardından
gelemeyeyim? Senin için canımı veririm!" dedi.
    38 İsa şöyle cevap verdi: "Benim için canını
mı vereceksin? Sana doğrusunu söyleyeyim, horoz ötmeden sen beni üç
kez inkâr edeceksin." 

                              Bölüm 14

                      İsa – Tanrı’ya giden yol

    "Yüreğiniz sıkılmasın. Tanrı’ya iman edin,
bana da iman edin. 2 Babamın evinde yaşanacak çok yerler vardır.
Öyle olmasa size söylerdim. Çünkü size yer hazırlamaya gidiyorum. 3 Gider
ve size yer hazırlarsam, siz de benim bulunduğum yerde
olasınız diye yine gelip sizi yanıma alacağım. 4 Benim
gideceğim yerin yolunu biliyorsunuz."
    5 Tomas, "Rab, senin nereye gideceğini bilmiyoruz, yolu
nasıl bilebiliriz?" dedi.
    6 İsa ona, "Yol, gerçek ve yaşam ben’im" dedi.
"Benim aracılığım olmadan Baba’ya kimse gelemez. 7
Beni tanımış olsaydınız, Babamı da
tanıyacaktınız. Artık O’nu tanıyorsunuz, O’nu
gördünüz."
    8 Filipus, "Rab, bize Baba’yı göster, bu bize yeter"
dedi.
    9 İsa, "Filipus" dedi, "bunca zamandır sizinle
birlikteyim. Beni daha tanımadın mı? Beni görmüş olan,
Baba’yı görmüştür. Sen nasıl, ‘Bize Baba’yı göster’
diyorsun? 10 Benim Baba’da, Baba’nın da bende olduğuna inanmıyor
musun? Size söylediğim sözleri kendiliğimden söylemiyorum, ama bende
yaşayan Baba kendi işlerini yapıyor. 11 Bana iman edin; ben
Baba’dayım, Baba da bendedir. Hiç değilse bu işlerden
dolayı iman edin. 12 Size doğrusunu söyleyeyim, benim
yaptığım işleri bana iman edenin kendisi de yapacak; hatta
daha büyüklerini de yapacaktır. Çünkü ben Baba’ya gidiyorum. 13 Baba
Oğul’da yüceltilsin diye, benim adımla her ne dilerseniz
yapacağım. 14 Benim adımla bir şey dilerseniz
yapacağım.

                          Kutsal Ruh vaadi

    15 "Beni seviyorsanız, buyruklarımı yerine
getirirsiniz. 16-17 Ben de Baba’dan dileyeceğim ve O, sonsuza dek sizinle
birlikte olsun diye size başka bir Yardımcı*, Gerçeğin
Ruhunu verecek. Dünya O’nu kabul edemez. Çünkü O’nu ne görür, ne de tanır.
Siz O’nu tanıyorsunuz. Çünkü O aranızda yaşıyor ve içinizde
olacaktır. 18 Sizi öksüz bırakmayacağım, size geri
döneceğim. 19 Az sonra dünya artık beni görmeyecek, ama siz beni göreceksiniz.
Ben yaşadığım için siz de yaşayacaksınız. 20
O gün anlayacaksınız ki, ben Babamdayım, siz bendesiniz, ben de
sizdeyim. 21 Kim buyruklarımı bilir ve yerine getirirse, işte
beni seven odur. Beni seveni Babam da sevecektir. Ben de onu seveceğim ve
kendimi ona göstereceğim."
    22 Yahuda – İskariyot değil – O’na, "Rab, nasıl olur da
kendini dünyaya göstermeyip bize göstereceksin?" diye sordu.
    23 İsa ona şu karşılığı verdi:
"Beni seven sözüme uyar, Babam da onu sever. Biz de ona gelir, onunla
birlikte yaşarız. 24 Beni sevmeyen, sözlerime uymaz.
İşittiğiniz söz benim değil, beni gönderen
Baba’nındır.
    25 "Ben daha aranızdayken size bunları söyledim. 26 Ama
Baba’nın benim adımla göndereceği Yardımcı, Kutsal
Ruh, size her şeyi öğretecek, bütün söylediklerimi size
hatırlatacak. 27 Size esenlik bırakıyorum, size kendi
esenliğimi veriyorum. Ben size dünyanın verdiği gibi vermiyorum.
Yüreğiniz sıkılmasın ve korkmasın. 28 Size,
‘Gidiyorum, ama yanınıza döneceğim’ dediğimi
işittiniz. Beni sevseydiniz, Baba’ya gideceğim için sevinirdiniz.
Çünkü Baba benden üstündür. 29 Bunları size şimdiden, her şey
olup bitmeden önce söyledim. Öyle ki, bunlar olunca inanasınız. 30
Artık sizinle uzun uzun konuşmayacağım. Çünkü bu
dünyanın egemeni* geliyor. Onun benim üzerimde hiçbir yetkisi yoktur. 31
Ama dünyanın, Baba’yı sevdiğimi ve Baba’nın bana
buyurduğu her şeyi yerine getirdiğimi anlamasını
istiyorum. Kalkın, buradan gidelim. 

                              Bölüm 15

                          Asma ile çubuklar

    "Ben gerçek asmayım ve Babam bağcıdır. 2 Bende
olup meyve vermeyen her çubuğu kesip atar, her meyve vereni de daha çok
versin diye budar(r). 3 Size söylediğim sözle siz şimdiden
temizsiniz. 4 Bende kalın, ben de sizde kalayım. Çubuk asmada
kalmazsa kendiliğinden meyve veremez. Bunun gibi, siz de bende kalmazsanız
meyve veremezsiniz. 5 Ben asmayım, siz çubuklarsınız. Bende
kalan ve benim kendisinde kaldığım kişi çok meyve verir.
Çünkü bensiz hiçbir şey yapamazsınız. 6 Bir kimse bende
kalmazsa, çubuk gibi dışarı atılır ve kurur.
Böylelerini toplar, ateşe atıp yakarlar. 7 Siz bende
kalırsanız ve sözlerim sizde kalırsa, ne isterseniz dileyin,
size verilecektir. 8 Babam çok meyve vermenizle yüceltilir. Böylelikle
öğrencilerim olursunuz.
    9 "Baba’nın beni sevdiği gibi, ben de sizi sevdim. Benim
sevgimde kalın. 10 Eğer buyruklarımı yerine getirirseniz
sevgimde kalırsınız, tıpkı benim de Babamın
buyruklarını yerine getirdiğim ve sevgisinde
kaldığım gibi…11 Bunları size, sevincim sizde olsun ve
sevinciniz tamamlansın diye söyledim. 12 Benim buyruğum şudur:
sizi sevdiğim gibi birbirinizi sevin. 13 Hiç kimsede, insanın,
dostları uğruna canını vermesinden daha büyük bir sevgi
yoktur. 14 Size buyurduklarımı yaparsanız, benim dostlarım
olursunuz. 15 Artık size kul demem. Çünkü kul efendisinin ne
yaptığını bilmez. Size dost dedim. Çünkü Babamdan bütün
işittiklerimi size bildirdim. 16 Siz beni seçmediniz, ben sizi seçtim.
Gidip meyve veresiniz, meyveniz de kalıcı olsun diye sizi ben
atadım. Öyle ki, benim adımla Baba’dan ne dilerseniz size versin. 17
Size şu buyruğu veriyorum: birbirinizi sevin!

                          Dünyanın nefreti

    18 Dünya sizden nefret ederse, sizden önce benden nefret etmiş
olduğunu bilin. 19 Dünyadan olsaydınız, dünya kendisine ait
olanı severdi. Ne var ki, dünyanın değilsiniz; ben sizi dünyadan
seçtim. Bunun için dünya sizden nefret ediyor. 20 Benim size söylediğim
sözü hatırlayın: ‘Köle, efendisinden üstün değildir.’ Bana
zulmettilerse, size de zulmedecekler. Benim sözüme uydularsa, sizinkine de
uyacaklar. 21 Bütün bunları size benim adımdan ötürü yapacaklar.
Çünkü beni göndereni tanımıyorlar. 22 Eğer gelmemiş ve
onlara söylememiş olsaydım, günahları olmazdı; ama
şimdi günahları için özürleri yoktur. 23 Benden nefret eden, Babamdan
da nefret eder. 24 Başka hiç kimsenin yapmadığı işleri
onların arasında yapmamış olsaydım, günahları
olmazdı. Şimdiyse yaptıklarımı gördükleri halde hem
benden hem de Babamdan nefret ettiler. 25 Bu, yasalarında
yazılı, ‘Hiçbir neden yokken benden nefret ettiler’ sözü yerine
gelsin diye oldu.
    26 "Baba’dan size göndereceğim Yardımcı*, yani Baba’dan
çıkan Gerçeğin Ruhu geldiği zaman, O bana tanıklık
edecek. 27 Siz de tanıklık edeceksiniz. Çünkü başlangıçtan
beri benimle birliktesiniz. 

                              Bölüm 16

    "Bunları size, sendeleyip düşmeyesiniz diye söyledim. 2 Sizi
havra dışı edecekler. Evet, öyle bir saat geliyor ki, sizi
öldüren herkes Tanrı’ya hizmet ettiğini sanacak. 3 Bunları, ne
Baba’yı ne de beni tanımadıkları için yapacaklar. 4 Bunları
size şimdiden bildiriyorum. Öyle ki, saati gelince bunları size
söylediğimi hatırlayasınız.  Başlangıçta
bunları size söylemedim. Çünkü sizinle birlikteydim.

                       Kutsal Ruh’un işleyişi

    5 "Şimdiyse beni gönderenin yanına gidiyorum. Ne var ki,
içinizden hiçbiri bana, ‘Nereye gidiyorsun?’ diye sormuyor. 6 Ama size
bunları söylediğim için yüreğiniz elemle doldu. 7 Size
gerçeği söylüyorum, benim gidişim sizin yararınızadır.
Gitmezsem, Yardımcı* size gelmez. Ama gidersem, O’nu size gönderirim.
8 O gelince dünyanın günah, doğruluk ve gelecek yargı
konusundaki suçluluğunu dünyaya gösterecektir. 9 Günah konusunda – çünkü
bana iman etmezler. 10 Doğruluk konusunda – çünkü Baba’ya gidiyorum ve
artık beni görmezsiniz. 11 Yargı konusunda – çünkü bu dünyanın
egemeni* yargılanmış bulunuyor.
    12 "Size daha çok söyleyeceklerim var, ama şimdi bunlara
dayanamazsınız. 13 Ne var ki O, yani Gerçeğin Ruhu gelince, sizi
her gerçeğe yöneltecek. O kendiliğinden konuşmayacak,
yalnız işittiklerini söyleyecek ve gelecekte olacakları size
bildirecek. 14 O beni yüceltecek. Çünkü benim olandan alacak ve size
bildirecek. 15 Baba’nın her nesi varsa benimdir. ‘Benim olandan alacak ve
size bildirecek’ dememin nedeni budur.
    16 "Kısa süre sonra beni artık görmeyeceksiniz; yine
kısa süre sonra beni göreceksiniz."

                     Eleminiz sevince dönüşecek

    17 Öğrencilerinden bazıları birbirlerine şöyle dediler:
"’Kısa süre sonra beni görmeyeceksiniz; yine kısa süre sonra
beni göreceksiniz’ ve ‘çünkü Baba’ya gidiyorum’ diyor. Ne demek istiyor?"
18 Böylece, "’Kısa süre’ dediği nedir? Söylediklerini
anlamıyoruz" diyorlardı.
    19 İsa kendisine soru sormak istediklerini anladı. Onlara dedi
ki, "’Kısa süre sonra beni görmeyeceksiniz; yine kısa süre sonra
beni göreceksiniz’ dedim. Birbirinizle bu sözü mü tartışıyorsunuz?
20 Size doğrusunu söyleyeyim, siz ağlayıp yas
tutacaksınız, dünya ise sevinecektir. Elem çekeceksiniz, ama eleminiz
sevince dönüşecek. 21 Kadın doğum yapacağı zaman
ağrı çeker. Çünkü saati gelmiştir. Ama doğurunca, dünyaya
bir çocuk getirmenin sevinciyle çektiği acıyı unutur. 22 Bunun
gibi, siz de şimdi elem çekiyorsunuz, ama sizi yine göreceğim ve
yüreğiniz sevinecek. Sevincinizi kimse sizden alamayacak. 23 O gün bana
hiçbir şey sormayacaksınız. Size doğrusunu söyleyeyim,
benim adımla Baba’dan ne dilerseniz, onu size verecektir. 24 Şimdiye
dek benim adımla bir şey dilemediniz. Dileyin, alacaksınız.
Öyle ki, sevinciniz tamamlansın.
    25 "Size bunları örneklerle anlattım. Öyle bir saat geliyor
ki, artık örneklerle konuşmayacağım, ama Baba’yı size
açıkça tanıtacağım. 26 O gün dileyeceğinizi benim
adımla dileyeceksiniz. Sizin için Baba’dan istekte
bulunacağımı söylemiyorum. 27 Çünkü beni sevdiğiniz ve
Baba’dan çıkıp geldiğime iman ettiğiniz için Baba’nın
kendisi sizi seviyor. 28 Ben Baba’dan çıkıp dünyaya geldim.
Şimdi dünyayı bırakıp Baba’ya dönüyorum."
    29 Öğrencileri, "İşte, şimdi açıkça
konuşuyorsun, hiç örnek kullanmıyorsun" dediler. 30
"Şimdi senin her şeyi bildiğini anlıyoruz. Kimsenin
sana soru sormasına gerek yok. Tanrı’dan geldiğine bunun için
iman ediyoruz."
    31 İsa onlara, "Şimdi iman ediyor musunuz?" diye
karşılık verdi. 32 "İşte, hepinizin evlerinize
gitmek üzere dağılacağınız ve beni yalnız
bırakacağınız saat geliyor, geldi bile. Ama ben yalnız
değilim, Baba benimle birliktedir. 33 Bunları size, bende
esenliğiniz olsun diye söyledim. Dünyada sıkıntınız
olacak. Ama cesur olun, ben dünyayı yendim!" 

                              Bölüm 17

                           İsa dua ediyor

    İsa bunları söyledikten sonra, gözlerini gökyüzüne dikip
şöyle dedi: "Baba, saat geldi. Oğlunu yücelt ki, Oğul da
seni yüceltsin. 2 Çünkü sen O’na tüm insanlık üzerinde yetki verdin. Öyle
ki, O’na verdiklerinin hepsine sonsuz yaşam versin. 3 Sonsuz yaşam,
tek gerçek Tanrı olan seni ve gönderdiğin İsa Mesih’i
tanımalarıdır. 4 Yapmam için bana verdiğin işi
tamamlamakla seni yeryüzünde yücelttim. 5 Baba, dünya var olmadan önce ben
senin yanındayken sahip olduğum yücelikle şimdi beni
yanında yücelt.
    6 "Dünyadan bana verdiğin insanlara senin adını açıkladım.
Onlar senindiler, bana verdin ve senin sözüne uydular. 7 Bana verdiğin her
şeyin senden olduğunu şimdi biliyorlar. 8 Çünkü bana
ilettiğin sözleri onlara ilettim, onlar da kabul ettiler. Senden
çıkıp geldiğimi gerçekten anladılar, beni senin gönderdiğine
iman ettiler. 9 Onlar için istekte bulunuyorum. Dünya için değil, bana
verdiğin kimseler için istekte bulunuyorum. Çünkü onlar senindir. 10 Benim
olan her şey senindir, seninkiler de benimdir. Ben onlarda yüceltildim. 11
Ben artık dünyada değilim, ama onlar dünyadalar. Ben sana geliyorum.
Kutsal Baba, onları bana verdiğin adınla koru ki, bizim gibi bir
olsunlar. 12 Kendileriyle birlikte olduğum sürece, bana verdiğin
adınla onları esirgeyip korudum. Kutsal Yazı yerine gelsin diye,
mahva giden adamdan(s) başka içlerinden hiçbiri mahvolmadı.
    13 "İşte şimdi sana geliyorum. Sevincimin onlarda
tamamlanması için bunları dünyadayken söylüyorum. 14 Ben onlara senin
sözünü ilettim, dünya ise onlardan nefret etti. Çünkü ben dünyadan
olmadığım gibi, onlar da dünyadan değiller. 15 Onları
dünyadan uzaklaştırmanı değil, kötü olandan* korumanı
istiyorum. 16 Ben dünyadan olmadığım gibi, onlar da dünyadan
değiller. 17 Onları gerçekle kutsal kıl. Senin sözün gerçektir.
18 Sen beni dünyaya gönderdiğin gibi, ben de onları dünyaya
gönderdim. 19 Onlar da gerçekle kutsal kılınsınlar diye kendimi
onların uğruna adıyorum(ş).
    20-21 "Yalnız onlar için değil, onların sözüyle bana
iman edenler için de istekte bulunuyorum, hepsi bir olsunlar. Baba, senin bende
olduğun ve benim sende olduğum gibi, onlar da bizde olsunlar. Dünya
da beni senin gönderdiğine iman etsin. 22 Bana verdiğin yüceliği
onlara verdim. Öyle ki, bizim bir olduğumuz gibi bir olsunlar. 23 Ben
onlarda, sen bende olmak üzere tam bir birlik içinde bulunsunlar ki, dünya beni
senin gönderdiğini, beni sevdiğin gibi onları da sevdiğini
anlasın. 24 Baba, bana verdiklerinin de bulunduğum yerde benimle
birlikte olmalarını ve benim yüceliğimi, bana verdiğin
yüceliği görmelerini istiyorum. Çünkü dünyanın kuruluşundan önce
sen beni sevdin. 25 Adil Baba, dünya seni tanımıyor, ama ben seni
tanıyorum. Bunlar da beni senin gönderdiğini biliyorlar. 26 Bana olan
sevgin onlarda olsun, ben de onlarda olayım diye senin adını
onlara bildirdim ve bildirmeye devam edeceğim." 

                              Bölüm 18

                          İsa tutuklanıyor
              (Mat.26:47-56; Mar.14:43-50; Lu.22:47-53)

    İsa bu sözleri söyledikten sonra öğrencileriyle birlikte
dışarı çıkıp Kidron vadisinin ötesine geçti. Orada bir
bahçe vardı. İsa’yla öğrencileri bu bahçeye girdiler. 2 O’nu ele
veren Yahuda da burayı biliyordu. Çünkü İsa, öğrencileriyle
orada sık sık buluşurdu. 3 Böylece Yahuda, yanına bir bölük
askerle başkâhinlerin ve Ferisilerin* gönderdiği görevlileri alarak
oraya geldi. Onların ellerinde fenerler, meşaleler ve silahlar
vardı.
    4 İsa, başına geleceklerin hepsini biliyordu. Öne
çıkıp onlara, "Kimi arıyorsunuz?" diye sordu.
    5 "Nasıralı İsa’yı" diye
karşılık verdiler.
    İsa onlara, "Ben’im" dedi.
    O’nu ele veren Yahuda da onlarla birlikte duruyordu. 6 İsa,
"Ben’im" deyince gerileyip yere düştüler.
    7 Bunun üzerine İsa onlara yine, "Kimi arıyorsunuz?"
diye sordu.
    "Nasıralı İsa’yı" dediler.
    8 İsa, "Size söyledim, ben’im" dedi. "Eğer beni
arıyorsanız, bunları bırakın gitsinler." 9
Kendisinin daha önce söylediği, "Senin bana verdiklerinden hiçbirini
yitirmedim" şeklindeki sözü yerine gelsin diye böyle
konuştu.
    10 Simun Petrus yanında taşıdığı
kılıcı çekti, başkâhinin Malkus adındaki kölesine
vurup sağ kulağını kopardı.
    11 İsa Petrus’a, "Kılıcını kınına
koy! Baba’nın bana verdiği kâseden içmeyeyim mi?" dedi.
    12 Bunun üzerine asker bölüğü, komutan ve Yahudilerin gönderdiği
görevliler İsa’yı tutup bağladılar. 13 O’nu önce, o
yılın başkâhini olan Kayafa’nın kayınbabası
Hanna’ya götürdüler. 14 Halkın uğruna bir tek adamın ölmesinin
daha uygun olduğunu Yahudilere öğütleyen Kayafa idi.

                        Petrus’un ilk inkârı
              (Mat.26:69-70; Mar.14:66-68; Lu.22:55-57)

    15 Simun Petrus’la başka bir öğrenci İsa’nın
ardından gidiyorlardı. O öğrenci başkâhinin
tanıdığı olduğu için İsa’yla birlikte
başkâhinin avlusuna girdi. 16 Petrus ise dışarıda,
kapının yanında duruyordu. Başkâhinin
tanıdığı öbür öğrenci dışarı
çıkıp kapıcı kızla konuştu ve Petrus’u içeri
götürdü. 17 Kapıcı kız Petrus’a, "Sen de bu adamın
öğrencilerinden değil misin?" diye sordu.
    Petrus, "Hayır, değilim" dedi.
    18 Hava soğuk olduğu için köleler ve nöbetçiler
yaktıkları kömür ateşinin çevresinde durmuş
ısınıyorlardı. Petrus da onlarla birlikte durmuş
ısınıyordu.

                       Başkâhinin soruşturması
              (Mat.26:59-66; Mar.14:55-64; Lu.22:66-71)

    19 Başkâhin İsa’ya, öğrencileri ve öğretişiyle
ilgili sorular sordu. 20 İsa ona şöyle cevap verdi: "Ben
söylediklerimi dünyaya açıkça söyledim. Her zaman bütün Yahudilerin
toplandıkları havralarda ve tapınakta ders verdim. Gizli hiçbir
şey söylemedim. 21 Beni neden sorguya çekiyorsun? Konuştuklarımı
işitenlerden sor. Onlar ne söylediğimi biliyorlar."
    22 İsa bunları söyleyince, yanında duran görevlilerden biri,
"Başkâhine nasıl böyle karşılık verirsin?"
diyerek O’na bir tokat attı.
    23 İsa ona, "Eğer yanlış bir şey söyledimse,
yanlışımı göster!" diye cevap verdi. "Ama
söylediklerim doğruysa, niçin bana vuruyorsun?"
    24 Bunun üzerine Hanna O’nu bağlı olarak başkâhin Kayafa’ya
gönderdi.

                  Petrus’un ikinci ve üçüncü inkârı
              (Mat.26:71-75; Mar.14:69-72; Lu.22:58-62)

    25 Simun Petrus hâlâ ateşin yanında durmuş
ısınıyordu. O’na, "Sen de O’nun öğrencilerinden
değil misin?" dediler.
    "Hayır, değilim" diyerek inkâr etti.
    26 Başkâhinin kölelerinden biri, Petrus’un, kulağını
kestiği adamın akrabasıydı. Bu köle Petrus’a,
"Bahçede, seni O’nunla birlikte görmedim mi?" diye sordu.
    27 Petrus yine inkâr etti ve tam o anda horoz öttü.

                     İsa, vali Pilatus’un önünde
          (Mat.27:1-2,11-31; Mar.15:1-20; Lu.23:1-5,13-25)

    28 Sabah erkenden Yahudiler İsa’yı Kayafa’nın yanından
alarak vali konağına götürdüler. Dinsel kuralları bozmamak(t) ve
Fısıh* yemeğini yiyebilmek için kendileri vali
konağına girmediler. 29 Bunun üzerine Pilatus* dışarı
çıkıp yanlarına geldi. "Bu adamı neyle
suçluyorsunuz?" diye sordu.
    30 Ona şu karşılığı verdiler: "Bu adam
kötülük eden biri olmasaydı, O’nu sana getirmezdik."
    31 Pilatus onlara, "O’nu siz alın, kendi yasanıza göre
yargılayın" dedi.
    Yahudiler, "Bizim hiç kimseyi ölüm cezasına çarptırmaya
yetkimiz yok" dediler.
    32 Bu şeyler, İsa’nın nasıl öleceğini belirtmek
için söylediği sözler yerine gelsin diye oldu.
    33 Pilatus yine vali konağına girdi. İsa’yı
çağırıp O’na, "Sen Yahudilerin kralı
mısın?" diye sordu.
    34 İsa şöyle karşılık verdi: "Bunu
kendiliğinden mi söylüyorsun, yoksa benim hakkımda
başkaları mı sana söyledi?"
    35 Pilatus, "Ben Yahudi miyim?" dedi. "Seni bana kendi
ulusun ve başkâhinlerin teslim ettiler. Ne yaptın?"
    36 İsa, "Benim krallığım bu dünyadan
değildir" diye karşılık verdi.
"Krallığım bu dünyadan olsaydı, yandaşlarım,
Yahudilere teslim edilmemem için savaşırlardı. Oysa benim
krallığım buradan değildir."
    37 Pilatus, "Demek sen bir kralsın, öyle mi?" dedi.
    İsa, "Söylediğin gibi, ben kralım"
karşılığını verdi. "Ben gerçeğe
tanıklık etmek için doğdum, bunun için dünyaya geldim. Gerçekten
yana olan herkes benim sesimi işitir."
    38 Pilatus O’na, "Gerçek nedir?" diye sordu.
    Bunu söyledikten sonra Pilatus yine dışarıya, Yahudilerin
yanına çıktı. Onlara, "Ben O’nda hiçbir suç
görmüyorum" dedi. 39 "Ama sizin bir geleneğiniz var, her
Fısıh bayramında sizin için birini salıveriyorum.
Yahudilerin Kralını sizin için salıvermemi ister
misiniz?"
    40 Onlar yine, "Bu adamı değil, Barabas’ı
isteriz!" diye bağrıştılar.
    Oysa Barabas bir hayduttu. 

                              Bölüm 19

                      İsa ölüme mahkûm ediliyor

    O zaman Pilatus İsa’yı tutup kamçılattı. 2 Askerler de
dikenlerden bir taç örüp O’nun başına geçirdiler. Sonra O’na mor
renkte bir kaftan giydirdiler. 3 Önüne geliyor, "Yaşa, ey Yahudilerin
Kralı!" diyor, yüzüne tokat atıyorlardı.
    4 Pilatus yine dışarı çıktı. Yahudilere,
"İşte, O’nu dışarıya, size getiriyorum. O’nda
hiçbir suç bulmadığımı bilesiniz" dedi.
    5 Böylece İsa, başındaki dikenli taç ve üzerindeki mor
kaftanla dışarı çıktı. Pilatus onlara,
"İşte o adam!" dedi.
    6 Başkâhinler ve görevliler İsa’yı görünce,
"Çarmıha ger, çarmıha ger!" diye
bağırdılar.
    Pilatus, "O’nu kendiniz alın, çarmıha gerin!" dedi.
"Ben O’nda bir suç görmüyorum!"
    7 Yahudiler şu karşılığı verdiler:
"Bizim bir yasamız var, o yasaya göre O’nun ölmesi gerekir. Çünkü
kendisinin Tanrı Oğlu olduğunu ileri sürüyor."
    8 Pilatus bu sözü işitince daha çok korktu. 9 Yine vali
konağına girip İsa’ya, "Sen nereden geliyorsun?" diye
sordu.
    İsa ona cevap vermedi.
    10 Pilatus, "Benimle konuşmayacak mısın?" dedi.
"Seni salıvermeye yetkim olduğu gibi, çarmıha germeye de
yetkim olduğunu bilmiyor musun?"
    11 İsa, "Sana gökten verilmemiş olsaydı, benim üzerimde
hiçbir yetkin olmazdı" diye karşılık verdi. "Bu
nedenle beni sana teslim edenin günahı daha büyüktür."
    12 Bunun üzerine Pilatus İsa’yı salıvermek istedi. Ama
Yahudiler, "Bu adamı salıverirsen, Sezar’ın* dostu
değilsin!" diye bağrıştılar. "Kral
olduğunu ileri süren herkes Sezar’a karşı gelmiş
olur."
    13 Pilatus bu sözleri işitince İsa’yı dışarı
çıkardı. Taş Döşeme – İbranicede* Gabbata – denilen
yerde yargı kürsüsüne oturdu. 14 O gün Fısıh* bayramına
hazırlık günüydü. Saat* on iki sularıydı. Pilatus
Yahudilere, "İşte, sizin Kralınız!" dedi.
    15 Onlar, "Yok et O’nu! Yok et, çarmıha ger!" diye
bağrıştılar.
    Pilatus, "Kralınızı mı çarmıha gereyim?"
diye sordu.
    Başkâhinler, "Sezar’dan başka kralımız yok!"
karşılığını verdiler. 16 Bunun üzerine Pilatus
İsa’yı, çarmıha gerilmek üzere onlara teslim etti.

                        İsa çarmıha geriliyor
              (Mat.27:32-44; Mar.15:21-32; Lu.23:26-43)

    17 Askerler İsa’yı alıp götürdüler. İsa
çarmıhını kendisi taşıyıp Kafatası –
İbranicede Golgota – denilen yere çıktı. 18 O’nu orada
çarmıha gerdiler. O’nunla birlikte iki kişiyi daha, İsa ortada,
onlar da iki yanında olmak üzere çarmıha gerdiler. 19 Pilatus bir de
yafta yazıp çarmıhın üzerine astırdı. Yaftada
şöyle yazılıydı:

        ‘NASIRALI İSA – YAHUDİLERİN KRALI.’  20 İsa’nın
çarmıha gerildiği yer kente yakındı. Böylece İbranice,
Latince ve Grekçe yazılmış olan bu yaftayı Yahudilerin
birçoğu okudu. 21 Bu yüzden Yahudilerin başkâhinleri Pilatus’a,
"’Yahudilerin Kralı’ diye yazma" dediler. "Kendisi, ‘Ben
Yahudilerin Kralıyım dedi’ diye yaz."
    22 Pilatus, "Ne yazdımsa, yazdım"
karşılığını verdi.
    23 Askerler İsa’yı çarmıha gerdikten sonra O’nun giysilerini
aldılar. Her birine birer pay düşecek biçimde dört parçaya böldüler.
Mintanını da aldılar. Mintan boydan boya dikişsiz bir
dokumaydı. 24 Birbirlerine, "Bunu yırtmayalım"
dediler, "kimin olacak diye kura çekelim."
    Bu olay, şu Kutsal Yazı yerine gelsin diye oldu:

        "Giysilerimi aralarında paylaştılar,
      elbisem üzerine kura çektiler."

    Bunları askerler yaptı. 25 İsa’nın
çarmıhının yanında ise annesi, annesinin
kızkardeşi, Klopa’nın karısı Meryem ve Mecdelli Meryem
duruyordu. 26 İsa, annesiyle sevdiği öğrencinin
yakınında durduğunu görünce annesine, "Anne(d), işte
oğlun!" dedi. 27 Sonra öğrenciye, "İşte, annen!"
dedi.
    O andan itibaren öğrenci, Meryem’i kendi evine aldı.

                            İsa’nın ölümü
              (Mat.27:45-56; Mar.15:33-41; Lu.23:44-49)

    28 Daha sonra İsa, her şeyin artık
tamamlandığını bilerek Kutsal Yazı’nın yerine
gelmesi için, "Susadım!" dedi. 29 Orada ekşimiş üzüm
suyu dolu bir kap vardı. Üzüm suyuna batırılmış bir
süngeri zufa* dalına takarak O’nun ağzına uzattılar. 30
İsa üzüm suyunu tadınca, "Tamamlandı!" dedi ve
başını eğerek ruhunu teslim etti.
    31 Yahudiler Pilatus’tan çarmıha gerilmiş adamların
bacaklarının kırılmasını ve cesetlerin
kaldırılmasını istediler. Hazırlık günü*
olduğundan, cesetlerin Sept* günü çarmıhta kalmasını
istemiyorlardı. Çünkü o Sept günü büyük bayramdı. 32 Bunun üzerine
askerler gidip birinci adamın, sonra da İsa’yla birlikte çarmıha
gerilmiş olan öteki adamın bacaklarını kırdılar.
33 Ama İsa’ya gelince O’nun ölmüş olduğunu gördüler. Onun için
bacaklarını kırmadılar. 34 Bununla birlikte, askerlerden
biri O’nun böğrünü mızrakla deldi. Böğründen hemen kan ve su
aktı. 35 Bunu gören adam tanıklık etmiştir ve
tanıklığı doğrudur. Doğruyu söylediğini
bilir. Siz de iman edesiniz diye tanıklık etmiştir. 36 Bunlar, "O’nun
bir tek kemiği kırılmayacaktır" diyen Kutsal
Yazı’nın yerine gelmesi için olmuştur. 37 Yine başka bir
Yazı’da, "Bedenini deştikleri adama bakacaklar" deniyor.

                          İsa’nın gömülmesi
              (Mat.27:57-61; Mar.15:42-47; Lu.23:50-56)

    38 Bundan sonra Aramatyalı Yusuf, İsa’nın cesedini
kaldırmak için Pilatus’a başvurdu. Yusuf, İsa’nın
öğrencisiydi, ama Yahudilerden korktuğundan bunu gizli tutuyordu.
Pilatus izin verince, Yusuf gelip İsa’nın cesedini
kaldırdı. 39 Daha önce geceleyin İsa’nın yanına
gelmiş olan Nikodim de otuz litre(u) kadar karışık mür* ve
sarısabır özü alarak geldi. 40 İkisi, İsa’nın cesedini
alıp Yahudilerin gömme geleneğine uygun olarak onu baharatla keten
bezlere sardılar. 41 İsa’nın çarmıha gerildiği yerde
bir bahçe, bu bahçenin içinde de henüz hiç kimsenin konulmadığı
yeni bir mezar* vardı. 42 O gün Yahudilerin Hazırlık günüydü*.
Mezar da yakın olduğundan İsa’yı oraya koydular.  

                              Bölüm 20

                          İsa’nın dirilişi
                (Mat.28:1-8; Mar.16:1-8; Lu.24:1-12)

    Haftanın ilk günü* erkenden, ortalık daha karanlıkken
Mecdelli Meryem mezara gitti. Taşın mezarın girişinden
kaldırılmış olduğunu gördü. 2 Koşarak Simun
Petrus’a ve İsa’nın sevdiği öbür öğrenciye geldi. Onlara,
"Rab’bi mezardan almışlar, nereye koyduklarını da bilmiyoruz"
dedi.
    3 Bunun üzerine Petrus’la öteki öğrenci dışarı
çıkıp mezara doğru gittiler. 4 İkisi birlikte
koşuyordu. Ama öteki öğrenci Petrus’tan daha hızlı
koşarak mezara önce vardı. 5 Eğilip içeri baktı, keten
bezleri yerde serili gördü, ama içeri girmedi. 6-7 Ardından Simun Petrus
geldi ve mezara girdi. Yerde duran bezleri ve İsa’nın
başına sarılmış olan mendili gördü. Mendil, keten
bezlerle birlikte değildi, ayrı bir yerde dürülmüş duruyordu. 8
O zaman mezara ilk varan öteki öğrenci de içeri girdi. Olanları gördü
ve iman etti. 9 İsa’nın ölümden dirilmesi gerektiğini belirten
Kutsal Yazı’yı henüz anlamamışlardı.

                  İsa, Mecdelli Meryem’e görünüyor
                     (Mat.28:9-10; Mar.16:9-11)

    10 Bundan sonra öğrenciler yine evlerine döndüler. 11 Meryem ise
mezarın dışında durmuş ağlıyordu.
Ağlarken eğilip mezarın içine baktı. 12 Beyazlara
bürünmüş iki melek gördü; biri İsa’nın cesedinin
yattığı yerin başucunda, öteki ayakucunda oturuyordu. 13
Meryem’e, "Kadın, niçin ağlıyorsun?" diye
sordular.
    Meryem, "Rabbimi almışlar" dedi. "O’nu nereye
koyduklarını bilmiyorum."
    14 Bunları söyledikten sonra arkasına döndü, İsa’nın
orada, ayakta durduğunu gördü. Ama O’nun İsa olduğunu
anlamadı. 15 İsa, "Kadın, niçin ağlıyorsun?"
dedi. "Kimi arıyorsun?"
    Meryem O’nu bahçıvan sanarak, "Efendim" dedi,
"eğer O’nu sen götürdünse, nereye koyduğunu bana söyle de gidip
O’nu alayım."
    16 İsa ona, "Meryem!" dedi.
    O da döndü, İsa’ya Aramice*, "Rabbuni*!" dedi. Rabbuni,
‘Öğretmenim’ demektir.
    17 İsa, "Bana dokunma!" dedi. "Çünkü daha Baba’nın
yanına çıkmadım. Kardeşlerime git ve onlara söyle, ‘Benim
Babamın ve sizin Babanızın, benim Tanrımın ve sizin
Tanrınızın yanına çıkıyorum.’"
    18 Mecdelli Meryem öğrencilerin yanına gitti. Onlara,
"Rab’bi gördüm!" dedi. Sonra Rab’bin kendisine söylediklerini onlara
anlattı.

                     İsa öğrencilerine görünüyor
              (Mat.28:16-20; Mar.16:14-18; Lu.24:36-49)

    19 Haftanın o ilk günü akşam olunca, öğrencilerin
Yahudilerden korkusu nedeniyle bulundukları yerin kapıları
kapalıyken İsa geldi, ortalarında durup onlara, "Size
esenlik olsun!" dedi.
    20 Bunu söyledikten sonra onlara ellerini ve böğrünü gösterdi.
Öğrenciler Rab’bi görünce sevindiler. 21 İsa yine onlara, "Size
esenlik olsun!" dedi. "Baba beni gönderdiği gibi, ben de sizi
gönderiyorum." 22 Bunu söyledikten sonra onların üzerine üfleyerek,
"Kutsal Ruh’u alın!" dedi. 23 "Kimin günahlarını
bağışlarsanız, bağışlanmış olur;
kimin günahlarını bağışlamazsanız,
bağışlanmamış kalır."

                        İsa Tomas’a görünüyor

    24 Onikilerden biri, İkiz(n) diye anılan Tomas, İsa
geldiğinde onlarla birlikte değildi. 25 Öbür öğrenciler ona,
"Biz Rab’bi gördük!" dediler.
    Tomas ise, "O’nun ellerinde çivilerin izini görmedikçe, çivilerin
izine parmağımla dokunmadıkça ve elimi böğrüne
sokmadıkça inanmam" dedi.
    26 Sekiz gün sonra İsa’nın öğrencileri yine evdeydiler.
Tomas da onlarla birlikteydi. Kapılar kapalıyken İsa gelip
ortalarında durdu, "Size esenlik olsun!" dedi. 27 Sonra Tomas’a,
"Parmağını uzat" dedi, "ellerime bak, elini uzat,
böğrüme koy. İmansız olma, imanlı ol!"
    28 Tomas O’na, "Rabbim ve Tanrım!" diye cevap verdi.
    29 İsa ona, "Beni gördüğün için mi iman ettin?" dedi.
"Görmeden iman edenlere ne mutlu!"
    30 İsa, öğrencilerinin önünde, bu kitapta yazılı
olmayan başka birçok mucizeler* yaptı. 31 Ne var ki bunlar,
İsa’nın, Tanrı’nın Oğlu Mesih olduğuna iman
edesiniz ve iman ederek O’nun adıyla yaşama
kavuşasınız diye yazılmıştır. 

                              Bölüm 21

                          İsa göl kenarında

    1-2 Bundan sonra Taberiye gölünün kenarında İsa
öğrencilerine yine göründü. Bu da şöyle oldu: Simun Petrus,
İkiz(n) diye anılan Tomas, Celile’nın Kana köyünden Natanyel,
Zebedi’nin oğulları ve İsa’nın öğrencilerinden iki
kişi daha birlikte bulunuyorlardı. 3 Simun Petrus ötekilere,
"Ben balık tutmaya gidiyorum" dedi.
    Onlar, "Biz de seninle geliyoruz" dediler.
    Dışarı çıkıp kayığa bindiler. Ama o gece
bir şey tutamadılar. 4 Sabah olurken İsa kıyıda
duruyordu. Ne var ki öğrenciler, O’nun İsa olduğunu
anlamadılar. 5 İsa, "Çocuklar, balığınız yok
mu?" diye sordu.
    "Yok" cevabını verdiler.
    6 İsa, "Ağı kayığın sağ yanına
atın, tutarsınız" dedi.
    Bunun üzerine ağı attılar. O kadar çok balık tuttular
ki, artık ağı çekemez olmuşlardı. 7 İsa’nın
sevdiği öğrenci, Petrus’a, "Bu Rab’dir!" dedi.
    Simun Petrus O’nun Rab olduğunu işitince üzerinden
çıkarmış olduğu üstlüğü giyip göle atladı. 8 Öbür
öğrenciler balık dolu ağı çekerek kayıkla geldiler.
Çünkü karadan ancak iki yüz arşın* kadar uzaktaydılar. 9 Karaya
çıkınca orada yanan bir kömür ateşi, ateşin üzerinde
balık ve ekmek gördüler.
    10 İsa onlara, "Şimdi tuttuğunuz balıklardan
getirin" dedi.
    11 Simun Petrus kayığa atladı ve tam yüz elli üç iri
balıkla yüklü ağı karaya çekti. Bu kadar çok balık
olduğu halde ağ yırtılmamıştı. 12 İsa
onlara, "Gelin, yemek yiyin" dedi.
    Öğrencilerden hiçbiri O’na, "Sen kimsin?" diye sormaya
cesaret edemedi. Çünkü O’nun Rab olduğunu biliyorlardı. 13 İsa
gidip ekmeği aldı, onlara verdi. Aynı şekilde
balıkları da verdi. 14 İşte bu, İsa’nın ölümden
dirildikten sonra öğrencilere üçüncü görünüşüydü.



                       İsa, Petrus ve Yuhanna

    15 Yemekten sonra İsa, Simun Petrus’a, "Yuhanna oğlu Simun,
beni bunlardan daha çok seviyor musun?" diye sordu.
    Petrus, "Evet, Rab" dedi, "seni sevdiğimi
bilirsin."
    İsa ona, "Kuzularımı otlat" dedi. 16 İkinci
kez yine ona, "Yuhanna oğlu Simun, beni seviyor musun?" diye
sordu.
    O da, "Evet, Rab, seni sevdiğimi bilirsin" dedi.
    İsa ona, "Koyunlarımı güt" dedi. 17 Üçüncü kez
ona, "Yuhanna oğlu Simun, beni seviyor musun?" diye sordu.
    Petrus kendisine üçüncü kez, "Beni seviyor musun?" diye
sormasına üzüldü. "Rab, sen her şeyi bilirsin, seni
sevdiğimi de bilirsin" dedi.
    İsa ona, "Koyunlarımı otlat" dedi. 18 "Sana
doğrusunu söyleyeyim, gençliğinde kendi kuşağını
kendin bağlar, istediğin yere giderdin. Ama yaşlanınca
ellerini uzatacaksın, başkası seni bağlayacak ve
istemediğin yere götürecek." 19 Bunu, Tanrı’yı ne tür bir
ölümle yücelteceğini belirtmek için söyledi. Sonra ona,
"Ardımdan gel" dedi.
    20 Petrus arkasına döndü, İsa’nın sevdiği
öğrencinin kendilerini izlediğini gördü. Bu öğrenci, akşam
yemeğinde İsa’nın göğsüne yaslanan ve, "Rab, seni ele
verecek olan kimdir?" diye soran öğrencidir. 21 Petrus onu görünce
İsa’ya, "Rab, ya bu ne olacak?" diye sordu.
    22 İsa ona, "Ben gelinceye dek onun yaşamasını
istiyorsam, bundan sana ne?" dedi. "Sen ardımdan
gel!"
    23 Böylece kardeşler arasında o öğrencinin ölmeyeceğine
dair bir söylenti çıktı. Ama İsa Petrus’a, "O
ölmeyecek" dememişti. Sadece, "Ben gelinceye dek onun
yaşamasını istiyorsam, bundan sana ne?" demişti.
    24 Bütün bunlara tanıklık eden ve bunları yazan öğrenci
budur. Onun tanıklığının doğru olduğunu
biliyoruz.
    25 İsa’nın yaptığı daha başka birçok şey
vardır. Eğer bunlar tek tek yazılsaydı, yazılan
kitaplar dünyaya bile sığmazdı sanırım. 

Dipnotlar: 
(a) Tanrı’yla birlikteydi: ya da "Tanrı’daydı."
(b) alt edememiştir: ya da "anlamamıştır."
(c) insan: Grekçede, "et" ya da "beden."
(ç) Kaya: Grekçede, "Petrus."
(d) Anne: Grekçede, "Kadın."
(e) seksenle yüz yirmi litre: Grekçede, "iki üç metritis*."
(f) yeniden: ya da "yukarıdan".
(g) gökten inmiş olan: bazı eski metinlerde, "gökten inmiş
ve gökte
    olan."
(ğ) Bazı eski metinlerde ayet şöyle devam eder:
"kalabalık yatar,
    havuzun çalkanmasını beklerdi. Çünkü Rab’bin bir meleği
zaman
    zaman havuzun içine iner, suyu çalkardı. Suyun
çalkanmasından
    sonra havuza ilk giren, tutulduğu herhangi bir hastalıktan
    kurtulurdu."
(h) üç mil kadar: Grekçede, "25 ile 30 stadion*."
(ı) Baba’nın bana yöneltmediği hiç kimse bana gelemez:
Grekçede,
    "Kendisine Baba’dan verilmedikçe hiç kimse bana gelemez."
(i) nasıl bu kadar bilgili olabilir?: ya da "Kutsal
Yazıları nasıl
    biliyor?"
(j) Bazı eski metinlerde 7:53-8:11 ayetleri yoktur.
(k) Benim O olduğuma: Grekçede, "Ben olduğuma" yani,
"Kendiliğinden
    var olanın ben olduğuma." Tevrat, Çıkış
3:14’e bkz.
(l) Yalan söylemesi doğaldır: Grekçede, "Yalan söylediği
zaman
    kendininkilerden söyler."
(m) İnsanoğlu’na*: bazı eski metinlerde,
"Tanrı’nın Oğluna."
(n) İkiz: Grekçede, "Didimos."
(o) yarım litre: Grekçede, "bir litra*."
(ö) gücü: Grekçede, "pazısı."
(p) bana el kaldırdı: Grekçede, "bana karşı ökçesini
kaldırdı."
(r) budar: ya da "temizler."
(s) mahva giden adamdan: Grekçede, "mahv oğlundan."
(ş) adıyorum: ya da "kutsal kılıyorum."
(t) Dinsel kuralları bozmamak: Grekçede, "Kirlenmemek." Yahudi
    olmayanlarla yakın ilişkilerde bulunan Yahudiler dinsel
açıdan
    kirli sayılır, kutsal Fısıh bayramını
kutlayamazdı.
(u) otuz litre: Grekçede, "yüz litra*."